Seçime kadarki beklentim, seçimden sonraki arzum…

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

31 Mart seçimlerine kısa bir süre kala liderlerin ötekileştirici, toplumu ayrıştırıcı dillerine son vermelerini, belediye başkan adaylarının proje yarışının gündemde olmasını diliyorum. Seçim sonrasında ise sorunlarımıza çözümler içeren bir reform döneminin gündeme alınmasını arzuluyorum.

Yerel seçimlere 11 gün kaldı. Onun için önce bu dönemdeki beklentimden söz edeceğim. Ardından seçim sonrası arzumu ele alacağım.

Propaganda döneminin başladığından bu yana, partilerin belediye başkanlığı adayları ağırlıklı olarak projelerini anlatarak seçmenleri etkileyip oy alma isteğindeler. Söylemleri rakiplerini ötekileştirmeden, kendi yapacaklarını anlatarak öne çıkmaya dayanıyor.

Liderlerin söylemleri ise çatışmalı bir üslupla, ayrışma ve ötekileştirmeye dayanıyor. Sanki bir yerel seçim öncesinde değiliz de ülkenin bütün sorunlarını ilgilendiren bir seçim öncesindeyiz. Cumhur ittifakı liderleri ve sözcüleri sürekli bir “beka” sorunundan söz ediyorlar. Rakiplerini Kandil’le, Fetö’yle işbirliği içinde olmakla suçluyorlar. Millet ittifakı liderleri ekonomik sorunları ele alıp, işsizlik, pahalılık üzerine iktidara yükleniyorlar.

O nedenle seçime kadarki beklentim, “Olmayacak duaya amin“ der şekilde liderlerin susarak çatışmalı, ötekileştirici ortama son vermeleri. Toplumu ortadan ikiye bölen, kamplaştıran söylemden uzaklaşmaları. Seçime az süre kaldığı dönemde, yerel adaylardan projelerini anlatarak yarışlarını sürdürmeleri…

Seçimden sonraki dönemle ilgili arzum ise vakit kaybedilmeden sorunların ortaya konularak çözüm için harekete geçilmesi. Bunu şunun için söylüyorum. Son dönemde birçok dostum bana, “Şu seçimler bitse de, sorunlarımıza çözüm yolunda adımlar atılmaya başlansa” diyorlar. Bunu bir başka şekilde açıklayan ekonomistler ve bilim adamları ise “Sorunların çözümü için reform adımları gündeme gelmeli” diyerek, bu reformların içerisinde hukuk, vergi, eğitim reformlarının yer alması gerektiğini vurguluyorlar.

Buna neden gerek duyduklarını açıklarlarken, büyümenin geleneksel büyümemiz olan yüzde 5’in altında kaldığını, işsizliğin yüzde 10’un altına çekilemediğini, tarımın gerilediğini, üretim için yatırımın ve sanayinin olumsuz sinyaller verdiğini söylüyorlar.

Ülkenin yeni ve ilgi çekici bir hikayeye sahip olması için vakit kaybetmeden bir reformlar zincirinin gündeme alınarak hayata geçirilmesi gereğinin altını çiziyorlar.

Evet, bu seçime kadar geçecek günler için beklentim; seçim sonrası için büyümemizi sürekli kılacak refahımızı artıracak reformlar. Bunun gerekliliğini sizlerle paylaşmak istedim.
Bu yazımı bitirirken 2012 yılında rahmetli Yaşar Kemal’in “Bu bir çağrıdır” diye dile sunduğu “empati” içeren çağrısına ihtiyacımız olduğunu da belirtmeliyim: ”Bu ülke kardeşlik toprağıdır. Bu topraktaki bütün kültürlerin, dillerin ve her doğa parçasının üstüne titrememiz gerekir” sözüne yer vermek istedim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar