Konuta erişimde alternatifsizlik içinde farklı alternatifler

Prof. Dr. Ali HEPŞEN
Prof. Dr. Ali HEPŞEN [email protected]

Aşamalı konut sahibi olma sistemi şeklin­de de yorumlanabilir; önce arsa payının mülkiyeti, sonrasında inşaat maliyetine katla­narak konuta sahip olunması şeklinde de de­ğerlendirilebilir…

Son dönemlerde bazı şir­ketlerin bu yöne doğru yöneldiklerini gözlem­leyebiliyoruz… Diğer taraftan (ki bu fikri ilk defa kıymetli dostum ve GAPAS’ın başkanı İs­mail Özcan’dan duymuştum), kişilerin barın­ma sorununa çözüm olarak yeni bir mülkiyet sistemine geçilmesi önerisi de söz konusu; İn­giltere’de uygulanan ‘Kullanım Hakkı Satışı’ yönteminin bir benzeri…

Aslında günün eko­nomik koşulları ve iki yılı aşkın süredir sü­rekli olarak ifade etmeye çalıştığımız konuta erişilebilirlik sorunu alternatifsizlikler içeri­sinde alternatif üretilmesine imkan sağlaya­biliyor… Tüm bu öneriler “Mantıklı mı, değil mi?” sorusunun yanıtını aramadan önce ne­den bu noktadayız ona bakmak gerekir…

Barınma ihtiyacında değişen pek bir şey yok…

Konut, barınma ihtiyacı ve yatırım bek­lentilerinin karşılanması anlamında değer­lendirilen fiziksel bir ürün. Konut sahipli­ği/ kullanımı barınma ihtiyacının karşılan­masındaki ana unsur. Ya satın alarak ya da kiralayarak bu ihtiyacı karşılamak mümkün (lojman, aile yanında ikamet gibi faktörler var ama toplam içerisinde payları çok düşük, göz ardı edilebilir)…

Satın alalım dediğimiz­de arsa bulunabilirliği sorunu, yüksek inşa­at maliyeti, kar marjlarının daralmasına bağ­lı arz sorunu; yüksek konut fiyatları, yüksek konut kredi faizi ve kredi sınırlayıcı tedbir­ler bir engel. Kiralayalım dediğimizde ise ge­rek kira bedellerinin yüksekliği, gerekse de ev sahibi-kiracı arasındaki hukuki durumlar bir kısıt getiriyor…

Tüm bunların yanında, talep ise hep var. Geçtiğimiz aylarda KONUTDER’in PwC ile birlikte gerçekleştirdiği İstanbul özelinde ko­nut piyasasına ilişkin yaptığı çalışmadan bah­setmiş ve detaylarını yazmıştım.

Deprem riski ve kentsel dönüşüm kaynaklı ihtiyaç; demog­rafik gelişmeler, göç hareketliliği, yeni nesil turizm faaliyetlerinin etkileri, başka bir kent­te ikamet etmesine rağmen iş insanları, yaban­cılar ve öğrencilerin İstanbul’da bulundukları süre gibi birçok kriter dikkate alınarak yapı­lan bir öngörü çalışmasıydı… Kaç yönetici bu çalışmayı dikkate alarak gelecek öngörülerini yaptı ya da bu çalışmanın ülke geneline yaygın yapılmasını istedi, pek sanmıyorum…

Sonuçsuz Kalan Öneriler…

İki yılı aşkın bir süredir bilinen bir gerçek var, barınma sorununa alternatif üretmeliyiz. Konuyu ilk defa Nisan 2022 yılındaki “Konutta Erişilebilirlik Sorunu” başlıklı yazımda dile getirmiştim. Sorun belli, ihtiyaç belli; o halde çözüm için farklı alternatifler üretmek gerekiyor…

Bazı yazılarımda çözüm anlamın­da; “Özellikle orta ve alt gelir grubunun barın­ma ihtiyacının karşılanabilmesi için sadece satış odaklı kredi faiz oranı ve vade kampan­yaları ile değil, aynı zamanda da çözüm için ki­ralık konut piyasasına yönelik inşaatının güç­lendirilmesi, bunun kamu-özel sektör işbirliği kapsamında üretimi ve finansmanı destekleyi­ci modeller ile bütüncül çözümlerin sunulma­sı düşünülmelidir” şeklinde görüşlerimi pay­laşmıştım. Yine bazı yazılarımda “proje gayri­menkul yatırım fonu, gayrimenkul sertifikası gibi farklı sermaye piyasası araçlarının değer­lendirilmesi mutlaka gerekmektedir” şeklinde değerlendirmeler yapmıştım.

Diğer taraftan, bazı yazılarımda fiiliyatta var olan yapı tasar­ruf sandıklarının temel kurgusunu aktarırken; bazılarında ise işlevsiz kalan konut mevduat hesabı sistemini incelemiş, buradaki sorunları ve iyileştirilmesine ilişkin önerilerimi sırala­mıştım. Hatta geçen Aralık ayındaki bir yazım­da “Konut Edindirme Sistemi” başlığını aç­mıştım… Sonuç; aradan geçen zaman dilimin­de, proje gayrimenkul yatırım fonu tebliğinin çıkartılması dışında değişen pek bir şey olma­dı, biz yazdığımızla kalmış olduk… En azından görüşlerimizi paylaştık…

Alternatifsizlikteki Alternatifler…

Yazımın ilk paragrafına dönecek olursak, aslında hane halkının konuta erişim sorunu­na çözüm olarak ele almadığım iki başlığı da­ha tartışmaya açmak istiyorum; bunlardan il­ki aşamalı konut sahibi olunması modeli (ki yi­ne görüşlerine çokça kıymet verdiğim Dr. Av. Ali Yüksel Bey’in geçtiğimiz Nisan ayında bu konu özelinde yazdığı “Arsaya İştirak Yoluyla Konut Edinme Modeli Ne Getiriyor” makalesi çokça yol gösterici); ikincisi ise İsmail Özcan Bey’in fikir babası olduğu kullanım hakkı satış modeli…Tüm bunları önümüzdeki iki yazımda detaylandırmaya gayret edeceğim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar