Türkiye, gelecek için potansiyel taşıyan bir cazibe merkezi olacak

Hilmi DEVELİ
Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI hilmideveli@gmail.com

Geçtiğimiz gün gerçekleştirilen PAGDER&ASLAN Plastik İhtisas OSB yönetim kurulu toplantısı sonrası Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) başkanı Reha Gür’le Türkiye’deki mevcut ve ihtiyaç duyulan petrokimya yatırımlarını konuşma fırsatını bulduk.

Hükümetimiz son dönemde ekonomiyi canlandırmak yönünde yerlileştirme hareketine yönelik önemli adımlar attı ve atmaya da devam ediyor...

Bu adımları her ortamda destekleyen biri olarak, değerli dostum Reha Gür’ün petrokimya sektöründe yerlileşmeye yönelik katıldığı çeşitli platformlardan aktardıklarını sizlerle paylaşmayı amaçladım.

Reha bey” Radikal bir yerlileştirme hareketinin merkezinde kimya sektörünün odakta olması kaçınılmaz. Çünkü kimya sektörü 40’tan fazla sektöre ara malı tedarik eden, insanlığın yaşamında kullandığı tüm ürünlerde ve alanlarda yer almakta olan vazgeçilemez bir sektör.

Bu sebeple ülkemizin yoğun dışa bağımlı olduğu alanlarda, özellikle petrokimya yatırımlarında kamunun öncülüğünde yeni girişimlere ihtiyacımız var.

Ülkemiz kimya sektörünün değer bazında büyük oranda ithalata bağımlı olduğu maalesef hepimizin malumu” Sözleriyle başladığı anlatımını şu sözleriyle sürdürdü
“ Endüstride ara malı olarak kullanılan etan, metan, propilen, stiren, bütil akrilat ve etil akrilat, karbon siyahı, kaprolaktam gibi hammadde ve ara kimyasalların yerli sanayi için Türkiye’de üretilmesi nitelikli ve sürdürülebilir gelişme için kaçınılmaz.

Bu kapsamda petrol ve ileri teknoloji imkânlara sahip ülkelerle işbirliği imkanları araştırılmalı, kamu-özel sektör işbirliği ile yatırımlar hayata geçirilmelidir.

Söz konusu yatırımlar için yabancı sermaye girişini cazip kılacak teşvik ve uygulamalar konusunda hükümetimizin çalışmalar gerçekleştirdiğini biliyoruz.

Bu yüzden, Türkiye’nin gelecek için potansiyel taşıyan bir cazibe merkezi olduğu her platformda hepimiz tarafından sıkça dile getirilmelidir.
Türkiye petrokimya sektöründe arz, taleple aynı hızla artmamaktadır.

İç pazarın büyüklüğü nedeniyle dünyadaki diğer üreticiler için, Türkiye hedef pazar konumundadır. Katma değerin yurt içinde kalmasının sağlanması ve istihdam yaratılması amacıyla sektörde yeni yatırımların hızlandırılması şart görülmektedir.

Ülkenin İhtiyacı olan petrokimya yatırımları hayata geçtiğinde bu girişimler Türkiye’nin endüstriyel anlamda en büyük yerlileştirme hareketi olarak sonuç bulacaktır.

Geçen ay Ankara’da gerçekleştirdiğimiz Şura’mıza Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Sayın Hasan Ali Çelik, Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Sayın Arda Ermut, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Müsteşar Yardımcısı Sayın Ramazan Yıldırım, Ekonomi Bakanlığı ve ilgili diğer bürokrasi kanalından çok sayıda bürokrat katılım gösterdi.
Katılımın yoğunluğu ve gösterilen ilgi de konunun Türkiye için ne kadar önemli olduğunu teyit eder nitelikteydi.

Burada tek yatırımla 40’tan fazla sektörün olumlu etkilenmesi söz konusu.
Yeni yatırımlar ile mineral yağlar ve yakıtlar, plastik, kauçuk, kompozit mamuller, boya, kozmetik, ilaç ve eczacılık ürünleri, medikal ürünler, tekstil, otomotiv, beyaz eşya, elektronik, inşaat, telekomünikasyon gibi birçok sektörün girdisi yerli olarak tedarik edilecek.

Şura’da potansiyel yatırımlar için dikkat çeken sonuçlar şu şekilde sıralandı:

1- Yeni petrokimya yatırımının yeri bir an önce belirlenmeli, alternatifler arası fizibilite çalışmaları nihayete kavuşturulmalıdır.

2- Altyapı yatırımı devlet tarafından yapılmalıdır.

3- Uluslararası bir limana sahip endüstri kompleksi meydana getirmeliyiz.
Özel yönetime sahip olacak şekilde landlord modelini uygulayabiliriz.

4- Finansman için mevcut teşvik sisteminin güncellenmesini sağlamalıyız.
Petrokimya yatırımı milli bir proje olup, milli projelerin finansman modeli de özel geliştirilmelidir.

5- Finansman için Türkiye Varlık Fonu, halka arz, kalkınma bankası ortaklığı, yerli ortaklı yabancı yatırımcı gibi kaynaklar devreye alınabilir.

6- Yatırımcıyı çekecek sihir, mükemmel altyapıya sahip olunmasıdır.
Petrokimya yatırımlarında belirleyici olan fiziki, hukuki, vergisel ve sosyal altyapının mükemmelliğidir. Yoksa hammaddeye sahip olmak değil.

7- Yatırımı engelleyen özel tüketim vergisi uygulamalarında düzenlemeye gidilmelidir.

8- Türkiye’nin petrokimya yatırımının farkı, lojistik erişimi olmalıdır.

9- Petrokimya yatırımı projesinde kümelenme modeli esas alınmalıdır.

Ara girdi kimyasalları da üretebilme kabiliyeti esas alınmalıdır"
denilmekte.

Katma değeri yüksek yerlileşmeyi savunan PAGDER’in değerli Başkanı Reha Gür’ “Şura da benimsenen görüşler ve öneriler Hükümetimiz ve sektörce uygulamaya konulduğunda ; hem ülkemiz ekonomisine güç katacak, hem gelecekte ülkemizin dünya üzerinde gerek endüstride, gerekse ekonomik alanda söz sahibi olmasına imkan tanıyacak, Türkiye, gelecek için potansiyel taşıyan bir cazibe merkezi olacaktır.” Sözleriyle konuşmasını-anlatımını sonlandırdı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar