Merkez bankaları ve faiz indirim beklentileri

Yeşim SARIŞEN
Yeşim SARIŞEN YAPI KREDİ YATIRIM

Küresel piyasalarda ABD-Çin’in ekim ayında görüşeceğine dair haberleri, Çin’in zorunlu karşılıkları indirmesini ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) 12 Eylül tarihindeki toplantısı öncesinde riskli varlıklarda yükselişlerin etkili olduğunu takip ediyoruz. Küresel merkez bankalarından para politikasında gevşeme sinyalleri olumlu beklenti yaratmaya devam ediyor. Riskli varlık sınıfında yer alan hisse senetlerinde yükselişler, Japon Yeni, tahvil ve altın gibi güvenli liman varlıklarda satış baskısı etkili oldu. Volatilite endeksi VIX son üç işlem gününde yüzde 24 civarı geri çekilirken, küresel risk barometresi olarak da izlenebilen S&P 500 endeksi 50 günlük ortalamasını aştı. (S&P 500 haftalık bazda %+1.8, MSCI Dünya %+1.9, MSCI EM endeksi %+2.4)

Makro tarafta ise Ağustos ayı ABD tarım dışı istihdam verisi ile birlikte 18 Eylül FOMC toplantısı öncesinde 50 baz puan faiz indirimi beklentileri geriledi. Amerika Merkez Bankası (FED) Başkanı Powell’ın cuma akşamki konuşması da bu görünümü destekler nitelikteydi. Resesyon endişelerine katılmadığını söyleyen Powell, küresel büyüme, ticaret politikasındaki belirsizlik ve düşük enflasyon risklerine vurgu yaparak faiz indirimine açık kapı bıraktı.

Piyasalarda bu hafta ABD/Çin ticaret konusuna yönelik gelişmeler, 12 Eylül’deki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve ECB kararları ön planda olacak. QE (bono geri alım) adımının gelmeyebileceğine dair bazı haberler soru işareti yaratsa da 12 Eylül ECB toplantısı bu haftanın en önemli makro gündem konularından biri olarak öne çıkıyor. ECB Başkanı Mario Draghi’nin, perşembe günü son kez basının karşısına çıkacağı faiz toplantısı öncesi, mevduat faizinde indirim ve yeni tur varlık alım paketi ihtimalleri fiyatlanıyor. Piyasadaki yaygın görüş ECB’nin 10 baz puanlık faiz indirimi, uzun vadeli krediler gibi ek gevşeme adımları atacağı yönünde şekilleniyor. ECB kararlarının ne derece güvercince sinyaller üretip üretmeyeceği, özellikle de olası bir faiz indirimi ile birlikte yeni bir bono geri alım planının açıklanıp açıklanmayacağı konusu riskli varlıklar açısından önemli olacak.

Yurt içinde ise bu hafta 12 Eylül TCMB faiz kararı, cari işlemler dengesi ve sanayi üretimi ön planda olacak. ABD’de ÜFE, TÜFE ve perakende satışlar, Çin TÜFE verisi hafta genelinde takip edilecek makro veriler olarak sıralanabilir. Piyasa beklentilerinden iyi yönde gelen Ağustos TÜFE verisi, PPK toplantısı öncesinde faiz indirimlerinin devamına yönelik beklentilere destek oluyor. Bloomberg anketine göre piyasa beklentisi 275 baz puan indirim yönünde şekilleniyor. Enflasyon verisinden bu yana faiz indirim tahminleri yukarı yönlü, yılsonu enflasyon tahminleri aşağı yönlü revize edildi. TÜFE’nin baz etkisiyle Eylül-Ekim aylarında tek haneye yaklaşmasının ardından yılın son iki ayında yükselişe geçmesinin beklendiğini ve önümüzdeki dönemde TL’deki eğilimin enflasyon görünümü açısından önemli olmaya devam edeceğini belirtelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar