Amerika’ya açılmak (2)

Yazı dizimize devam edi­yoruz. Pazar araştırması yaptınız, pazarda potansiyel gördünüz, ülkede yerleşik bir iş modeli ile çalışmak istiyor­sunuz. Sistemin bir parçası olmak için, ilk adım olarak bir şirket kurmalısınız.

ABD’nin en belirgin özelliği, federal bir yapıya sahip olma­sıdır. Bu da şirket kuruluşun­dan vergilendirmeye, lisans­lardan sözleşmelere kadar birçok konuda eyaletler ara­sı farklılıklar olduğu anlamı­na gelir. Dolayısıyla “Ameri­ka’da şirket kurmak” ifadesi, aslında hangi eyalette, hangi modelle, hangi kapsamla bir şirket kuracağınız sorusuna net yanıt vermeyi gerektirir.

Şirket türünü seçmek

Amerika’da kurumsal ola­rak iş yapmak için üç yaygın şirket türü öne çıkar: LLC (Limited Liability Com­pany), C-Corporation ve onun türevi S-Corporation.

LLC, özellikle küçük ve or­ta ölçekli Türk firmaları için cazip bir başlangıç modelidir. Kuruluşu kolay, yönetimi es­nektir ve kişisel varlıkların korunmasını sağlar.

C-Corp, daha büyük yatı­rımlar için uygundur. Yatı­rımcı çekme, hisse devri, hal­ka arz gibi süreçlerde tercih edilir. Ancak çifte vergilendirme (şir­ket kârı ve dağıtı­lan temettü ayrı ay­rı vergilendirilir) önemli bir dezavan­tajdır.

S-Corp, yerli or­taklı şirketler için vergi avantajı sunar ancak Türk ortaklar için uygun değildir; çünkü sadece ABD vatandaş­ları ve Green Card sahipleri ortak olabilir.

Her modelin kendi avantaj ve yükümlülükleri vardır. Se­çim yapılırken hem hedefler hem de yatırım yapısına göre bir mali danışmandan destek almanızı öneririm.

Eyalet seçimi de önemli

Delaware, Nevada, Wyo­ming gibi eyaletler, kolay şir­ket kuruluş süreçleri ve iş dos­tu yasalarıyla ön plandadır. Özellikle Delaware, yatırım­cıların gözünde güven veren bir yargı altyapısına sahiptir. Ancak örneğin Kaliforniya gi­bi büyük tüketici pazarların­da faaliyet gösterecekseniz, o eyalette de kayıt ve vergi yü­kümlülüğü doğar. Yani De­laware’de kurulu bir şirketi­niz olsa bile, iş yaptığınız eya­letin yasal sistemine entegre olmak zorundasınız. Eyalet seçimi yapılırken sadece vergi oranlarına değil, hedef pazara ve operasyonel faaliyet alanı­nıza da bakılmalıdır.

Vergi sistemi

ABD’de vergi sistemi üç düzeyde işler: federal, eya­let ve yerel.

Federal kurumlar vergi­si sabit olarak %21’dir. Eya­let kurumlar vergisi ise eya­lete göre değişir ve %0 ila %12 arasında değişen oran­larla uygulanır. Satış vergisi (sales tax) ise ürün veya hiz­metin türüne ve faaliyet böl­gesine göre %0 ile %11 ara­sında değişmektedir. Örne­ğin bazı eyaletlerde (Nevada, South Dakota) kurumlar ver­gisi yokken, Minnesota gibi eyaletlerde oran %9,8’e kadar çıkabilir. Oregon’da hiç satış vergisi yokken, Kaliforniya’da toplam oran yerel eklemeler­le birlikte %10.25’e ulaşabilir.

Türkiye ile ABD arasında geçerli bir “Çifte Vergilendir­meyi Önleme Anlaşması” bu­lunmaktadır. Bu anlaşma sa­yesinde temettü, faiz, lisans geliri gibi gelirlerin her iki ül­kede iki kez vergilendirilme­sinin önüne geçilir. Ancak bu avantajlardan yararlanmak için gerekli formlar doğru za­manda ve eksiksiz şekilde dü­zenlenmeli, her iki ülkede uyumlu beyan yapılmalıdır.

Lisanslar, izinler ve uyum yükümlülükleri

Her sektör, faaliyete başla­madan önce belli lisanslara ve izinlere tabidir. Gıda, sağlık, yazılım, inşaat ve lojistik gi­bi alanlarda hem federal hem eyalet düzeyinde başvuru sü­reçleri gerekir. Bazı ürünler­de FDA (Food and Drug Ad­ministration) onayı gerekir­ken, bazı durumlarda yerel belediyelerden çevre izinle­ri alınması gerekebilir. Uyum yükümlülükleri yerine ge­tirilmeden satışa başlamak, çok ağır para cezalarına hat­ta faaliyetin durdurulmasına kadar varan yaptırımlarla so­nuçlanabilir.

Bir sonraki yazıda bu temel yapının üzerine nasıl güçlü bir marka ve satış sistemi in­şa edileceğini konuşacağız.

Yazara Ait Diğer Yazılar