Aile ve şirket birlikte olgunlaşmalı

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM bertan.kaya@dunya.com

Tolstoy’un unutulmaz eseri Anna Ka­renina; “Bütün mutlu aileler birbi­rine benzer ama her mutsuz ailenin ken­dine özgü bir mutsuzluğu vardır” diye başlar. İş yaşamında bu yargıyı çok sık gözlemlediğimi söyleyebilirim.

Mutlu aileler, mutlu şirketler benzer özellikler sergiler, benzer adımları atmışlardır, yö­netişim kaliteleri de üst düzeydir. Mut­suz aileler, mutsuz şirketlere dönüşür. Belki ilk zamanlarda değil ama ilerleyen zamanlarda mutlaka…

Mutlu aile, mutlu şirket

Mutlu şirket olmanın yolu, mutlu aile olmaktan geçer diye başlamıştım. Mutlu aile ise aile içinde rol ve sorumlulukların net olduğu, aile bireylerinin birbirlerine saygı duydukları, birbirlerine güvendik­leri, birbirlerinin potansiyellerini fark et­tikleri ve birbirlerini destekledikleri bir aile ortamında mümkündür.

Bu tür aile­ler, şirket tarafında da doğru adımları at­maya, zor kararları birlikte kolayca ver­meye, sorumluluğu birlikte üstlenmeye meyilli olurlar. Bu da şirket tarafında rol ve sorumlulukları net, karar alma süreç­leri sağlıklı, güvene dayalı ve destekleyici bir kültüre sahip, potansiyelleri geliştiren ve kendini rasyonel şekilde değerlendirip, iyileşmeye gidebilen şirketlere yol açar.

Mutsuz aile, mutsuz şirket

Mutsuzluklar çeşitlidir ama en çoğu sevgi ve güven eksikliği yaşanan, rol ve sorumlulukların net olmadığı, kıskanç­lıkların şekillendirdiği, insanların des­teklenmediği, potansiyellerine saygı du­yulmadığı aile ortamlarından kaynakla­nır. Bu tür ailelerin mevcudiyetinde, ‘biz’ yerine ‘ben’ anlayışının ön planda oldu­ğu, ataerkil saygı kültürü var gibi gözükse de, güvensizlik ve arkadan iş çevirmenin yaygın görüldüğü, liyakatsizliğin üstü­nün kapatıldığı, yıkıcı rekabetin yaşan­dığı, karar süreçlerinin sağlıksız olduğu mutsuz aile şirketleri görürüz.

İşin ilginç yanı, bu tür aile şirketleri pa­ra kazanıyor da olabilir. Bir süre denge si­yaseti ile herkes memnun gözüküyor da olabilir. Ya da birinci kuşak ortaklar öyle güçlüdür ki, diğer kuşaklar korkuyla sin­miş de olabilir. Ancak şirket, potansiye­linin çok uzağında kaldığını fark etmez. Yönetim, ikinci kuşağa geçtiğinde, mut­suz aile- mutsuz şirket daha görünür ha­le gelebilir. Pek çok aile şirketi işte bu se­beple üçüncü kuşağa geçemeden yok olur.

Kurumsallaşırsak sorun çözülür mü?

Sorunun çok daha derinlerde oldu­ğunu anlatmaya çalıştım. Aile ve şirketi bir bütün olarak görmeden, diğer tarafta doğru ve gerçekçi tespitler yapılıp, geliş­meler sağlanmadan, sadece kurumsal­laşmanın yeterli olduğunu düşünmüyo­rum. Aile bir araya gelmeli, birlikte sağ­lıklı bir diyalog kurmalı, beklentiler ve inançlar masaya yatırılmalı, aile ve şirke­tin mevcut durumları, birbirleri ile olan ilişkileri, beklentiler net şekilde ortaya koyulmalı.

Etekteki taşların dökülebil­mesi için, bu işin bizzat ailenin liderince istenmesi ve desteklenmesi gerekir. Ai­le lideri aileyi mutlu bir aile yapmadan, şirketi mutlu bir şirket yapamayacağını fark ederse, aile-şirket birlikte ele alınır­sa, sonuçlar verimli olur. Aksi durumda, sadece şirket üzerinde yapılacak çalış­malar, suya yazılmış anayasalar, prose­dürler, uygulamalar, planlar ve organi­zasyonlar olacaktır.

Mutlu aile, mutlu şirket olmak için

Önce aile içinde iletişimi, sevgi ve saygı ortamını yeniden tesis etmek gerekir. Bu­nun için muhakkak uzmanlardan destek almak gereklidir. Aile psikolojisi belir­li bir seviyeye, belirli bir olgunluğa ulaş­madan, sulh ve huzur sağlanmadan, rol ve sorumluluklar netleşmeden, “aile şirket üzerinden değil, kendi başına da bir aile olduğunu fark etmeden”, şirkette kurum­sallaşma çalışmaları başarılı olmaz.

Zaten mutlu olan, yani bu sorunları çözmüş ailelerde, kurumsallaşma her za­man müthiş sonuçlar verir. O yüzden ön­ce aile, sonra şirket diyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Patron nasıl denetlemeli? 19 Haziran 2025
Yönetim nereye gidiyor? 16 Mayıs 2025