Bir riske uyarlanmış getiri hikayesi: Charles Schwab

Cem KÜTÜK
Cem KÜTÜK Tersi Düzü cem.kutuk@dunya.com

ABD’de SVB’nin iflasının gündeme getirdiği bankacılık sektöründe “yazılmamış” varlık zararlarından doğan endişeler -bir miktar yatışsa da- devam ediyor. Zira artan faizlerin yol açtığı tahvil ve gayrimenkul kredi portföyü fiyatlarındaki erime, bu varlıkları elde tutan finansal kurumların bilançolara kaydedilmemiş milyarlarca dolar varlık zararını taşımaları anlamı geliyor ve faiz oranları yüzde 1-3 bandına inmedikçe, bu zararlardan kurtulma imkânı yok. Konuyla ilgili endişeler ışığında en zayıf halka olarak bugünlerde ABD’nin en büyük 10’uncu bankasını da bünyesinde barındıran Charles Schwab şirketi görülüyor.

Sacramento, Kaliforniya’da 1932 yılında doğan Alman kökenli Charles Robert Schwab, öğrenme güçlüğüne (disleksi) rağmen Stanford Üniversitesi’nde ekonomi lisans ve MBA programlarını tamamladı. Mezuniyetinden iki yıl sonra 1963’de iki ortağı ile birlikte bir ücretli (84 dolar/yıl) yatırım bülteni hazırladı.

Ortaklar, 1971’de Commander Industries’in desteği ile bültenin yanısıra aracı kurum hizmetleri vermek üzere First Commander Corporation’ı kurdular. Schwab, iki yıl sonra ortaklarının ve yatırımcı şirketin hisselerini satın alarak şirketin ünvanını Charles Schwab & Co., Inc. olarak değiştirdi.

1975’de ABD’nin sermaye piyasaları düzenleme kurumu SEC, aracı kurumların komisyonları üzerindeki kısıtlamaları kaldırdığında, diğer aracı kurumlar komisyonları artırırken Schwab yarıya indirdi, hisse senedi satış personeline işlem hacmi üzerinden prim yerine sabit maaş ödemeye başladı ve böylece müşterileri daha fazla işlem yerine daha uzun vadeli yatırım yapmaya sevk etmelerini sağladı.

1982 yılında müşterilere 7 gün 24 saat yatırım emri verebilme imkânı tanıyan bilgi işlem yatırımları ve Hong Kong ofisinin açılışını takiben Schwab şirketin çoğunluk hissesini Bank of America’ya sattı. 1987’de hisseleri geri alan Schwab, NYSE’de halka arzı gerçekleştirdi.

Takip eden yıllarda emeklilik fonları ve tahvil işlemlerinde bireysel yatırımcıları hedefleyen düşük maliyetli yeni yatırım araçlarına odaklanan Schwab, 1989’da telefon, 1996 yılında ise internet üzerinden hisse senedi ve tahvil işlemleri sunan ilk büyük aracı kurum oldu.

Bu inovasyonları, 2003 yılında müşterilerin hesaplarında hisse işlemleri için tuttukları atıl bakiyeleri değerlendirmek üzere Charles Schwab Bankası’nın kuruluşu izledi. 2008’den sonra popüler hale gelen ETF’lere odaklanan şirket, çok sayıda, rakiplere göre daha düşük fon yönetim ücretine sahip ETF’i piyasaya sürdü.

Schwab’a başarıyı getiren iş modeli temelde, düşük masraf ve komisyon içeren yenilikçi yatırım araçlarına ve teknolojik altyapının müşteriye sağladığı kolaylığa dayanıyordu. 2017’de ETF’lerin, 2019’da ise hisse senetlerinin alım-satımında komisyonu sıfırlayan Schwab, müşterilerin atıl kalan bakiyelerini bankası yoluyla değerlendirerek karlılığı artırmaya kalkınca Schwab Bank, ABD’nin 10’uncu büyük bankası haline geldi.

Sıfır komisyonun cezbettiği yeni müşteriler karlılığı artıran bu hamle, Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) 2022’de faizleri artırmaya başlaması ile bir handikaba dönüştü. Zira aracı kurum müşterilerinin atıl bakiyeleri, banka tarafından hazine tahvillerine yatırılıyordu ancak artan faizler bu varlıkların değerini düşürdü.

Muhasebe kurallarının sağladığı imkân ile bu varlıklar piyasa fiyatına göre bilançoya kaydedilmediğinden görünürde sorun yoktu, ancak SVB’nin batışı gözleri diğer zayıf halkalara çevirince, Schwab’ın kurduğu bu modelin “sürdürülebilirliği” sorgulanmaya başlandı. Geçen yılın sonunda 367 milyar dolar mevduata sahip banka, tahvil portföyünden 28 milyar dolar eksi pozisyonunda idi.

Bu pozisyon ayrıca bankanın mevduatlara, bağlı para piyasası fonlarının da yatırımcılarının nakitlerine rakiplerin gerisinde faiz verebilmesine neden oldu. Büyük müşterilerin faiz dezavantajı karşısında hesaplarını kapatmaya başlaması ile hisse senedinin fiyatı yüzde 32 düştü.

SVB’nin aksine perakende müşterilerin ağırlığı, mevduatların yüzde 80’inin federal garanti limitinin altında yer alması ve Fed’in hayata geçirdiği acil durumlarda borç sağlama programı, Schwab’ın iflas olasılığını ve müşterilerinin nakit çekişlerini sınırlıyor. Buna rağmen, önümüzdeki birkaç ayda manşetlerde kalması muhtemel. Stratejilerin başarısı zaman ve zemine sıkı sıkıya bağlı. Varlık getirileri gibi, onları da alınan riskler ışığında değerlendirmek gerekli.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şubattan gözükenler 13 Şubat 2024
Dört soru, bir fıkra 19 Aralık 2023
Kasımın getirdikleri 21 Kasım 2023