ABD iş dünyasında yeni döneme doğru
Amerikan Kongresi'nde "Büyük Güzel Tasarı" olarak anılan H.R. 1 yasa tasarısı, geçtiğimiz günlerde Senato'dan geçti.
Bu tasarı, adında taşıdığı "uzlaşma" kelimesine rağmen, ABD’de iş yapan ya da yapmayı planlayanlar için hem heyecan verici fırsatlar sunuyor hem de bazı ezberleri bozacak radikal değişiklikler getiriyor.
Şirketlerin yüzünü güldürecek adımlar: Teşvik rüzgarları
Tasarı, işletmelerin üzerindeki mali yükü hafifletmek ve yatırımı canlandırmayı hedefliyor:
Anında gider yazma desteği: Yeni alınan ticari mülkler veya Ar-Ge harcamaları anında gider yazabilecek.
Vergi kredileri ve esneklik: İleri imalat sektörüne yönelik yatırım kredileri yüzde 25'ten yüzde 35'e çıkarıldı. Uzay limanları, vergi mevzuatında hava limanlarıyla aynı kefeye koyuldu. Ses kaydı üretimleri için de özel vergi muameleleri getirildi. Bunlar, belirli niş sektörlere doğrudan can suyu niteliğinde.
Küçük işletmeler ve kırsal kalkınma: Küçük işletmeler için hisse senedi kazançlarında vergi muafiyeti genişletildi. Raporlama eşikleri yükseltilerek bürokrasi azaltıldı. Kırsal ve tarım arazisi üzerine alınan kredilerin faizlerinin brüt gelirden çıkarılması sağlandı. Kırsalda iş yapanlar için nefes aldırıcı olacaktır.
Sürdürülebilirlikten vazgeçiliyor!
Tasarı, özellikle temiz enerji ve çevresel sürdürülebilirlik alanında önemli geri adımlar atıyor ki, bunlar hem çevre, hem toplum, hem de bazı şirketler için oldukça sancılı olabilir:
Yeşil sübvansiyonlara son: Elektrikli araç alımından tutun, enerji verimli ev ve ticari bina iyileştirmelerine kadar, temiz hidrojen üretimine ve hatta temiz elektrik üretim/yatırımına verilen birçok vergi kredisi ya tamamen sonlandırılıyor ya da kısıtlanıyor. Bu, yeşil teknoloji ve enerji sektöründeki şirketler için iş modellerini baştan aşağıya gözden geçirmek demek. Devlet desteğine bel bağlayan projeler için işler zorlaşacak.
Uluslararası vergi yükü artabilir: Çok uluslu şirketleri ilgilendiren bir diğer konu da uluslararası vergi reformları. Yabancı vergi kredisi sınırlamaları ve bazı gelir kalemlerinin muamelesindeki değişiklikler, küresel faaliyet gösteren şirketlerin vergi yükünü artırabilir, uluslararası stratejilerini değiştirmelerini gerektirebilir.
Tedarik zinciri zorlukları: Temiz enerji kredilerinde "yasaklı yabancı kuruluşlarla" ilgili getirilen kısıtlamalar, şirketlerin tedarik zincirlerini millileştirmesini zorunlu kılabilir.
Ayrıca, ABD'nin ulusal güvenliği ve ekonomik bağımsızlığı açısından stratejik görülen tüm sektörler (savunma, madencilik, enerji ve teknoloji gibi) bu kapsama dahil edilebilecek. Bu da başlangıçta maliyet artışı ve operasyonel gecikmeler anlamına geliyor. Düşünsenize, bir anda "yabancı ortağa malzeme ürettirmeyeceksin" ve “tedarik zincirini en baştan dikkatle oluştur” deniyor. Bu, adapte olmak zorunda kalınacak bir durum.
Yeni Maliyet Kalemleri: Federal arazideki yenilenebilir enerji projeleri için yeni ücretler ve aşırı çalışan ücretleri üzerindeki vergiler, şirketlerin genel giderlerine yeni kalemler ekleyecek.
Konuya nasıl bakmalıyız?
Tasarı, bir yandan ekonomik canlanmayı hedefleyen politikalarla şirketlerin önünü açarken, diğer yandan çevresel taahhütlerden geri adım atarak bazı sektörleri zorlu bir sınavdan geçiriyor. Bu durum, bize bir kez daha gösteriyor ki, iş dünyasında "durağanlık" diye bir şey yok.
Bu yeni döneme girerken, ABD’de iş yapan şirketlerin her zamankinden daha çevik ve stratejik düşünmesi gerekiyor. Yeni vergi avantajlarını doğru okuyup en verimli şekilde kullanırken, değişen yasal ve finansal ekosistemin getirdiği riskleri de iyi analiz etmek şart. ABD’de iş yapıyorsanız, iş modellerini gözden geçirmeli, tedarik zinciri stratejilerini bu yeni kurallara göre uyarlamalısınız.