17-25 Aralık sonrasına yönelik kamuda iş dünyasında ayıklama kararı

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Cumhurbaşkanı Erdoğan, din şurasında “özeleştiri” yaparken, “Feto ile ilgili hem rabbim hem milletime verecek hesabımız olduğunu biliyorum, rabbim de milletim de beni aff etsin” dedi. İş dünyasında ve kamu kurumlarında 17-25 Aralık olayı öncesi destek verenlerin değil, ondan sonra desteklerini sürdürenleri cezalandıracaklarını açıkladı. 

Bunun TOBB’daki yansıması bütün oda başkanlarının katıldığı geçen haftaki geniş toplantı sonrası, Bakan Tüfenkci’nin katılımıyla yapılan dar toplantıda şekillendi. Odaların kendi içlerinde bir “FETÖ araştırma grubu” kurmaları ve tesbitlerine bağlı olarak tasfiyeleri gerçekleştirmeleri önerisi öne çıktı. 

Aynı şekilde kamu kurumları içersinde de Bakan TüfenkCi’nin benzeri bir çalışma ile ayıklanma yapılmasını önerdiği bilgisi de haberleşti. 

Bu haberleri okuduğumda ve KHK kararlarına bağlı işadamları gözaltına alınmaları ve şirket el koymaları gibi değerlendirmelere dair haberleri gördüğümde iki şey düşündüm. Birisi birkaç yıl önce bir müslüman yazar Kenan Çamurcu’nun ikidarı eleştirirken söylediği “Bizim iktidar elitleri, daha önce eleştirdiğimiz iktidarların ‘halka rağmen halk için’ davranışlarına benzer tutumu benimseyerek adaleti kenara iterek ülkeyi maslahatla yönetmeye başladılar” şeklindeki iktidar eleştirisiydi. Bir diğeri de 1950’ler Amerikasında yaşanan ve adalette büyük yaralar açan McCarthyism’di. 

TOBB’da ve kamu kurumlarında temizlik adına çalışmaların cumhurbaşkanının kendi özeleştirisini yaparken ortaya koyduğu FETÖ’ya desteğini 17-25 Aralık sonrası sürdürenlere dönük olması değerlendirmesinin, bugünün toz duman ortamında sağlıklı ve hakkaniyet içerir şekilde, hukuk ve adalet içersinde gerçekleştirilebilmesi hiçte kolay değildir. 

Çekememezliklere ve husumetlere dayalı ihbarların yol açabileceği olumsuz sonuçların, haksızlıkların ortaya çıkaracağı maduriyetlerden uzak durmak bu dönemde çok zor olacaktır. 

Yakın geçmişimizde Fetullahçıların yargıdaki gücünü kullanarak Balyoz ve Ergenekon gibi davalarda yaptığı hukuksuzluklarla binlerce kişi uzun süre hapis yatarak, ordudan tart edilerek, hastalık ve ölümle karşılaşarak büyük mağduriyetlere uğradılar. 

Yeni mağduriyetlere neden olacak sonuç getirmemesi için iş dünyasında ve kamu kurumlarında Fetocuların temizlenmesi için yapılacak çalışmaların hukuk içinde, adaletli, hakkaniyete dayalı yürütülmesi gerekir. 

Ülke kurumları bileşik kaplar gibidir. Bu nedenle doğal olarak siyasetçiler kendi içlerinde de benzer çalışmayı yapmak zorundadırlar. Bunun için en doğru yöntem parlamentoda bütün partilerin yer alacağı bir araştırma komisyonu kurulmasını gerekli kılar. 

Bir yandan bütün bu çalışmalar yapılırken, diğer yandan mutlaka bugünün siyasetteki yumuşama ve beraberliklere uygun olarak, sivilleşme ve demokratikleşme adımlarının da vakit kaybetmeden başlatılması gerekir. Ülkemiz ve yarınımız için asıl önemli adım budur. Kamu kurumlarını ve iş dünyasını Fetoculardan arındırılması için de buna ihtiyaç vardır... 

Bu dünemde atılacak bütün adımlarının tek ve vazgeçilmez özelliğinin hukuk içersinde adaletli olunması gerekliliğidir. Bunun altı kalın çizgilerle çizilip unutulmadan yola devam edilmelidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar