Süreyya Serdengeçti: Türkiye’ye istikrarı ve umudu geri getiren Merkez Bankası Başkanı
2001–2006 yılları arasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı görevini yürüten Süreyya Serdengeçti, ülkenin yakın tarihindeki en ağır ekonomik krizlerinden birinden çıkış sürecine yön vermiş; sergilediği sakin, kararlı ve ilkesel duruşla hafızalara kazınmıştı.
Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Serdengeçti’yi yalnızca en başarılı merkez bankası başkanlarından biri olarak değil, aynı zamanda mütevazı ve kamu yararını her şeyin üzerinde tutan bir devlet adamı olarak hatırlayacağız.
Görevi devraldığında Merkez güven kaybı yaşıyordu
2001 yılının başlarında, ABD Merkez Bankası’nda (Federal Reserve Board) görev yapan genç bir ekonomist olarak, meslektaşlarımın ana vatanımdaki krizle ilgili sorularına yanıt vermeye çalıştığım günleri hatırlıyorum. Enflasyon hızla tırmanmış, Ocak 2002’de %75’e ulaşmıştı. Türk lirasına olan güven neredeyse tamamen yitirilmişti. Ancak bu çalkantılı dönemde, Türkiye’nin makroekonomik dengelerini yeniden kurmaya başlayan bir dönüşüm süreci başladı. O sürecin başında, para politikasının dümeninde Süreyya Serdengeçti vardı.
Merkez Bankası’nda uzun yıllara dayanan deneyimiyle göreve gelen Serdengeçti, hem kuruma dair derin bir bilgi birikimine hem de para politikası ve ekonomi kuramına hâkimiyete sahipti. Görevi devraldığında Merkez Bankası ciddi bir güven kaybı yaşıyor; siyasi baskı altında karar alma süreçleri zayıflıyordu.
Serdengeçti, bu zor koşullarda dahi soğukkanlılığını koruyarak, sıkı para politikasının gerekliliğini hem siyasi karar alıcılara hem de kamuoyuna sabırla ve açık biçimde anlattı. Merkez bankasına saygı duyulmayan bir coğrafyada Merkez bankasına yeniden saygınlık kazandırdı. Para politikasının nasıl yapılması gerektiğini ve ne işe yaradığını gösterdi. Türkiye’nin dört bir yanında iş dünyasıyla doğrudan temas kurarak, enflasyon beklentilerini çıpalamaya ve kuruma olan güveni yeniden inşa etti.
Başarı öyküsüne dönüşmesinde iletişimin gücü
Bu sürecin yalnızca teknik değil, aynı zamanda toplumsal bir başarı öyküsüne dönüşmesinde onun iletişim gücü, insani yaklaşımı ve sade üslubu etkili oldu. Enflasyonun 2002 başında %75 seviyesinden 2004 Şubat’ında %9,5’e kadar düşmesi yalnızca sayısal bir başarı değil, aynı zamanda toplumsal anlamda yeniden umutlanmanın da simgesiydi.
Bu başarı, yurtdışındaki pek çok akademisyen ve uzmanın Türkiye’ye dönme kararını da etkiledi şüphesiz. Ben de o dönemde, 2005 yılında Federal Reserve’deki görevimden ayrılarak Koç Üniversitesi’nde çalışmaya başladım. Bu kararı almamda, Serdengeçti’nin öncülüğünde oluşan güven ortamı belirleyici olmuştu.
Emekliliğinin ardından Serdengeçti, kamuoyunda sessiz ama saygın bir varlık sürdürdü. Yıllar sonra kendisiyle profesyonel bir ortamda tanıştığımda, kamu hizmetine damga vuran aynı niteliklerin—alçakgönüllülük, berraklık ve sorumluluk duygusu—hala aynı şekilde varlığını sürdürdüğünü görmek beni derinden etkiledi.
Süreyya Serdengeçti, Türkiye’nin en kırılgan anlarından birinde, disiplinli, şeffaf ve iletişime dayalı bir ortodoks para politikasının başarıya ulaşabileceğini gösterdi. Onu yalnızca attığı adımlarla değil, bu adımları atarken sergilediği duruşla hatırlayacağız: Dürüstlükle, vizyonla ve zarafetle. Süreyya Bey’i saygı ve rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun.
Not: Bu yazının İngilizce versiyonu Centralbanking.com sitesinde İngilizce olarak Süreyya Serdengeçti için hazırlanan anı yazısında yer almıştır.