Göçebe hayatlar, göçebe hatalar

Feyzan E. TOP
Feyzan E. TOP KARŞI PENCERE feyzan.ersinan@dunya.com

İstanbul’da yaşıyorsanız, başınıza gelen kimi tuhaflığın sadece sizin başınıza geldiği kanısına kapılırsınız, oysa büyük bir yanılgı içerisindesinizdir. Sizin yaşadığınız şey sadece size mahsus değildir, siz de bu tuhafl ığı yaşayanlardan yalnızca birisinizdir, işte o kadar… 

Geçen hafta Etiler’de, tam da Saray Muhallebicisi’nde, arabadan inerken bir dilenci altı yaşındaki oğlumdan para dilendi. “Benim param yok ki (!)” diyen oğlum dilenme hadisesi ile altı yaşında tanışmış oldu. 

Eminönü’nde, Beşiktaş’ta, Acıbadem’de, Bağdat Caddesi Bostancı Işıklar’da, Şişli’de, Mecidiyeköy’de, Dolmabahçe’de, Taksim’de, Sultanahmet’te bu dilencilerden onlarcasını gördüm. Kimine acıdım, kimine kızdım, kimine de yemek parası verdim. Lakin gözlemlediğim hiçbirinin belli bir süre dilenip para topladıktan sonra gözünün doymadığı idi. Şimdi burada dilenmenin yanlışlarını, sadakanın önemini, bu işlerin ne kadar güvensiz bir Türkiye ortamına bizleri ittiğine değinmeyeceğim. 

Aksine gelecekten hepimiz ümit etmek istiyoruz, ama, dibimizde bunca iç savaş varken bizler de bu kadar göç alarak ne kadar doğru bir politika yürütüyoruz? Yürüttüğümüz politika insani manada şüphesiz eşsiz, ama, asıl ülkenin vatandaşları bu durumdan rahatsız mı? Mesela bu zorunlu göç karşısında Türk insanı ne kadar memnun, ne kadar memnun değil? Tarafl ı olmamaktan yanayım. Suriyelilere vatandaşlık verilecek, oy kullanacaklar, gibi hurafelere inanmam mümkün değil. Bizler sadece somut veriler üzerinden konuşmalıyız. Tam da bu düşünceler kafamdan geçerken Paris Match’ın geçen hafta ülkesine göç alan ülkelerine ilişkin şeması önüme düştü. 

Sorarım size dünya da en çok göç alan ülke hangisi? Bilemediniz: İtalya. Evet şaşırtıcı olmakla beraber oransal olarak İtalya bu alanda lider. Denizlerle çevrili olması pek çok kaçağın ülkeye girmesine yazık ki sebep oluyor. 2013’te yüzde 54.3 sığınma talebini kabul eden İtalya, göç edenlerin yüzde 75.5’inin ülkeyi terk etmesini istemesine karşın hâlâ ülkede yaşıyor. 

Gelecek hafta size yazacağım Sicilya yazısına atfen, Sicilya’da her yerde dilenen birileri var. Sebep Fas’tan, Marakeş’ten deniz yolu ile gelen sığınmacılar, kaçaklar vs. İtalya’yı İngiltere takip ediyor. Burada çarpıcı olan koca ülkede 100 yabancı vatandaştan yalnız 4’ü Britanya vatandaşı olmayı hak etmiş.Yüzde 43.8 sığınma talebini ise kabul etmiş. İngiltere’de elbette kurallar ağır ve sınırlar belli olduğundan dilenen neredeyse yok gibi ki bu da bir gelişmişlik göstergesi. Aynı durum Almanya ve Fransa’da da var. İspanya’da yüzde 12.3 sığınma talebi kabul edilmiş; bu da neredeyse 1/8’e tekabül ediyor. Fransa yüzde 24.4 sığınma talebi ile dördüncü ülke. Yüzde 76.3’ün ülkeyi terk etmesini istiyor. Son cinayet felaketinden sonra kaçaklar için ağır şartların geleceğine artık hepimiz tarafından kesin gözüyle bakılıyor ve çok da hak vermeden edemiyor insan. 

