Ya çıkarsa?!

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Özellikle iş görüşmesine gelenlere senelerdir sorduğum bir soru vardır:

“Çok, ama çok büyük bir para çıktı size piyangodan, sonsuz harcayabileceğiniz kadar bir rakam, onunla neler yaparsınız?”

“Ev alırım, dünya seyahatine çıkarım, otomobilimi değiştiririm” gibi ilk ağızda söylenebilecek yanıtlar beni tatmin etmez:

“Biraz daha düşünün lütfen. Eh bunlarla birkaç milyon harcadınız, sonra?.. Sonra ne yaparsınız?” diye kurcalarım; genelde yine “büyük hayaller” gelmez. Yalnızca herkesin (“sonsuz” milyon kazanan için) ufak paralarla yapabileceği birkaç şey daha eklenir…

Hayaller, böyle sınırlı mı olmalı/kalmalıdır?

Bu yılbaşı Milli Piyango’nun büyük ikramiyesinin 61 milyon lira olduğunu öğrenince bir kez daha düşündüm; belki çoğumuz, hayır çoğumuz diyemem hepimiz; böyle büyük bir ikramiyenin çıkmasını istiyoruz. İstiyoruz da onunla ne yapacağımızı, nasıl değerlendireceğimizi hiç düşündük mü? Yani ikramiyenin büyüklüğü kadar kocaman hayaller kuruyor muyuz?

“Bir çıksın da bakarız” mı diyoruz yoksa?! Daha doğrusu hayaller kuruyoruzdur kurmasına da bunlar 61 milyonluk mu? Hepsini toplasanız, zorlasanız 20-30 milyonu bile bulmayacak sanki, mi?!

Büyük ikramiyeleri kazananların önemli bir bölümü o müthiş parayı birkaç yıl içinde neden bitiriyorlar acaba? Yeterince büyük hayalleri olmadığı için mi?!

Yıllar önce bir dostum demişti ki:

“Ben, piyangodan para kazanacaksam kurduğum hayallere yetecek kadar çıksın isterim.”
Belki de aradığım sihirli sözcükler bunlar. Büyük ikramiyelerle değil, bizi mutlu edecek rakamlarla buluşmamız!..

Eğer 61 milyonluk hayal edebiliyorsak, o da neden olmasın?!

Lütfen düşünün, bu konudaki hayallerinizi bir yoklayın, bakalım 61 milyona ulaşabilecek misiniz? 61 milyonu hayallerimizde olsun hak edebiliyor muyuz?..

Gelelim kazandıktan sonrasına… Öyle bir para çıkarsa yaşanacak o “büyük korku”dan da söz etmeliyim:

Ölüm…

Evet, o güne kadar hiç akla düşmemiş olsa bile, kazandığını öğrendikten sonra kemirmeye başlamayacak mıdır talihlinin beynini?..

Ya bu paraları harcayamadan ölürse!.. Bırak harcamayı, ikramiyesini almaya giderken başına bir şey gelirse… Yaşı? Zaten önünde kaç yıl kaldı ki?! Ani bir hastalık, bir trafik kazası, beklenmedik herhangi bir şey.. ve yaşanamayan ölümle tanışma! “Ah, tam rahat etmişti”.. gibi yorumların yapıldığı tuhaf bir cenaze töreni… Daha paranoyak ruhlar için ya parası nedeniyle öldürürlerse onu? Evliyse eşi, akrabaları, hepsi müstakbel birer tehlike değil mi? Bu arada tanışılacak yeni insanlar, belki “gizli bir aşk!” Ama bunlar da ya parası için oluyorsa!..

Güzel şeyler de kötü şeyler de talihliyi ürkütmeye başlayacaktır…

Bu konudaki olasılıklar, 61 milyonluk hayal gücü gerektirecek kadar çok sayıda. Bir kısmını bile bu köşede yazacak olsam, hemen bitiverir bana ait olan alan…

Öyleyse içlerinde en acımasız gerçek olan ölüm’le yetinmeliyim bu yazıda. Hayal bile edemediğimiz, ancak hayallerimizi sona erdirecek o büyük gerçek’le…

Ya uyumak… Ona da yarı ölüm denilmiyor mu? Büyük bir zaman kaybı? Neredeyse günün üçte biri… O zaman uykuyu da azaltmak mı gerekiyor büyük ikramiye çıktığında? Belki de hiç uyumamak lâzım ölüm nedeniyle zaten çok az kalan/kalacak zamanı iyi harcamak, çıkan o parayla istediğimiz her şeyi yapabilmek için…

Hadi bakalım büyük ikramiye çıktı diye dertsiz başa bir sürü dert! Her şeyin ölümü hatırlattığı, her gün doğan güneşin ölüme yaklaştırdığı hayat o kadar kısa ki…

Ne kadar safahatle geçerse geçsin hemen, tam tadını çıkaramadan bitiveren günler ve hâlâ talihlinin önünde duran yaşanmamış milyonlarca milyonlarca şey, nasıl tüketeceğini bilemediği kocaman bir para…

Off, düşünmesi, hayal etmesi bile zor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar