Küresel dalgalanmalar ve tedarik zincirinin yeni ekonomisi

Küresel dalgalanmaların bu denli yük­sek seviyelere ulaşması ve bugün gelinen noktayı daha iyi anlayabilmenin yolu son 8 se­neyi incelemekten geçiyor. Son derece ilginç olayların yaşandığı bu son yıllar, geleceğin sin­yallerini de veriyor.

Yaşanan pek çok olay kro­nolojik olarak aslında ortaya çıkan tabloyu resmediyor, gelin bir özetini görelim. Eminim sonrasında, FED’in faiz indirimi noktasına na­sıl geldiğinin cevabını bulmak da, Türkiye’deki enflasyonun bir türlü düşmemesinin sebebini anlamak da daha kolay olacak.

2017 ila 2021 arası iktidara gelen Trump ile yeni ABD’nin tohumları atıldı. Bu dönemde ilk defa ticaret savaşlarını konuşmaya ve ABD ile Çin arasındaki gerginliğe tanık olmaya başla­dık.

Ardından gelen 2019 Covid 19 Pandemi­si gündemi alaşağı etti ve Trump ve söylemleri geri planda kalmaya başladı. Öyle ki, süreci de iyi yönetemeyince 2020’de Biden başkanlığa seçildi. Veya diğer bir deyişle Trump kaybetti. 2021 yılında ABD’de büyük istifa denilen akım başladı ve binlerce, milyonlarca insan pandemi nedeniyle çalışmama kararı aldı.

Pandemi sü­recinde tüm dünya üretiminde ve tedarik zin­cirinde önemli aksaklıklar başladı, üretim sek­törlerinde düşüş baş gösterdi ve fiyat algısı ve dengesi özellikle batıda tümüyle kaybolmaya başladı. Seyahatler ve turizm durdu, globalleş­me yavaş yavaş azaldı. 2021’de pandemi son bulmaya başlamış, dünya normalleşiyor der­ken 2022’de Rusya Ukrayna savaşı başladı ve belki de tüm batı için enerji ve gıda krizleri de start vermiş oldu. Bu durum zaten bozulan eko­nomik dengeleri daha çok bozdu ve enflasyon baş gösterdi. 2023’te dünya üzerinde küresel enflasyon problemi daha belirgin hale gelmeye başladı.

Ülkeler pandemi sorunu çözülmüş ol­masına sevinirken, ekonomilere açılan yaraları nasıl saracaklarını ve üretim kapasitelerinin de nasıl eski seviyeye geleceğinin reçetesini oluş­turmaya başladılar. Gözler öncelikle FED ve Avrupa Merkez Bankalarının üzerine çevrildi.

Süveyş damgasını vurdu

2022 ve 2023 yıllarında ekonomik sıkın­tılarla mücadele sürerken, önce 2021 yılın­da, ardından 2023 yılında iki farklı şekil­de ortaya çıkan Süveyş kanalı krizi yaşandı. İlki 23 Mart 2021’de meydana gelen Ever Gi­ven adlı bir konteyner gemisinin Mısır’da­ki Süveyş Kanalı’nda karaya oturmasıyla yaşanan krizdi. Küresel ekonomi hareketi­nin %12’sinin meydana geldiği Süveyş Kana­lı’nın bir hafta süreyle kapanması ile küresel ticaret 10 milyar dolar zarara uğradı.

Aralık 2023’de ise Kızıldeniz’deki ticari gemilere yönelik saldırıların artması sebebiyle dünya­nın önde gelen konteyner taşımacılığı şirket­leri gemileri Ümit Burnu’na yönlenmek du­rumunda kaldı. Gemilerin Süveyş Kanalı’nı kullanamamaları sebebiyle önemli gecikme­ler ve navlun artışları yaşanarak tedarik zin­cirine bir darbe daha inmiş oldu.

Yaşanan bu krizler lojistik süreçleri de etki­lediği için maliyetler bir yandan artarken bir yandan da tedarik zincirinde başlayan aksama­lar daha da fazla hissedilmeye başlandı. 2023 yılında İsrail Filistin Savaşı başladı ve önemli bir sorun daha artık dünyayı bekliyordu. Tam bir şeyler düzelecek derken, bir başka nokta­dan patlak veriyor idi. 2023 yılı ülkemiz için kara bir yıl oldu, yaşanan büyük depremle pek çok vatandaşımız hayatını kaybederken, zaten bozulan ekonomik dengeler iyice altüst oldu.

3 milyar kişi sandığa gitti

2024’te toplam nüfusu 3 milyarın üzerin­de olan 40 ülkede önemli ulusal seçimler dü­zenlendi. Ülkemiz de bu sayıya dahildi ve 31 Mart‘taki yerel seçim ekonominin tamirini da­ha zor hale getirmişti. Zaten hemen ardından hiper enflasyon dönemi yaşandı. 2024’de dün­ya üretken yapay zeka kavramını konuşurken, artık gözle görülür bir bölünme de kendisini göstermeye başladı. Dünya globalleşecek der­ken, savaşlar dünyayı tam ortadan ikiye böldü.

Doğu ve Batı. Yükselen Çin hepimizin günde­minde önemli bir yere sahip oldu, otomotivde liderliğe oturdu ve Avrupa’nın endişelerini da­ha da arttırdı. 2024’de yeniden seçilen Trump ise, nerde kalmıştık diyerek ticaret savaşları­nı tüm dünyaya karşı başlattığını resmi olarak bildirdi ve adeta siz hepiniz ben tek dedi. Konu ticaret savaşlarından çıkarak, ABD’nin lider ülke özelliğini koruması olarak karşımıza çıktı. 2025’te İran İsrail Savaşı çok uzun sürmese de yine pekçok dengesizliği beraberinde getirdi.

Film şeridi gibi süreci özetledim, önümüz­deki döneme bölünmüşlüğün daha fazla dam­ga vuracağını tahmin etmek zor değil. Acaba önümüzdeki 8 yıl da bu denli hareketli mi ge­çer, dünya bunu kaldırabilir mi bilmem ama, sakin ve dingin bir dünyayı özlediğimi söyle­meden geçemeyeceğim.

Yazara Ait Diğer Yazılar