İzmir, Kitap Fuarı ve bahar lezzetleri

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Yazının son cümlesini en başta söylemek istiyorum: İzmir Kitap Fuarı, bu Pazar akşamına kadar sürüyor, lütfen gidin, gezin ve mutlaka kitap alın; fuarın bir kentin yaşamını nasıl zenginleştirdiğine bir kez daha tanık olun. 

Biz öyle yaptık. Geride kalan 18 yılda olduğu gibi yine günlerimizi kitaplarla geçirdik, fuar içindeki ve dışındaki etkinliklere katıldık; İzmirli dostlarımızla hasret giderdik, akşamları lokantalarda edebiyat dedikoduları yaptık. Bu sene fuara gelen okur sayısının arttığını da gözlemledik. 

İzmir Kitap Fuarı’nın onur konuğu Feyza Hepçilingirler. Öte yandan, TÜYAP bu yıl fuar sırasında önemli bir belgesel kitap yayımladı. İyi şair, yazar, çevirmen Yüksel Pazarkaya’nın “Ajan X”i. Bülent Ünal, kitabın Sunuş’unda şöyle diyor: 

“Biz Türkler İkinci Dünya Savaşı’nı pek bilmeyiz. Olup bitenden fazla haberdar da değiliz. Belki de savaşa girmeme başarımız bu ilgisizliğimizin nedeni oldu. Gerçek bir dost Yüksel Pazarkaya İkinci Dünya Savaşı’nda Türk-Alman ilişkilerine dair bir kitabı, bu eksikliğimizi bir ölçüde kapatabilmek için hazırlama arzumuza olumlu yaklaşarak bizleri mutlu etti.” 

İzmir’de bulunmanın fuar dışı etkinliklerinin başında ise lezzetli otlar ve zeytinyağlılar ile hemhâl olma geliyor. Mevsimine göre arapsaçı, acı soğan, ebegümeci, turpotu, denizbörülcesi, şevketibostan, cibez, radika, kuşkonmaz, hindiba, kazayağı, köremen ve daha nicesi pazarlarda satılıyor da onlardan yemek yapan lokantaları bulmaya gelince, o zaman iş zorlaşıyor. 

Doğal olmayan hiçbir malzemenin ve katkı maddesinin içeri giremediği, tüm yemeklerin günlük hazırlandığı Huriye Erman’ın Mutfak Girit’i, lezzetli zeytinyağlılar yenilebilecek nadir birkaç mekândan birisi. Biz, tezgâhtaki anne usulü pişirilmiş bütün zeytinyağlılardan az az getirttik: Enginar dolması, deniz börülcesi, patlıcan silkme, Girit kabağı, kabak sıyırma, Tire yoğurtlu bakla, iç bakla, yaprak sarması, yeşil fasulye, biber ve patlıcan dolmaları ziyafetinden sonra finali lor tatlısı ve sakızlı muhallebi ile yaptık. 

Çıkışta dondurmaları, meyve kupları, tatlıları, kurabiye, kek ve pastaları ve tabii ki pavlovası ile (yumuşak bezeden bohçası içinde kremalı böğürtlen, çilek ve frambuazdan oluşan kırmızı meyve üçlüsü) ünlü, İzmir klasiklerinden Sevinç Pastanesi’nin yanından “bir başka sefere” diye üzülerek geçtik. 

Geleneksel uğraklarımızdan olan yarım asrı aşan bir süredir yöre yemekleri yapan Tarihi Kemeraltı Esnaf Lokantası, el değiştirmiş; döner, kebap ve pide ağırlıklı bir mönünün egemen olduğunu görünce soluğu İzmir Girit Lokantası’nda aldık ertesi gün. Sahibi Adnan Usta, çekirdekten yetişme. Onun lokantası da yarım asra yaklaşıyor. Cibes, kuzu etli şevketi bostan, Girit otu, enginar her gün çıkan 25-30 yemekten tadabildiğimiz sadece birkaçı. Adnan Usta, aynı ekiple yıllardır çalışıyor ve yeni eleman bulamamaktan yakınıyor “otları yıkayıp ayıklayacak birileri dahi gelmiyor” diyor. 

İzmir Kitap Fuarı günleri işte böyle, kitaplarla ve leziz yemeklerle dolu çabucak geçip gidiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar