Aile şirketleri de strateji geliştirmeli
Türkiye’de şirketlerin büyük bir bölümü, aile bireylerinin kurduğu, yönettiği ve gelecek kuşaklara aktarmayı hedeflediği aile işletmelerinden oluşuyor. Bu şirketler, ekonomik çarkları döndürmenin ötesinde; yerel istihdamın, üretimin, girişimciliğin ve değer yaratımının da temel taşı konumunda.
Ancak ne zaman iş stratejiye gelse, çoğu zaman bir sessizlik, bir tereddüt ve ardından gelen klasik soru beliriyor: “Biz zaten yıllardır bu işi yapıyoruz, şimdi neden strateji geliştirmemiz gerekiyor?”
Tam da burada çok beğendiğim bir iş stratejisti olan Adrian Slywotzky’yi anacağım. Slywotzky, “strateji yalnızca büyük şirketlerin işi değildir” derken, asıl stratejik hamlelerin çoğu zaman küçük ama öngörülü şirketlerden geldiğini hatırlatır. Ona göre strateji, bir plan değil; müşteriyle ve pazarla kurulan anlamlı bir bağdır. O hâlde, küçük ve orta ölçekli aile şirketleri için strateji geliştirme, şirketin kalbini, karakterini ve geleceğini şekillendirme sürecidir.
Strateji geliştirme öncesinde neler yapılmalı?
Strateji geliştirme sürecine geçmeden önce üç temel çalışmayı yapmalısınız. Birincisi, “sektörde hangi ürün veya hizmetler değer kaybediyor, müşteri ihtiyaçları nereye evriliyor, beklenen yenilik alanları neler?” sorularına yanıt aramaktır. Bu size, kendi işiniz ile ilgili büyük resmi gösterir.
İkinci konu sessiz bilginin açığa çıkartılması işidir. Aile şirketlerinde bilgi çoğu zaman baba-oğul sohbetlerinde, çay molalarında ya da müşteriyle yapılan yüz yüze görüşmelerde saklıdır. Yani, müşteri, beklentiler, şikayetler, fırsatlar ile ilgili bilgiler, çalıştaylar ile ortaya çıkartılmalı.
Üçüncü konu, şirketin güçlü ve zayıf yönlerini samimi bir iç değerlendirmeyle görmektir. “Neyi iyi yapıyoruz?” kadar “Neyi artık yapmamalıyız?” sorusu da masaya yatırılmalıdır. Yani şirketin çekirdek yeteneği ve diğer yetenekleri, ilk iki konu ışığında elde edilmiş olan bilgi ve içgörüler ile karşılaştırılmalıdır.
Strateji geliştirme süreci nasıl yürütülmeli?
Bu sürece basit ama etkili bir soruyla başlanır: En iyi müşterimiz kim? Ve neden bizden alıyor? Bu soruya verilen yanıt, aslında stratejinin pusulasıdır. Müşterileri ve beklentilerini analiz ederek, “kârlı müşteri segmentasyonu” yaparak, strateji geliştirme işine bir başlangıç yapılır.
İkinci adım, ürününüz/hizmetinizin hangi problemi çözdüğünün tespitidir. Müşteriye nasıl bir fayda sağlıyor? Bunları açıkça yazın. Eğer fark yaratmayan bir öneriniz varsa, stratejiniz yok demektir.
Üçüncü adım sezgileri aksiyona dönüştürmektir. Aile şirketlerinde kararlar çoğu zaman deneyime ve sezgiye dayanır. Bu kıymetlidir, ama desteklenmelidir. Müşteri verileri, satış döngüleri, rekabet analizi, mali analiz gibi verileri sade ama sistemli bir şekilde masaya koyun.
Dördüncü adım, “gelecekte neler olabilir” sorusudur? Sektörünüzdeki olası değişimleri birkaç küçük senaryo ile düşünün: Dijitalleşme artarsa ne olur? Yeni bir rakip girerse nasıl etkilenirsiniz? Kriz olursa ne olur?
Beşinci adım, stratejiyi sadece üst düzey yöneticilere hitap eden bir belge değil, şirketteki herkesin anlayacağı ve sahiplenebileceği bir hikâyeye dönüştürmedir. “Nereye gidiyoruz ve neden?” sorusunun net bir yanıtı olmalıdır.
Pratik çalışmalar neler olmalı?
Aile üyeleri ve kritik ekiplerle birlikte hedef, müşteri ve değer önerisi üzerine yapılacak yarım günlük seanslar, ilk 10 müşterinize doğrudan “neden bizi tercih ediyorsunuz?” sorusunu yönelteceğiniz birebir görüşmeler, hangi işleri durdurmalıyız, neleri dönüştürmeliyiz, nerede büyüme potansiyeli var sorularına cevap arama, ofiste herkesin görebileceği basit ama görsel bir strateji çerçevesi oluşturma (Müşteri – Değer – Hedef – Risk – Fırsat) çalışmaları yapmanızı tavsiye ederim.