Lakin markette insanları kurtaranın bir kaçak olması ve ödül olarak kendisine vatandaşlık hediye edilmesi de sanırım politikacıların bu durumlar karşısında ikircikli kalmasında hayli rol oynuyor. Almanya’nın 10 kişisinden 1’i yabancı. “Ülkemi terk et (!)” dediği oran yüzde 24.4. Yüzde 20.5 sığınma talebini kabul etmiş. Makale devamında Fransa’nın çok mu elastik olduğunu sorguluyor. Ben de bu nüfus işlerine iyice merak saldım ve Ankara’dan bilgi istedim. Öyle ya ben de bir nüfus, vatandaşlık oranı çizelgesi çıkarmak istedim. Yazık ki aldığım yanıt; nüfus sayımında bu sorunun konmak istediği ama sonra vazgeçildiği. Bu konuya ilişkin iki anket yapılmış ülkemizde. İlki 1998’de, diğeri de takip eden yıllarda ama ikisi de başarısız olmuş… Fazla söze gerek yok… 

Çocukları bilinçlendirmek 

Geçen haftaki yazıma sizlerden çokça mail gelince çocuklara ilişkin yaptığım sayısız aktiviteden birkaçını kısaca yazmak istedim. Bahsettiğim gibi devam eden Miro sergisine gittik. Ancak pastel boyalar ve resim defterlerimizle. Yere oturup bir saat “Şahane Şapkalı Kadın” tablosunu çizdirdim, sabırla. Burada sabır çocuklardan ziyade etraftan oldu. Kimisi çocukları görüp, “bakın Güzel Sanatlar öğrencilerini getirmişler” dedi, kimi beni resim öğretmeni sandı ve daha nicesi. Türk resmine bizimkilerin bir ilgisi olmadı. Kalın kaşlı bir Osmanlı hanımefendisini çizen Şehzade’nin resmine kızım “Anne aynı Frida Kahlo” diye konuştu. 

O dakika müzeyi terk edip çocukları fazla resme boğduğumu anladım. Çocukların dünyası bir tuhaf, belli yaşlarda belli konulara takılıyorlar. 

Bizde konu; ölüm. Devamlı türlü türlü ölüyorum kafalarında. Tarihteki hangi karakterden bahsetsek, önce ne zaman öldüğünü soruyorlar, mistik bir dönemden geçiyoruz. Türlü dergi, kitap karıştırdık. Muhteşem Yüzyıl’ın halen devam eden sergisini gezdik. Hakikaten muhteşemdi. 

Hürrem’in geldiği gemi sahnesi ile açılan müze harem, hamam, şehzade odaları ve divan gibi türlü odalara geçişle gerçekleşiyor. Loş bir ortamda dizinin birebiri müzede, çocuklar haliyle mumyalardan ve temsili mankenlerden korkuyor, içeride gezen personelden ben bile korktum ama nefisti, gitmediyseniz tavsiye ederim, bitiyor çünkü. Doğuş’un yeni Eqinox’u da harika bir yaşam alanı kurmuş. Çocuklar için oyuncakçı ve kitabevi çok güzel. Sanal futbol alanı da çabası. Her tür restoran da mevcut. Ödevler yapıldı, göz doktorumuza gittik; “Minecraft oynamasak değil mi gözlerimize kötü?” dedim, doktorumuz; “Sorumluluklar bittiyse istedikleri kadar oynayabilirler (!)” dedi. Bu sav günlerce önüme konuldu. Son gün oğluma; “Bir yere gidelim mi?” dedim. Kızım “Hadi, evet” derken, o; “Anne istemiyorum, sonra günlüğe yazmam gerekecek onu” dedi. 

Bu tatil bir Fransız çocuk dergisinde okuduğum çizgi beni çok etkiledi. Charlie Hebdo saldırısını çocuklara anlatan makalede, Charlie Hebdo kim, neden etrafınızda bu kadar konuşuluyor, Müslümanlar neden kötü değildir, bir insanın yaptığı hata birçok insana atfedilebilinir mi, diye özel bir çizgi hazırlamışlar. Sakladım, etkilendim, beni çok çarptı. Ağaç yaşken eğilir denilen hadise işte budur. Tarafsızca bilgi verebilmek. Biz de o günleri görürüz umarım… 

Çok şükür yarıyıl tatili bitti, hepimizin gözü aydın... Bu sabah herkes yeniden el sallayacak çocuklarının ardından ve küçükler, onlar da öğrendi bugün pazartesi, erken kalkma vakti…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Veda 11 Ocak 2016
Yeni bir yıl 04 Ocak 2016
Update olmak 28 Aralık 2015
Tedbirsiz iyimserlik 07 Aralık 2015
Osman Bey... 09 Kasım 2015
Biz kimiz? 02 Kasım 2015