ABD seçimlerinin ardından gözler Avrupa’ya çevrildi

Yeşim SARIŞEN
Yeşim SARIŞEN YAPI KREDİ YATIRIM

Geçtiğimiz hafta ABD başkanlık seçimleri piyasaların odak noktasındaydı. Trump’un galibiyeti ile birlikte ABD’de siyasi riskin arttığı bir döneme girildiği söylenebilir. Ancak Trump’un vergi indirimleri, kamu harcamalarında artış, sıkı göçmen politikaları, bazı sektörlerde regülasyonlarda sınırlama gibi başlıkları içeren büyüme ve enflasyonu desteklemesi beklenen politikası, ABD tahvillerinin faizlerindeki yükselişi destekleyici bir etki oluşturuyor.

Öte yandan Trump’la birlikte artan teşvik beklentileri ve ABD tahvil faizlerindeki yükselişlerle dolardaki güçlenme de devam etti. Hisse senedi piyasalarındaki yükselişle birlikte bono ve altında satış baskısı hakim olurken, faize duyarlı gelişmekte olan ülke piyasaları ise negatif ayrıştı.

Bir süredir bu sütunlarda merkez bankalarının uyguladığı para politikalarının sınırlara ulaştığını, maliye politikalarının daha fazla kullanılabileceği bir döneme girdiğimizi, enflasyon beklentilerinin yükseldiğini vurguluyoruz. Hatırlanacağı üzere Eylül ayı başlarında da parasal genişlemede yavaşlama olacağı teması ABD tahvil faizlerinde ve dolarda yukarı yönlü eğilim yaratmış, bu durumda faize duyarlı riskli varlıklarda satış baskısı yaratmıştı.

Nitekim, Trump teşvik beklentilerinin de desteğiyle yükseliş eğilimini sürdüren ABD tahvil faizleri faize duyarlı gelişmekte olan ülke bono ve döviz kurlarında sert satış baskısına neden oldu. Gelişmekte olan piyasalarda bono, CDS spreadleri ve döviz volatiliteleri yükselirken, hisse senetleri baskı altında kaldı. 8 Kasım’daki ABD seçimleri sonrasında MSCI EM Endeksi yüzde 6 civarı değer kaybederek Temmuz ayı sonrasındaki en düşük seviyeye geriledi. MSCI gelişmekte olan/gelişmiş ülke rasyosu ise Temmuz ayında gördüğü dip seviyelere ulaştı.

ABD’de Başkanlık seçimlerinin ardından önümüzdeki süreçte İtalya’daki referendum, Almanya va Fransa’da 2017’de yapılacak seçimler başta olmak üzere Avrupa’da yükselen siyasi riskler, Avrupa bankacılık sistemi ve “Hard Brexit” endişesinin önemli gündem maddeleri arasında yer alacağını düşünüyoruz. İçeride ise başkanlık sistemi ve buna bağlı olarak gündeme gelen referandum konusu yakından takip edilecek. Bu doğrutuda geçtiğimiz hafta İtalya faizlerindeki sert yükselişin dikkat çekici olduğunu ve önümüzdeki günlerdeki eğilimin önemli olabileceğini düşünüyoruz

Bu hafta ise FED Başkanı Yellen’ın Perşembe günü Kongre sunumu öncesindeki konuşması önemli olacak. ABD’de seçimlerin ardından özellikle mali politikalar ve regülasyonlara yönelik olası yorumları önem kazanabilir. Ayrıca ABD’de 14 Aralık FOMC toplantısı öncesindeki son enflasyon verisi olan Ekim ayı enflasyon verisi açıklanıyor. ABD verilerinde zayıf yönde aşırı bir sapma olmazsa Aralık ayında faiz artırımı beklentileri gündemde kalmaya devam edebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar