Kiralık konut piyasasında Penrose Merdiveni (Vol.ıı): Döngü kırılıyor mu?
Kiralık konut piyasasında uzun süredir devam eden dengesizlik, yalnızca fiyat dinamikleriyle değil, aynı zamanda yapısal çıkmazlarla da kendini gösteriyor. 2023 yılı Kasım ayındaki bir yazımda bu süreci, Penrose Merdiveni benzetmesiyle tanımlamıştım: Hep bir adım ileri gidiyor gibi görünüp aslında aynı noktaya geri döndüğümüz bir kısır döngü.
Bugün gelinen noktada bu döngü teknik bir düzlemde kırılmaya çalışılıyor: Kayıt dışı kira gelirleri tespit ediliyor, hesap hareketleri üzerinden analiz yapılıyor, beyanname vermeyen mülk sahiplerine cezai işlemler başlatılıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Ağustos 2024’te yaptığı açıklamalar, bu yönde atılmış somut adımları ortaya koymuştu. Kira gelirini beyan etmeyen yaklaşık 700 bin mükellef tespit edildiğini ve bunlarla ilgili cezalı işlem yapılacağını açıklamıştı.
Ayrıca Sayın Şimşek’in Mayıs 2025’teki “bu sene ilk defa 473 bin kişi beyanname verdi; matrahta yüzde 115’lik bir artış var” açıklaması da en azından kira piyasasında “kayıtlılık” ekseninde yeni bir sürecin başladığını bize gösterdi. Ancak bu gelişmeleri salt teknik bir başarı olarak değerlendirmek yetersiz olur. Asıl mesele, bu vergi odaklı düzenlemenin yapısal reforma dönüşüp dönüşemeyeceğidir.
Bakan Şimşek’in Mayıs 2025’teki bir diğer değerlendirmesi ise, konut arzına yönelikti. Sayın Şimşek’in “Konut çok kritik. Şu an itibarıyla 201 bin deprem konutu teslim edildi yerinde dönüşüm dahil olmak üzere 2023’e oranla bu sene sonu itibarıyla 561 bin konut devreye girmiş olacak” söylemi konut arzının arttığı yönünde yorumlandı.
Ancak TÜİK’in yapı izin istatistikleri bu tespiti doğrulamıyor. 2024 yılında ruhsat verilen daire sayısı, bir önceki yıla göre yaklaşık %11,9 azaldı. Özel sektör üreticileri, yüksek inşaat maliyetleri, artan finansman yükü ve sınırlı talep nedeniyle geri çekildi. TOKİ’nin sosyal konut üretimi ise değerli bir katkı sunmakla birlikte, hem hacimsel hem mekânsal yaygınlık açısından arz baskısını dengeleyebilecek ölçekte değil.
Bu noktada, 14 Kasım 2023 tarihli yazımda vurguladığım gibi, konut piyasasının döngüsel sorunlarına kalıcı çözüm üretmeden yalnızca arz miktarına odaklanmak, yanıltıcı bir iyimserlik yaratabilir. Peki bu ortamda kira artışları dizginlenebilir mi? IMF’nin 2025 sonu için Türkiye’ye yönelik %31’lik TÜFE tahmini, geçmiş yıllardaki enflasyon şoklarına kıyasla daha makul görünse de, TÜFE sepetinin “konut” kaleminde baz etkisinin hâlâ güçlü olduğu unutulmamalı. Kiralar artık daha yavaş artıyor olabilir, ama önceki yıllarda yaşanan sıçramanın yarattığı tahribat henüz onarılmış değil. Reel anlamda erişilebilirlik sorunu devam ediyor.
Bu noktada yatırımcı davranışını da yeniden düşünmek gerekiyor. Kira gelirinin kayıt altına alınması, mülk sahipleri açısından yeni maliyet kalemleri doğuruyor. Özellikle belirsizlik ortamında bu durum, konut yatırımının cazibesini azaltabilir. Bu nedenle yalnızca denetleyici değil, aynı zamanda teşvik edici politikalar geliştirilmesi şart. Gayrimenkul Yatırım Fonları ile kira gelirlerinin kurumsallaştırılması, kamu-özel ortaklığıyla geliştirilecek sosyal kiralık konutlar ve uzun vadeli yatırımcıyı destekleyen vergi düzenlemeleri artık ertelenemez.
Penrose Merdiveni benzetmesini ilk kullandığımda şu soruyu ortaya koymuştum: “Kiracılar sürekli artan kiraları öderken zorlanıyor; ev sahipleri ise reel olarak aslında daha az kazanıyor çünkü enflasyon kira gelirini eritiyor; Devlet ise geçici çözümler (örneğin %25 tavan) getirerek yapısal müdahaleden kaçınıyor. Öyleyse bu sistem kimin yararına işliyor?”. Bu soru, piyasanın tüm aktörlerini zorlayan ama kimseye sürdürülebilir fayda sağlamayan bir döngüye işaret ediyordu. Bugün o döngü hâlâ varlığını koruyor, ancak artık bu yapının işlemediği konusunda toplumsal ve kurumsal bir farkındalık oluşmuş durumda.
Sonuç olarak, vergi denetimiyle başlayan bu yeni aşama önemlidir ama yeterli değildir. Piyasa kayıt altına alınırken, arz tarafı hâlâ kırılgan; yatırımcı hâlâ temkinli; kiracı hâlâ korunaksız. Çözüm, bu üç aktörü dengeleyen bir yapı inşa etmekte. “Penrose Merdiveni”nden çıkmanın yolu, döngüyü teşhis etmekle kalmayıp yönü değiştirecek yeni bir merdiven tasarlamaktan geçiyor.