Platform ekonomisinde adil rekabet mümkün mü?

Cem KÜTÜK
Cem KÜTÜK Tersi Düzü cem.kutuk@dunya.com

İskoç aydınlanmasının önde gelen ismi Adam Smith’in ahlak felsefesindeki temel tezi, insanların salt kişisel çıkar ilkesine göre hareket etmelerine karşın, bütün toplumun yararı doğrultusunda işleyecek bir düzenin mümkün olduğudur.

Smith’e göre cemiyet, bireylerin iyilik yapma niyeti olmadan ayakta durabilir, çünkü toplumun asıl dayanağı adalettir. Smith’in çalışmalarının odak noktası olan, toplumsal düzen ve ahlakın korunması hedefi, ancak adaletin toplumun bütün üyeleri arasındaki iktisadi ilişkilerde hakim olması ile gerçekleştirilebilir.

Adaleti zedeleyen temel unsur ise, piyasadaki “görünmez el”in (rekabetin) işlevini sınırlandırarak toplumsal refahın artışını engelleyen tekelci eğilimlerdir. 4G ile hayatın mühim bir parçası haline gelen akıllı telefonlar, sosyal medyayı en büyük ve rakipsiz iletişim ağı, reklam mecrası ve ticaret ortamı haline getirdi. Sosyal medya ve platform şirketleri, tüketicilere iletişim kolaylığı, farklı hizmet ve ürünleri güvenilir ve etkili platformları üzerinden satın alma imkânı sunarak hızla büyüdü.

Ancak büyük teknoloji şirketlerinin kontrolündeki platform ekonomisinde de büyük balık, platform sinerjileri veya şirket satın alımları yoluyla küçükleri “yiyebiliyor” veya kendi platformları üzerinden tüketicilere erişebilmelerini sınırlayabiliyor. Zira bu şirketlerin karlılığının önemli bölümü kendi ekosistemleri üzerinden yarattıkları “sinerjilere” dayanıyor.

Topladıkları müşteri verilerini kendi hizmetleri lehine kullanmaları (örneğin online süpermarketlerin alışveriş datasını geliştirdiği özel markalı ürünlerin satışı için markalı üreticiler aleyhine kullanması), platformları üzerinden hizmet/ürün satışı yapanlardan aldıkları yüksek komisyonlar (Apple Store’da yüzde 30), müşterilerinin üçüncü tarafların ürün veya hizmetlerine erişim imkanları üzerindeki belirleyici seçimleri (örneğin arama motorunda üst sıralarda yer vermek, kampanyalara dahil edilen “partner”leri rakiplerinden fazla göstermek vd.) karlılıklarını destekliyor.

Ancak bu “sinerjiler”, piyasa üzerinde hakim konuma ulaşmalarına, böylece rekabet ortamının olumsuz etkilenmesine neden oluyor ve kamu otoritelerinin yaptırımlarına yol açıyor.

Platform şirketleri, faaliyetlerinin rekabeti önlemek yerine artırdığını, müşterilerin farklı alternatiflere erişiminin son derece kolaylaştığını, internetteki içeriğin üzerinde tekel kuramayacakları kadar çeşitli olduğunu, bilgi teknolojileri ve üretilen binlerce uygulamanın kendi dağıtım kanalları vasıtasıyla tüketici ile buluşabildiğini ileri sürerek, rekabet otoritelerinin kendi aleyhlerindeki düzenlemelerinin aslında müşterilerini cezalandıracağını, enflasyonu da artıracağını öne sürüyor.

Çin’de Pazar Regülasyon Otoritesi (SAMR), hâkim platformların tedarikçileri rakip platformları kullanmalarını sınırlandırmaları, fiyatları sabitleme ve rakip ürünlere erişimin kısıtlanması gibi eylemlere failin yıllık net satışlarının yüzde 10’una kadar ceza verilmesini içeren düzenlemeleri hayata geçirdi. İlk ceza uygulamalarından sonra e-ticaret şirketleri platformları üzerinden satış yapanlardan aldığı sabit ücretleri azaltacağını ve rakip platformlarda satış yapanları platforma dâhil etmeme politikalarını sonlandıracaklarını duyurdu.

ABD’de de platformların aleyhine diğer oyuncularla işbirliğine gitmelerini, ellerindeki veriyi kullanarak platform üzerinden satış yapan iş ortaklarına rakip ürün veya hizmetleri sunmalarını engelleyen düzenlemeler -görece yavaş da olsa- yürürlüğe giriyor.

Avusturyalı iktisatçı Friedrich Hayek’in, gelişmiş toplumlarda fiyat sisteminin ve teknolojik ilerlemelerin bilginin merkezileşmesini engelleyeceğine, böylece ekonomik kararların etkinlikle alınması sorununu çözeceğine dair tezi, teknolojik ilerlemelerle artan rekabetin getirileri ile kanıtlandı. Ancak Hayek’in devlet erki eliyle oluşan tekelci eğilimlere karşı öne sürdüğü eleştiriler, veri ve bilginin birkaç başarılı iktisadi aktörün elinde toplandığı günümüzde de geçerliliğini koruyor.

Büyük teknoloji şirketlerinin pazardaki hakim konumlarının rekabet ortamı ve inovasyon üzerindeki etkileri, önemli gündem maddesi olarak, küçük ve orta ölçekli işletmelerin kârlılığı ve büyümesi, teknolojik yeniliklerin finansmanı ve pazara giriş imkânları, bilginin ekopolitiği ve nihayetinde özellikle Nasdaq’daki değerlemeler üzerinde belirleyici olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bilançoların dili olsa 07 Mayıs 2024
Şubattan gözükenler 13 Şubat 2024
Dört soru, bir fıkra 19 Aralık 2023