İran-İsrail geriliminin küresel ekonomiye olası etkileri

Bekir Tamer GÖKALP
Bekir Tamer GÖKALP Parametre bekirtamer.gokalp@dunya.com

Orta Doğu’da yaşa­nan her sıcak geliş­menin dünya ekonomi­si üzerindeki etkisi ne­redeyse kaçınılmaz. Bu etki yalnızca bölge ül­keleriyle sınırlı kalmaz; enerji fiyatlarından ya­tırım güvenliğine, gıda arzından uluslararası ticaret yollarına kadar birçok alanda sarsıntı­lara yol açar.

Son haftalarda tır­manan gerilim İran ile İsrail ara­sında doğrudan bir savaşı başlatır­ken küresel piyasalarda gerginlik etkisini göstermeye de başladı. İran, dünyanın en büyük dördün­cü petrol rezervine sahip ülke. Hürmüz Boğazı ise günlük yakla­şık 20 milyon varil petrolün geçiş noktası.

Doğu ve Batı arasındaki hem ticaret hem de enerji korido­ru. Savaşın bu bölgeyi etkileme­si durumunda, sadece arz sıkın­tısı değil, aynı zamanda navlun maliyetlerinde ve enerji ticaretin­de ciddi bozulmalar yaşanabilir. Brent petrol fiyatları kısa sürede 100 doların üzerine çıkabilir. Bu da hem gelişmiş hem de gelişmek­te olan ülkelerde enflasyonist bas­kıların yeniden yükselmesine ne­den olacaktır.

Küresel büyüme üzerine baskı

Böylesi bir savaş, sadece böl­gesel değil küresel tedarik zincir­lerinde de aksamaya yol açabilir. Özellikle Asya-Avrupa rotası da yer alan ticaret yolları risk altı­na girerse lojistik maliyetleri art­tırır, teslimatlar gecikir ve global büyüme tahminleri aşağı yönlü re­vize edilir. IMF’nin 2025 yılı için öngördüğü %3,2’lik büyüme oranı ciddi bir revizyonla karşılaşabi­lir. Merkez Bankaları artan petrol fiyatlarıyla büyüme ve enflasyon arasında bir tercih yapmak zorun­da kalabilir.

Bu aynı şekilde özellikle Çin’i de oldukça etkileyecektir. Enerji ve hammadde ticaretini fazlasıyla kullanan Çin, ucuz ana ve ara mal ticaretinde artışa geçecektir.

Türkiye nasıl etkilenir?

Türkiye’nin hem İsrail’le hem de İran’la yakın ticari ilişkileri bu­lunmakta. Ancak en büyük kırıl­ganlık enerji ithalatına bağımlılık ve cari açık yönünden yaşanabilir. Petrol ve doğalgaz fiyatlarında ya­şanacak artış, enflasyon üzerinde ciddi baskıyaratabilir.

Kriz mi, fırsat mı?

Her kriz içinde belirli fırsat­lar da barındırır. Fakat İran-İsrail hattında yaşanan çatışmalar dün­yayı yeni bir ekonomik türbülansa sürükleyecektir. Ülkelerin sadece kısa vadeli kazançlara değil, uzun vadeli yapısal risklere de dikkat etmesi gerekiyor. Türkiye açısın­dan en büyük fırsat; arabuluculuk ve diplomasi rolünü güçlendirme­si olacaktır.

Ülkemizin bölgesel aktör olarak prestijini ve etkinliği­ni artırması önümüzdeki dönem­de oluşabilecek enerji koridorla­rına önderlik etmesine sebep ola­bilir ki bu da Türkiye’nin bölgesel gücünü daha da artırmasına neden olur. Savaşın faturası sadece eko­nomik değil, insani yönden de ağır olacaktır. İnsan kayıplarını sadece rakam olarak görmemeliyiz. Dip­lomasinin savaşın önüne geçmesi­ni umut ediyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar