ABD-Japonya ile yeni bir küresel ekonomik ittifak mı doğuyor?

Dünya ekonomisi son yıl­larda hızlı dönüşümlere sahne oluyor. Ayrıca bu haf­ta imzalanan ABD-Japonya Ticaret Anlaşması yeni küre­sel yönelimin sinyallerini bi­ze veriyor. 550 milyar dolar­lık yatırım ve gümrük vergi­lerinde yapılan indirimle, iki büyük ekonomi sadece tica­rette değil, stratejik dengeleri de yeniden şekillendirecektir. Böylece özellikle Çin’in böl­gesel üstünlüğüne karşı yeni bir ekonomik hamle olarak görülür­ken, Asya'nın küresel ticaretteki ağırlığını artıran bir kilometre taşı olarak düşünebiliriz.

Bu kapsamında ABD, Japon­ya’ya uyguladığı bazı stratejik sektörlerdeki gümrük vergile­rini yüzde 25’ten yüzde 15’e in­direrek önemli bir olumlu hare­kette bulundu. Bunun karşılığın­da Japonya, ABD’ye hem doğrudan yatırım hem de ortak altyapı projeleri ile 550 milyar dolarlık kat­kı sunuyor. Bu işbirliği, Çin’in son yıllarda artan ekonomik gücüne kar­şı Batı’nın Asya içinden bir denge unsuru yarat­ma çabasının bir yansı­ması olarak değerlendi­rebiliriz.

Anlaşmanın açıklan­masıyla birlikte Tokyo Borsa­sı’nda otomotiv ve teknoloji his­selerinde sert yükselişleri gör­dük. Toyota ve Mitsubishi gibi devler yüzde 10’un üzerinde de­ğer kazandı. Dolar/yen parite­sinde yaşanan dalgalanma, ABD tahvillerine yönelen yatırımlarla dengelenmiş oldu. Küresel risk iş­tahındaki artış, anlaşmanın sade­ce ikili değil, küresel piyasalarda da yankı bulduğunu ortaya koydu.

Türkiye ve gelişmekte olan ülkeler açısından yeni dönem

Bu gelişme, Türkiye gibi geliş­mekte olan ülkeler açısından hem risk hem fırsat barındırır. Yatırım sermayesinin bir kısmının As­ya’ya yönelmesi, Türkiye’ye olan ilgiyi biraz azaltabilir. Ancak Ja­pon sermayesinin Türkiye'de­ki altyapı projelerine olan ilgi­si göz önünde bulundurulduğun­da, ikili işbirliklerinin artması da pek mümkün. Özellikle teknoloji transferi ve otomotiv yan sanayi gibi sektörlerde yeni fırsatlar do­ğabilir.

Sonuç olarak, ABD-Japonya arasındaki bu ticari yakınlaşma, sadece iki ülke arasında değil, tüm küresel dengelerde yeni bir süre­cin habercisi olabilir. AB’nin bu gelişmeye nasıl karşılık vereceği, Çin'in buna nasıl yanıt vereceği ve gelişmekte olan ülkelerin yeni dö­neme ne ölçüde adapte olabileceği, önümüzdeki sürecin belirleyicile­ri olacak, hep birlikte göreceğiz…

Yazara Ait Diğer Yazılar