“Responsible” ile şirketinizi güçlendirin
Avrupa Yeşil Mutabakatı, yalnızca çevresel bir gündem değil; ihracat yapan şirketlerin rekabet gücünü doğrudan etkileyecek bir ticaret paradigması.
2026’da devreye girecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), karbon yoğun üretim yapan sektörler için ciddi maliyetler ortaya çıkaracak. Bu nedenle Türk sanayicisinin, bu mutabakata uyum sağlamak için üretim ve tedarik zincirini şimdiden dönüştürmesi bir tercih değil, zorunluluk haline gelmiş durumda.
Ticaret Bakanlığı’nın 2024 yılında devreye aldığı Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteği yani Responsible Programı, tam da bu ihtiyaca yanıt veriyor. Program; ihracatçıların sürdürülebilirlik yol haritalarını oluşturmalarını, teknik ve finansal fizibilite çalışmalarını yapmalarını ve ilerlemelerini destekliyor. Kısacası, Türkiye’nin ihracatçılarını geleceğe hazırlayan bir çerçeve sunuyor.
Programın temel yapısı
Responsible Programı üç aşamalı bir model üzerine kurulu:
1Mevcut durum ve yol haritası: Şirketin ESG yani “Çevresel, Sosyal ve Yönetişim” boyutlarında mevcut durumu değerlendiriliyor. Yetkilendirilmiş danışmanlar rehberliğinde, beş yıllık sürdürülebilirlik yol haritası hazırlanıyor.
2Fizibilite ve uygulama projeleri: Belirlenen dönüşüm adımları için teknik ve finansal fizibilite çalışmaları yürütülüyor. Bu aşamada şirketler, kendi seçtikleri uygulama danışmanlarıyla çalışabiliyor.
3İzleme ve Doğrulama: Atılan adımlar düzenli olarak ölçülüyor, bağımsız doğrulama raporlarıyla güvence altına alınıyor. Böylece sürdürülebilirlik performansı şeffaf biçimde takip ediliyor.
Bu üç aşama, programın sonunda şirketlere Responsible etiketi kazandırıyor. Etiket, yalnızca bir sertifika değil; ihracat pazarlarında güvenilirlik ve itibarı güçlendiren bir kimlik kartı işlevi görüyor.
Mali destek ve şartlar
Program kapsamında şirketlerin danışmanlık giderlerinin %50’si, beş yıl boyunca destekleniyor. 2024 yılı için üst limit 10 milyon TL olarak belirlendi ve her yıl enflasyon oranında güncellenecek. Bu destek, özellikle orta ölçekli üreticiler için önemli.
Başvuru için temel koşul, son üç yıl içinde en az 300.000 USD ihracat gerçekleştirmiş olmak. Bu sınır, programın gerçekten ihracata odaklı firmaları hedeflediğini gösteriyor. Başvurular Responsible Portalı üzerinden, beyanname ve taahhütnamelerle yapılıyor.
Değerlendirme sürecinde; sürdürülebilirlik vizyonu, üst yönetimin sahiplenmesi, şirketin mali yapısı ve hazırlanan “ön değerlendirme karnesi” dikkate alınıyor. Başvurusu reddedilen şirketler ise altı ay sonra yeniden başvurabiliyor.
Şirketlere sağladığı katkılar
Responsible Programını yalnızca finansal bir destek mekanizması olarak değil, stratejik bir dönüşüm aracı olarak görmek gerektiğini düşünüyorum.
Öncelikle AB pazarında “yeşil üretici” kimliği, markalara önemli avantaj sağlayacak. Responsible etiketi, tedarik zincirlerinde tercih edilme olasılığını artıracaktır.
Enerji verimliliği, kaynak tasarrufu ve atık yönetimi gibi alanlarda yapılacak iyileştirmeler, doğrudan maliyet avantajı sağlayacak.
Program, şirketleri hem ulusal hem de uluslararası yeşil finansman kaynaklarına erişimde daha güçlü bir pozisyona taşıyacak. Özellikle finansa erişimin zor ve maliyetli olduğu bu dönemde bence en pratik katkı da bu olacak.
Responsible® Programı, bugünün iş dünyasına şu mesajı veriyor: “Sürdürülebilirlik artık bir yan faaliyet değil, stratejik bir zorunluluktur.” Bu mesajı dikkate alan firmalar, yalnızca AB’ye uyum sağlamakla kalmayacak; aynı zamanda verimliliklerini artırarak küresel pazarlarda daha güçlü konumlanacak.
Bugün bu desteği ciddiyetle değerlendirenler, yarın küresel rekabette bir adım öne çıkacak.