Hiç kimse bir ada değildir

Cem KÜTÜK
Cem KÜTÜK Tersi Düzü cem.kutuk@dunya.com

1736’nın Ocak ayında, İskoçya’da Glasgow körfezinin girişinde yer alan Greenock’da dünyaya gelen James, hastalığı yüzünden okula gidememiş, eğitimini, evde annesinden almıştı.

Küçük ahşap tekneler yapan babasının atölyesinde tanıştığı makinelere ilgisi sürdü ve önce Glasgow’a sonra Londra’ya giderek matematik gereçleri yapımında ustalaştı. Teknik yayınları okumak için kendi kendine Almanca ve İtalyanca öğrendi.

1756 yılında Glasgow Üniversitesi’nce teknisyen olarak işe alınan James, astronomi ve tıp gereçlerinin üretimi ile meşgul oldu. Arkadaşı Prof. John Anderson’ın tamir etmesi için getirdiği, 50 yıldır piyasada olan, Newcomen buhar makinesini ile 1763 yılında karşılaştı.

Anderson, Glasgow Üniversitesi’nde Doğu Dilleri uzmanı, aynı zamanda deneysel fizik profesörüydü; Üniversite’deki kavgaları nedeniyle sonunda üniversiteden ayrılıp, Strathclyde Üniversitesi’nin ilk kolejini kuracaktı. Buhar makinesindeki verimsizliğin buhar kayıplarından kaynaklandığını düşünen James, piston odasından kaçan buharı toplayacağı ayrı bir yoğuşturucu kabin yaparak verimi artırdı.

Sonraki yıllarda bambaşka bir alanda, Clyde nehrinin genişletilmesi ve Caledonian kanalının inşasında, inşaat mühendisliği uygulamalarından sorumlu olarak çalıştı. Üyesi olduğu Birmingham Ay Derneği’nin toplantılarında, sanayici Matthew Boulton ile tanışması James’in kariyerinde dönüm noktası oldu.

Mekanik bilgisi ve analiz kabiliyeti güçlü olan James’in “hamurunda” ticaret yoktu. Bu konuda onu tamamlayan Matthew ile kurdukları başarılı ortaklık (Boulten & Watt Company), Birleşik Krallık’taki kömür madenleri ve tekstil atölyelerini buhar motorları ile donatmalarını ve ününün bugüne kadar sürmesini sağladı. Sanayi devriminin anlatıları James Watt’ın buhar motoru buluşu ile başlar.

Ancak neden dünyanın başka bir yerinde değil de Birmingham’da bulundu buhar motorları? Glasgow’da onu buhar motoruna hazırlayan teknik görevler alması, ABD’nin kurucularından Benjamin Franklin gibi devrin en ileri simalarının üye olduğu Birmingham Ay Derneği‘ne üye olması, burada tanıştığı Boulton’la ortak işletme kurmaları, bunların tümü James Watt’ın dahil olabildiği sosyal şebeke sayesinde mümkün olabildi.

Yeniliği öngörmek, “bulmak” yetmiyor. İlk buharlı aracı (1698) yapan Thomas Savery’i, buhar makinesini (1712) yapan Devon’lı Thomas Newcomen’i değil de James Watt’ı tanımamız, getirdiği yeniliği (patentli teknoloji) Matthew’ın desteği ile yaygın ticari uygulamaya çevirebilmiş olmasından.

Bir kişiyi, o kişinin yapabildiklerini (veya yapamadıklarını) anlayabilmek, ancak onunla yaşadığı zamanın çevresini birbirine bağlayan eşikleri anlayabilmekle mümkün. Şebekeler, sağladıkları zayıf ve güçlü bağlar ile bilgi, çevre, enformasyon, dedikodu, arkadaşlık ve fırsatların akması yoluyla, kişinin “en iyi ben“ini gerçekleştirmesine destek olur.

Bu gerçek, kişiler için olduğu kadar, işletmeler için de geçerli. Büyüme ve değer yaratma yolunda kurumların alabileceği mesafe, yüzyıllardır, doğru eşikler aracılığıyla, doğru şebekelere (tedarikçi, kanal, servis sağlayıcı, müşteri) ulaşabilme kabiliyetine bağlı.

Geçici ticari bağlardan, proje geliştirme, ortak yatırım, ortak araştırma, dağıtım işbirlikleri ve stratejik ittifaklara kadar, işbirliği yelpazesinde uygun düğümlere erişim, işletmeleri benzerlerinden ayıracak rekabet gücünü sağlıyor. Bu bağları kurabilme disiplinine iş geliştirme diyoruz. İddialı işletmeler için hava gibi su gibi temel bir ihtiyaçtır.

Zira -John Donne’un (ö. 1631) o ünlü şiirinin* başlığındaki gibi- hiç kimse bir ada değil.

***

“Hiç kimse bir ada değildir.
Ne de bütünüyle kendisi,
Her insan kıtanın bir parçasıdır,
Gövdenin bir bölümü;

Bir toprak parçası deniz tarafından alıp götürülse, Avrupa azalır.
Tıpkı haritadaki burun gibi,
Tıpkı senin veya bir arkadaşının sahip olduğu mülk gibi;
Bir insanın ölümü de beni azaltır,
Çünkü ben insanlığın kendisinde içeriğim,
Öyleyse asla haber gönderip sordurma Çanlar kimin için çalıyor diye; Onlar senin için çalıyor.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şubattan gözükenler 13 Şubat 2024
Dört soru, bir fıkra 19 Aralık 2023