İstanbul yaklaşımı yeniden gündemde…

Hilmi DEVELİ
Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI hilmideveli@gmail.com

2001 yılında yaşanılan ekonomik kriz nedeniyle kaynak kaybına uğrayan ve ağır borç yükü altına giren üretici sektörlere, bankalar aracılığıyla kaynak aktarma sürecine İstanbul Yaklaşımı ismi verilmişti...

O dönemde Türkiye'nin IMF'den sağladığı kaynağın 3 milyar dolarlık kısmı bankaların sermayelerini güçlendirmede kullanılmıştı.

Bankalara aktarılan bu kaynağın yüzde 60'ı üretici sektörlerde darboğaza girmiş şirketlere kredi olarak dağıtılmıştı.

Sistem, darboğazdaki şirketlerin bankalara olan borçlarının, kredilendirmeyle, yeniden yapılandırılması ve ödeme imkânı verebilecek vadede olması esasına dayanıyor.
Yine o yıllarda Avrupa'da da benzer bir uygulama ''Londra Yaklaşımı'' adıyla yapılmıştı.
Ülkemizde son yıllarda yaşanılan seçimlerin sıklığı, özellikle geçen yıl ağustosta başlayan kur şoku, faizlerin yükselmesi ve enflasyon artışından dolayı şirketlerin kredi borçlarını ödemekte zorda olan şirketler ve bu kredilerin bilançolarında tıkanma yarattığı bankalara çözüm yolu açılmak isteniliyor.

Halkbank Genel Müdür Yardımcılığı’ndan ve KGF Yönetim Kurulu’nda birlikte çalıştığımız dönemden tanıdığım AKP Milletvekili Mustafa Savaş ve arkadaşlarının hazırladığı Torba Yasa Teklifi ve sizlere bilgi sunmak istediğim “Finansal yeniden yapılandırma “ yasa tasarısı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 11 Temmuz günü kabul edilerek Meclis Genel Kurulu'na gönderildi.

Torba Yasa 16 ve 17 Temmuz günlerinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek kabul edildi.
Yasa Tasarısı’nın görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu toplantı tutanaklarından derlediğim bilgileri özetleyerek sizlere sunmak istiyorum.

Mustafa Savaş komisyona, “özellikle geçen yıl ağustosta başlayan kur şoku, faizlerin yükselmesi ve enflasyon artışından dolayı şirketlerin kredi borçlarını ödemekte zora girdikleri” gerekçeleriyle kredilerini ödeyemeyen şirketlere İstanbul Yaklaşımı adı altında ödeme kolaylığı getirilmesini öngören yasayı hazırladıkları bilgisini veriyor.

Savaş'ın verdiği bilgilere göre;

- Bankaların tahsili gecikmiş alacakları (Tahsili imkansız göründüğü için bir anlamda batık kredi de deniyor) 2018 başında 64 milyar lirayken 31 Mart 2019'da 106 milyar liraya yükseldi.
- Aynı dönemde ödemelerinde sıkıntı çıktığı için yakın izlemeye alınan kredilerin tutarı ise 3 kat birden artarak 93 milyardan 285 milyar liraya fırladı.

Savaş'ın paylaştığı veriler, ekonomide yaşanan daralmanın borçlu şirketleri ciddi anlamda zora düşürdüğünü bir kez daha ortaya koydu.

- Düzenlemeyle, tahsil imkânı kalmayan 106 milyar liralık kredi “değersiz alacak” sayılarak kayıttan düşülecek.

- Bu sayede özellikle kamu bankalarının bilançoları rahatlatılacak.

- Kalan 285 milyarlık krediye ise vade uzatma, teminat azaltma hatta anaparadan silme gibi kolaylıklar sağlanacak.

- Bunları yapan bankacılara ise krediler batsa dahi ‘zimmet' suçundan dava açılamayacak.

Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin; “Finansal yeniden yapılandırma” uygulanma süreç ve koşullarını “Finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınacak borçluların mali durumlarının tespit edilmesi ve bu kapsamda borçlarının yeniden yapılandırılması sonucunda borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanacağına kanaat getirilmesi şarttır.

Borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanamayacağına kanaat getirilen borçlular finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınamaz.

Finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınacak borçluların mali durumunun tespiti ve finansal yeniden yapılandırmanın uygulanabilirliğine ilişkin değerlendirme, bağımsız denetim kuruluşlarına, Çerçeve Anlaşmaları kapsamında belirlenecek yeterli bilgi ve uzmanlığa sahip kuruluşlara veya borçlu tarafından kabul edilmesi halinde alacaklı kuruluşlara yaptırılır” bilgisini veriyor.

Tutanaklardan çerçeve anlaşmasını da bugün sektördeki, kamu bankaları ve özel bankalar olmak üzere hepsi imzalamış olduğu bilgisini de vermek isterim.

Yasa başvuru süreci..

Borçlunun alacaklı bankalardan lider bankaya başvurmasından itibaren bu yapılandırmanın doksan gün içeirsinde sonuçlandırılması gerekiyor.

Yani üçte 2 sinin alacaklı kuruluşların kararıyla bir altmış gün daha ilave süre veriliyor.
Toplamda yüzeli gün içerisinde anlaşmanın imzalanması gerekiyor.

2017 yılının sonu itibarıyla tahsili gecikmiş̧ alacaklar yani krediler, bankalarda birinci grup, ikinci grup, üçüncü grup olarak sınıflandırılmakta.

Birinci gruptaki krediler canlı krediler, hayatını devam ettiren, ödeme yükümlülüğünde bir problem olmayan, taksitlerini ve faizlerini zamanında yatıran, bir problem yaşamayan firmalar olarak değerlendirilmekte.

İkinci grup firmalar da yakın izlemedeki firmalar.

İkinci gruptaki krediler de taksitlerini, faiz ödemelerini zamanında yapamayan, daha çok bir aydan sonra o sınıflandırmaya giriyor.

Diyelim ki bir firma taksitini yatıramadı, üzerinden bir ay süre geçti, 31’inci günde yakın izleme sınıflandırmasına dâhil edilmekte ve altmış gün daha burada kaldığında toplam doksan gün olduğunda üçüncü gruba yani tasfiye olunacak alacaklar sınıfına girmekte.

Ondan sonra banka bununla ilgili olarak icrai aşama, hukuki süreç başlatıyor.

Yasa Cumhurbaşkanımızın onayının ardından resmi gazetede yayınlanmasından sonra yürürlüğe girmiş olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar