Özel alanlar şirketinize zarar verir!

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM bertan.kaya@dunya.com

Kurumsallaşma adına adım atmakta geciken, belirli ölçeğin de üzerine çıkmış olan şirketlerde kişilere bağımlı, sistem ve kural olmayan, o alandan so­rumlu kişinin tek başına sürüklediği özel alanlar oluşmuştur.

Bu alanlara yönetim literatüründe silolar diyoruz. Ben daha kolay anlaşılabilmesi için “alan” ifadesi­ni kullanmaya devam edeceğim.

Alanlar neden şirkete zarar verir?

Alanlar, bu alanlarda yer alan faaliyet­ler, sonuçlar ve raporlar o alanın bağlı ol­duğu lidere odaklı olarak yönetilir. Şir­ketin genel çıkarları veya hedeflerinden bağımsız, politikalarından ayrı, ortak de­ğerlerden kopuk bir yönetim sergilen­mesi söz konusudur. Patrona saygı söz konusu olsa da çoğunlukla ilgili alanda alınacak kararlara dair patronu da ikna eden, aslında ikna olmak zorunda bıra­kan bir yaklaşım söz konusudur.

Kurumsal olmayan şirketlerde, perfor­mans bu alanların ya da siloların tek tek göstereceği performansla şekillenir. Ta­kım çalışması, süreç yönetimi, prosedürel ve sistematik çalışma olmaz. Alan yöneti­cileri, işleri şirketin bütünde lehine ola­cak şekilde değil, kendi alanlarının lehi­ne olacak şekilde yönetirler. Örneğin bir iş geliştirme ve satış departmanı, şirke­tin operasyonel veya mali kabiliyetlerini umursamadan, sadece kendi işine gelecek şekilde faaliyet yürütebilir. Kendi birimi başarılı olsa da şirketin bütünü için doğru durumlar söz konusu olmayabilir.

Bu durum bir süre sonra şirketleri ba­zı insanlara tam bağımlı hale getirir. Şir­ketlerde sistem oluşturulamaz. Karar sü­reçleri uzar. Departmanlar arası çekiş­meler ve sinerji kayıpları yaşanır. Şirket stratejik ve süreç bazlı yönetilemediğin­den, ciro yapılsa da, karlılık çok düşük olur. Patronlar para kaybeder.

Alanlar ile mücadele neden zordur?

Zordur çünkü değişim en başta pat­ronları korkutur. Bu alanlara yönelik bir adım atılması halinde, “ya giderlerse, ya işi bırakırlarsa” korkuları ortaya çıkar. Genelde de bu özel alanların yöneticile­ri, değişime ve dönüşüme ya açıktan ya da dolaylı kazan kaldırırlar. Arka plan­da değişimi engellemeye çalışırlar. Pat­ronun en güvendiği kişiler oldukları için de, genellikle kazanırlar. İşler eskisi gibi devam eder. Patronlar korku veya endi­şeleri nedeniyle şirketleri içinde kişilere bağımlı şekilde çalışmaya devam ederler.

Oysa sistematik olmayan her iş bir za­man gelir yönetilemez. Belirli bir büyü­me, ölçek veya mali güç kazanılsa bile, bu büyüklükleri yönetmek zorlaşır. Patron­lar da işlerin böyle gitmeyeceğini bilirler, ancak tam bu noktada karşımıza diğer bir sorun çıkar: kurumsallaşmayı doğru yorumlamama, kurumsallaşmayı kağıt kürek işi olarak görme. Oysa kurumsal­laşma yönetim sistemidir, dijital dönü­şümdür, stratejik yönetimdir. Olması ge­rekendir. Bu konudaki yanlış inançlar, işi daha en baştan baltalar.

Alanlar ile mücadeleye nereden başlanmalı?

Şirketinizde kişilere bağımlı alanlar, işler, faaliyetler var ise, önce bunları tes­pit etmeye çalışın. İkinci adım, şirkette dönüşümü belirli alanlardan başlatmak­tır. Önce bazı alanları (önerim finans, in­san kaynakları, bilgi sistemleri gibi alan­lara öncelik vermektir) kişilere bağlılık­tan kurtarıp, sisteme bağlamak gerekir. Sonrasında bu değişim süreci diğer bi­rimlerde de ele alınabilir.

Üçüncü adım, değişime direnen kişiler ile yolları ayır­makta kararlı olmaktır. Alanlar şirketin lehine oluşumlar değildir. Ya ikna edin, ya da değişime açık insanlar ile çalışma­ya devam edin. Son olarak, şirketinizin kurumsallaşmasına yönelik doğru mo­del ve yaklaşımı belirleyin. Bu iş için doğ­ru danışmanlar ile çalışmanız önemli­dir. Kurumsallaşmaya; sistem, teknolo­ji, insan ve büyüme odaklı, çok boyutlu bakmayan her metodoloji hatalıdır. Bu­nu lütfen göz ardı etmeyin.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Amerika’ya açılmak 10 Temmuz 2025
Amerika izlenimlerim 24 Haziran 2025
Patron nasıl denetlemeli? 19 Haziran 2025