Merkez bankaları savaşıyor

Gizmen NALBANTLI
Gizmen NALBANTLI Stratejist



Geçtiğimiz haftaya Merkez Bankalarının kararları damga vurdu. Çarşamba günü BoJ ve FED faiz kararlarını açıklarken, Perşembe günü TCMB sadeleşme adımlarına devam etti.

Japonya Merkez Bankası ile başlayalım… Japonya Merkez Bankası Eylül ayı toplantısı sonrası yeni yol haritasını açıkladı. BoJ’un ilk hedefi, negatif faizler ile aşağı shift eden getiri eğrisini(yield curve) bu seviyede tutmaya çalışmak. BoJ, getiri eğrisini yataylaşmasının güvene zarar vererek ekonomi üzerinde negatif etkiler yapabileceğini düşünüyor. Bunun için kısa vadede negatif faiz devam edecek. 10 yıllık tahvillerin faizleri ise 0 civarında tutulacak. Karar sonrası Japonya 10 yıl vadeli hazine tahvillerinin faizi, BoJ’un faizin sıfır seviyesine yakın kalacağı şekilde tahvil alımı yapacağını açıklaması ardından, Mart ayından bu yana ilk kez sıfır seviyesinin üzerini gördü.

Getiri eğrisini dikleşmesi bankalar için önemli bir gelişme. Nitekim TOPIX bankacılık endeksinde yükseliş görüldü. Buradaki sorun enflasyon beklentilerinin 10 yıllık getirilere paralel şekilde yükselmesi. Eğer enflasyon beklentileri yükselmez ise reel faizler yükselir ve yen değer kazanır. Bu da BoJ’un planını suya düşürür. Japonya Merkez Bankası, enflasyonda %2 hedefine ulaşana kadar para tabanını büyütecek. Para tabanı / Nominal GDP oranı %100 ve üzerine çıkacak. Şuanda bu oran %80. ABD’de ve ECB’de %20.

Çarşamba gününün BoJ’dan daha önemli açıklaması FED’den geldi. FED faizlerde değişikliğe gitmezken, risklerin dengede olduğu ve faiz artışı için ortam oluştuğunu ifade etti. Bu ifadeler şahin olarak algılanırken, daha fazla veri görmek istiyoruz cümlesi ise güvercin olarak algılandı.

Faiz kararı 7 karşı 3 oy ile alınırken, Kansas City Fed Başkanı Esther George, üst üste iki toplantıda karar aleyhine oy kullanmış oldu. Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester ve Boston Fed Başkanı Eric Rosengren ise bu toplantıda faiz artırma yönünde oy kullanan diğer üyeler oldu. DOT-PLOT tahminlerinde ise 2016 yılında 1 faiz artışı öngören üyelerin 2017 yılında 2 kez faiz artırımı beklediklerini görüyoruz. Bir önceki projeksiyonda 2017 yılında 3 faiz artışı öngörülüyordu.

Geçtiğimiz yıl faiz artırmadan önce risklerin “dengeli” olduğunu ifade eden FED, böylece Aralık’ta faiz artıracağının sinyalini verdi. Yellen’ın konuşmasında çoğu üyenin bu yıl 1 faiz artışı beklediğini söylemesi bu sinyali teyit etmiş oldu. Gelecek verilerin ekonomik büyüme ve iş gücü piyasasına olan güveni sağlamasın durumunda FED’in Aralık ayında faiz artıracağını düşünüyorum.

Perşembe günü ise gözler yurtiçine çevrildi. Merkez Bankası FED sonrası rahatlayarak üst bant indirimlerine 25 baz puan ile devam etti. Karar metninde ise büyümeye ilişkin ifadeler dikkat çekti. Son dönemdeki veriler ve yılın üçüncü çeyreğine dair göstergelerin iktisadi faaliyetin ivme kaybettiği belirtilmiş. 15 Temmuz sonrası ekonomik aktivitenin yavaşlaması Merkez Bankası’nın önceliği olduğunu anlıyoruz. Bu cümle dışında dikkat çeken diğer bir nokta ise enflasyonda gıda kaynaklı bir düşüş beklenmesi. Bu da Eylül ayı enflasyonunda bir düşüş olabileceğini gösteriyor. Akaryakıt ürünlerindeki vergi ayarlamasının ise enflasyondaki iyileşmeyi sınırlandıracak.

Bu toplantıdan, Merkez Bankası’nın hükümetin aldığı tedbirlere destek vereceği çıkarıyoruz. Para politikasında “sıkı duruş” ifadesi “temkinli duruş” olarak değiştirilmesinden de gevşeme adımlarının devam edeceği anlaşılıyor. Sonraki toplantılardaki kararlarda Merkez Bankası enflasyonu göz ardı ederek büyümeye odaklanacak. Sonraki toplantılarda 25 baz puanlık indirimlere devam edeceğini düşünüyorum. Bunun yanında zorunlu karşılıklarda indirim de devam edebilir. Ağırlıklı fonlama maliyeti %7.84’e kadar gerilemiş durumda. Üst bantta yapılacak indirimler ile koridor daraltılıp politika faizi %7.50’de sadeleştirme adımları sona erebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Eylül Ve Sonrası 17 Temmuz 2017