Fed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap
Size biraz çetrefilli bir soru sorayım. Bir merkez bankası düşünün: Enflasyon hedefi var; kendi enflasyon tahminleri ise hem bu yıl hem de gelecek yıl sonunda hedefin üzerinde kalacağını söylüyor. Büyüme verileri beklentileri aşıyor, tahminler yukarı revize ediliyor. Bu şartlar altında o merkez bankası eylül ayında faiz indiriyor. Basın toplantısında gazeteciler, “Hedef hep iki yıl sonrasına erteleniyor; bu hedef erişilebilir mi?” diye soruyor. Üstelik ülkedeki siyasi otorite, kamuoyu önünde sık sık “faizler düşmeli” mesajı veriyor. Sizce hangi merkez bankasından söz ediyoruz?
(a) TCMB (b) Fed (c) Yukarıdakilerin hepsi
Cevabı vermeden önce ipuçlarını sistemli biçimde gözden geçirelim.
Enflasyon hedefi ve enflasyon tahminleri:
Her iki merkez bankasının da enflasyon hedefi ve tahminleri var. Fed’in %2’lik hedefine karşılık 2025 sonu enflasyon tahmini %3, 2026 sonu tahmini ise %2,6 (Not: “Fed tahmini” derken, karar sonrası açıklanan projeksiyonlardaki medyan beklentileri kastediyorum). TCMB bu konuda Fed kadar net sayısal bir çerçeve sunmasa da son Enflasyon Raporunda hedef ile tahminin ayrıştırıldığı ve Fed’e yakın bir iletişim stratejisine geçildiğini görüyoruz. Buna göre TCMB’nin %24’lük ara hedefine karşılık 2025 sonu enflasyon tahmini %28,5’e uzanan bir aralıkta. 2026 için ise %16’lık hedefin etrafında bir tahmin aralığı paylaşılıyor. Görüldüğü gibi, her iki merkez bankası da önümüzdeki yaklaşık 15 ayda enflasyonun hedefin üzerinde kalacağını öngörüyor.
Büyümede yukarı yönlü revizyon:
Her iki ülkede de büyüme beklentilerin üzerinde geldi. 18 Eylül toplantısından sonra Fed, 2025 büyüme tahminini %1,4’ten %1,6’ya; 2026 tahminini ise %1,6’dan %1,8’e revize etti. TCMB, enflasyon tahmininin altında yatan büyüme varsayımını Fed gibi kamuoyuyla paylaşmıyor. Enflasyon Raporundaki çıktı açığı tahmininden “tersine mühendislik” ile bir büyüme patikası türetmeye çalışabilirsiniz; ancak bunun için TCMB’nin potansiyel büyüme varsayımını bilmek gerekir ki bunu da bilmiyoruz. Öte yandan TCMB’nin büyüme beklentilerinin piyasa ile benzer olduğu varsayılırsa, 1 Eylül’de açıklanan ve beklentinin üzerinde gelen %1,6’lık ikinci çeyrek büyümesinin TCMB’nin de öngörüsünü aşmış olabileceği iddia edilebilir. Özellikle büyüme kompozisyonunda stoklardaki %3,5’e varan sıra dışı artışın belirleyici olduğunun söylenmesi, bu gelişmenin önceden tam olarak tahmin edilmiş olma olasılığını azaltıyor. Eylül ayında her iki merkez bankası da faiz indirdi. 11 Eylül’de toplanan TCMB politika faizini 250 baz puan düşürdü (yaklaşık %33 seviyesindeki güncel enflasyona göre hesaplanan reel politika faizi %8,5). 18 Eylül’de toplanan Fed ise politika faizini 25 baz puan indirdi (yaklaşık %2,7’lik güncel enflasyona göre hesaplanan politika faizi kabaca %1,5).
Medya tepkileri:
Fed her faiz kararından sonra basın toplantısı düzenler. 18 Eylül kararının ardından Bloomberg International’dan Michael McKee, Powell’a “Sürekli iki yıl sonrasına ertelenen hedef, erişilebilir mi?” diye sordu. TCMB düzenli basın toplantısı yapmıyor; buna karşın kamuoyunda yıl sonu hedeflerinin sık güncellenmesi üzerinden benzer eleştirilerle karşılaşıldığını biliyoruz. Buraya kadar tablo, “(c) hepsi” seçeneğini akla getiriyor. Peki ayrıştırıcı ipucu ne?
Para politikasına siyasi yorumlar:
Soruyu çetrefilli yapan kısım burası. Aynı soruyu beş-on yıl önce sorsaydım, pek bir incelik olmaz; herkes tereddüt etmeden “Türkiye” derdi. Zira Trump öncesi dönemde ABD başkanları Fed kararlarına dair kamuoyu önünde yorum yapmazken, Türkiye’de TCMB’nin faiz indirmesi gerektiğine sıkça vurgu yapıldığı bir dönem yaşadık. Şimdi ise bizi doğru cevaba götüren püf noktasına gelelim: İkinci Trump dönemiyle birlikte iki ülkedeki dinamiklerin zıt yönde değiştiğine tanık oluyoruz. Trump, ilk başkanlık döneminde de yoğun biçimde eleştirdiği Fed’i, ikinci döneminde daha da sert ve kişisel hakaretlere varan bir üslupla hedef alıyor. Türkiye’de ise özellikle Mayıs 2023 seçimlerinden sonra, kamuoyu önünde TCMB’ye yönelik açık “faiz indir” çağrılarının belirgin biçimde azaldığını gözlemliyoruz.
Sonuç: Sorunun ironik cevabı Fed. Enflasyon-tahmin-hedef üçgeni ve eylül indirimleri iki kurum için de benzer bir resim çizse de, para politikasına açık siyasi müdahale/eleştiri yoğunluğu bugün ABD’de daha görünür hale geldiği için, bulmacayı çözen ipucu bu ayrışma oluyor.