Sanayide yönetim reformu şart
İSO'nun Türkiye›nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2024 Araştırması bize hem Türkiye ekonomisinin hem de şirketlerin yönetim tercihleri ile ilgili ciddi ipuçları veriyor. 500 büyük şirketin, üretimden satışlarda son üç senedir reel olarak düşüş yaşadığını söyleyerek başlayalım. Yani totalde reel olarak küçülme var.
Faaliyet karı da önceki yola göre %32 düşmüş. İstihdam %2.6 artarken, ücret ödemeleri %91 artmış.
İSO 500’ün 2024’te vergi öncesi kar ve zarar toplamı yüzde 58,5 oranında düşüş göstermiş. Satış karlılığı oranı ise %8,6’dan %2,6’ya düşmüş. Finansmana erişim, kaliteli finansman sorunları devam ediyor.
Finansman giderlerinin faaliyet karına oranı belirgin bir artışla yüzde 56,9’dan yüzde 96,6’ya yükseldiğini görüyoruz. Yani kısaca bankalara çalışıyorlar!
Makro irrasyonalitenin düzelmesini beklemeyin
Daha çok fazla veriyi konuşabiliriz. Raporu lütfen okuyun, gerçekten önemli. Şimdi gelelim, şirketlerin yönetim tercihleri ile ilgili duruma.
Sık kullandığım bir cümle var. Diyorum ki, “makro irrasyonalite, mikro rasyonalite ile elbette ortadan kalkmaz ama olumsuz etkileri yönetilebilir”.
Şirketler seviyesinde, bu irrasyonaliteden çıkıp, ben sizin kurallarınız ile oynamıyorum demek mümkün. Peki nasıl olacak? Birincisi farklı ülkelerde faaliyet gösterip, makro irrasyonalite riskini dağıtacaksın.
Yani yumurtaları aynı sepete koymayacaksın. İkincisi, inovasyon yapacak, stratejik yönetecek, rekabeti aşacak, para kazanacaksın.
Üçüncüsü, operasyonlarını daha iyi yönetecek, faaliyet karlılığını güçlendireceksin. Reel olarak büyümeyen, kar etmeyen, para kazanmayan bir sanayi, ne kadar sürdürülebilir?
Bugün İSO 500 şirketleri, hala kendilerini buraya getiren stratejiler ve yönetim tarzları ile devam etmeye çalışıyor. Rakamlar ortada. Suçu makroya atmayın, makro uzun zamandır zaten arızalı. Sizin 2020, hadi 2022’den itibaren bunu öngörüp dümeni kırmanız gerekirdi. Oysa rahat hareket ettiniz. Sürekli aynı şekilde yönetip, farklı sonuçlar bekleyerek para kazanamazsınız. Makro irrasyonel yapı kısa vadede, hatta muhtemelen uzun vadede değişmeyeceğine göre, üzgünüm, sizin değişmeniz, dönüşmeniz lazım.
Aynı kafada yönetirseniz, oyunda kalma şansınız azalır
Bir yandan üretim maliyetleri, diğer taraftan giderler, finansa erişim zorlukları derken sizin atadan deden kalma yönetim modeli iflas ediyor. Ciro, EBITDA şişirme işi patlıyor. Kar yok, para kazanmıyorsunuz. Hem patronlar, hem de tepe yöneticiler işin ciddiyetini yeni yeni fark ediyor. Çıkışı görmek gerekiyor. Çıkış yönetim zihniyetini değiştirmek, stratejik yönetmek, bir şeyleri farklı yapmak.
İSO 500 listesinde olan, “listeye girdik diye sevinen, sosyal medyada kutlayan şirketlerin pek çoğu 5 ila 10 sene içinde o listeden düşebilir. Hatta reel küçülme, finansa erişim sorunları ve yüksek maliyetler devam ederse, oyunda dahi kalamayabilir. Hocam neden moral bozuyorsun demeyin, ben beş senedir moraliniz bozulsun da aksiyon alın diye yazıyorum bu köşeden. Olmuyor, değişmiyorsunuz.
Küresel boyutta iş yapar hale gelmelisiniz
İşe devam edecekseniz, ki çoğunuz aile şirketisiniz başka çareniz yok, çıkın Türkiye merkezli yönetim ve stratejiden. İhracat yapmak değil söylediğim. İSO 500 Türkiye ihracatının neredeyse %35’ini gerçekleştiriyor. Konu bu değil. Mevcut kur politikası, tedarik zinciri maliyetleri ihracattan da para kazandırmıyor. Benim söylediğim, Avrupa’da, Amerika’da, Uzak Doğu’da iş yapmak. Kendi sektörünüzün ağırlık merkezinde pozisyon almak. İşleri oraya taşımak, oradan yönetmek. Bunun için de isterseniz 100 milyar cironuz olsun; daha fazla kurumsallaşmanız gerek. Yönetişim gerek. Yurt dışı iş yapma yetkinlikleri gerek. Yurt dışından yönetebilmek için sistemler gerek.