Olasılıklar, zekânın yapayı ve efkâr

Cem KÜTÜK
Cem KÜTÜK Tersi Düzü cem.kutuk@dunya.com

Octavianus’un M.S. 15 yılında Moselle ırmağının kenarında kurduğu Trier (Almanya) şehrinde 1818’de dünyaya gelen Karl’ın annesi, Hollanda’da mukim, girişimci ve muhafazakâr bir Yahudi aileye (daha sonra Philips şirketini kuracaklar) mensuptu.

Aydınlanmacı filozoflardan etkilenen, avukat babası ise Prusya’daki ortamın etkisiyle, kökenini belli eden ismini ve dinini değiştirerek Protestan olmuştu. Karl, politik kavgalara karıştığı Bonn Üniversitesi’nde okurken, İskoç kökenli liberal görüşlü bir Prusya bürokratının kızı Barones Jenny von Westphalen ile evlendi.

Berlin Üniversitesi’ndeki doktora çalışmasının tezini, felsefe sohbetleri yaptığı, farklı düşüncelerine rağmen çok iyi anlaştığı Jenny’nin babasına ithaf etti. Karl, İngilizce ve İtalyanca öğrenerek sanat tarihi kitaplarını ve Latin klasiklerini Almancaya çevirmek istiyordu. Bir roman ve bir tiyatro oyunu kaleme aldı.

Berlin’de akademik kariyer yapmayı düşünen Karl’ın “felsefi bilginin teolojiye üstünlüğünü tartıştığı” doktora tezinin Berlin Üniversitesi’ndeki bazı profesörler tarafından tereddüt ile karşılaşması ve hükümetin ‘Genç Hegelciler’e karşı olumsuz tutumu (tezi Jena Üniversitesi’ne sundu) Karl’ın akademik kariyer konusunda şüphelerini artırdı. Arkadaşı Bruno Bauer’in de etkisiyle gazeteciliğe yöneldi ve radikal bir gazete olan Rheinische Zeitung’da yazarlığa başladı.

Gazete, Rusya’daki işçi hareketleri ile ilgili Çar’ın politikalarını ağır bir şekilde eleştirince, Çar’ın talebi üzerine Berlin hükümeti tarafından kapatıldı. Bunun üzerine ailesi ile Paris’e taşınan ve Friedrich Engels ile tanışan Karl, onunda etkisiyle odağını felsefeden iktisada ve İngiliz işçi sınıfının sorunlarına çevirdi.

Alman basınındaki yazılarından rahatsız olan Prusya yönetiminin ricasıyla Fransa içişleri bakanı, Karl’dan ülkeyi terk etmesini isteyince, yeni adresi Brüksel oldu. ABD’ye göç etmek isteyen Karl Marx seyahat masrafını çıkaramayınca, Engels’in yanına Londra’ya gidecek ve onun himayesi ile British Museum’un kütüphanesinde Das Kapital’i yazacaktır.

Karl Marx, Berlin’de akademik kariyerine devam edebilseydi, iktisatla ne derece ilgilenecekti? Daha sonra -arzuladığı gibi- ABD’ye göçebilse idi, oradaki düşünsel, iktisadi ve toplumsal ortamın etkisiyle felsefesi hangi yönde değişirdi?

Bu iki olasılıktan birinin gerçekleşmesi, 20’nci yüzyılın düşünce ve politik tarihi üzerinde anlamlı fark yaratabilir miydi? II. Mehmet’in Venedikliler eliyle Çayırova’da zehirlenmediği (3 Mayıs 1481) durumda, İtalya seferini tamamlaması yeniçağı ve coğrafyamızdaki düşünce sistemini nasıl değiştirirdi? Farklı olasılıklarda tarihin alabileceği yönü kestirebilmek mümkün değil.

Ancak şu biliniyor: Her çağın hâkim fikirleri, toplumsal dinamikler, teknik ilerlemeler, üretim/tüketim dinamikler, karar alıcıların hükümleri ve şansın etkisiyle şekilleniyor. Fikirler, belirli bir “olgunluğa” erişince (uygun zemin ve zamanda) benimseniyor ve yarattıkları tepki ile birlikte toplumsal koşulları değiştirebiliyor. Kasım 2022’de ChatGPT’nin lanse edilmesi, -yeni bir konu olmamasına rağmen- gözleri yapay zekâya çevirdi.

Bu yazılımın Microsoft tarafından hızlıca satın alınması, yapay zekâ uygulamalarını en hızlı şekilde nakde çevirebileceği düşünülen beş şirketin katkısıyla Nasdaq borsasında bir mini ralli yaşanmasına neden oldu. Ekonomik yavaşlamanın teknoloji şirketlerinin gelirlerini azaltacağı beklentisiyle Nasdaq’ı açığa satan yatırım fonları bu rallide 18 milyar dolar kaybetti.

Norveç’in petrolden elde ettiği geliri “gelecek nesiller adına” yöneten Varlık Fonu’nun yöneticisi Nicolai Tangen, FT’de yayınlanan söyleşisinde, hükümetleri yapay zekânın etik kullanımına ilişkin düzenlemeler yapmaya çağırdı ve bu konuda henüz bir ışık göremediklerini de belirtti. Fon, yatırım kararlarında ESG’nin (çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim) yanısıra, yatırım yaptığı şirketlerde yapay zekânın kullanımına ilişkin kurallarına uyumu da gözetecek.

Siyasi kurumlar ise şimdilik konuyu kişisel verinin korunması çerçevesinde ele alıyor. AB’nin Genel Veri Koruma Tüzüğü ile getirdiği risk yönetim sistemi, yapay zekânın kullanım sınırlarını düzenleyecek yasal çerçeve için bir başlangıç noktası olabilir. Yapay zekânın, telefonlardaki uygulamaların ötesinde hayata nüfuz etmesi, bireysel yaşamı, aile ve diğer toplumsal yapıları, ekonomik bölüşümü ve siyaset sistemini farklılaştıracak. Çağın hâkim fikirleri bu farklar üzerinden oluşabilir mi?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Şubattan gözükenler 13 Şubat 2024
Dört soru, bir fıkra 19 Aralık 2023
Kasımın getirdikleri 21 Kasım 2023