Temur Ağa’nın Suriyeli misafirleri…

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Barış Pınarı Harekatı’nda Ceylanpınar’dan Resulayn’e giriş yapılması haberlerini okuyunca yıllar önce Ceylanpınar Çiftliği’nde kalarak Harran’da üniversiteli bir genç grubu olarak Sosyal Yapı Araştırması yaptığımız günleri hatırladım.

O gezi benim Ankara’nın doğusuna yaptığım ilk seyahatti. 5 gün kadar her gün Ceylanpınar’dan Harran’ın köylerine giderek 45 derece sıcakta köylülerle konuşmalar yapıp yaşamlarıyla ilgili bilgiler alıp notlar tutuyorduk.

Dönüşte Güney Dal ile birlikte “Oy cehennem illeri” başlıklı bir seri yazıyı ortak imzalı olarak Akşam gazetesinde yayınlamıştık.

Yazıda ağırlıklı olarak sıcak ve susuzluk konusu işleniyordu. Harran köylerinde insanların Arap kökenli oldukları, irtibatımızı genellikle Türkçeyi daha iyi bilen kişilerin muhtarların sağladıklarını hatırlıyorum.

Gezimizin son günlerinden birinde Ceylanpınar’ın çevresindeki Oğlakçı Köyü’nü ziyaret etmiştik.
Köyün sahibi görünümündeki Temur Ağa’nın köyün diğer evlerden ayrılan iki katlı bir büyük evi vardı.

Onun evine girerken bir telaş yaşandı ve biz kapı önünde bir süre oyalandırıldık.

Eve girdiğimizde Temur Ağa’nın sınırdan kaçak olarak gelmiş Suriyeli misafirleri olduğu için bu oyalamaya tabi tutulduğumuzu öğrendik.

Biz Ceylanpınar Çiftliği’nden resmi araçlarla geldiğimiz için, önce bizim devlet memuru olduğumuzdan kaçak Suriyeli misafirleri şikayet edeceğimizden korktukları için telaşa kapılıp bizi oyalamışlar. Sonra, bize rehberlik eden kişi bizim üniversiteli olduğumuzu Harran’da araştırma yaptığımızı söylediği için, şikayetçi olmayacağımızı düşünerek, bizi eve kabul etmişler.

Temur Ağa’nın Suriyeli misafirleri, sınırın öte yakasından gelen akrabalarıydı. Oturup birlikte Temur Ağa’nın yardımıyla sohbet ettik. Sürekli iki tarafın sınır engeli olmadan birbirlerini ziyaret ettiklerini öğrendik. Onlar için o dönemde sınır engeli yoktu. Sınır aileleri ikiye böldüğü için bu gidip gelmeler sürekli devam ediyordu. Sınırının bölmesiyle Suriye’de ve Türkiye’de kalan ailelerin hepsi Arap kökenliydi. Harran’da da Arap kökenli bir nüfus söz konusuydu. 1950’lerde Batılı ülkelerce suni olarak bölünerek adeta cetvelle çizilmiş hudut, hududun iki tarafında kalan akrabaların buluşmalarına yıllarca engel olmadı. Ancak kaçakçılık olayları artınca mayınlı bölgeler kurularak bu ailelerin gidip gelmeleri engellendi. Yıllar sonra ise bu kez sınırda bayram buluşmaları izinlerini yaşamaya başladık.

Son yıllarda ise Suriye’de uluslararası güçlerin zorlamasıyla gündeme gelen çatışmalar ve Kürtlere verilen destek ile bölge sürekli bir çatışma ortamına girdi. Şimdi Barış Pınarı Harekatı’yla Ceylanpınar’ın karşısındaki Resulayn ile Akçakale’nin karşısındaki Tel Ebyab arasının terör örgütlerinden temizlenmesi harekatı sürüyor. Bu tamamlanınca oraya yerlerinden edilmiş 200 bin Arap nüfusun bu alana geri gelmesi mümkün olacaktır. Her ne kadar 60’lı 70’li yıllarda olduğu gibi Suriye ve Türkiye’de sınırın iki tarafındaki bölünmüş aileler sınırı kaçak geçerek birbirlerini ziyaret edemeseler de bayram ziyaretlerini de bir araya gelmelerini mümkün olacaktır. Oğlakçı köyünün Ağası Temur Ağa’nın Suriyeli misafirlerinin yıllar öncesindeki ziyaretlerini hatırlayarak o dönemden bu yana yaşananları hatırlayarak aktarmak istedim.
Birinci sayfa özeti: Barış Pınarı Harekatı ile yaşanan Ceylanpınar’dan Resulayn’a yapılan girişler nedeniyle yıllar önce Harran’da Sosyal Yapı Araştırması yaptığımız dönemde Oğlakçı Köyü Ağası Suriyeli misafirleri konusunu hatırladım. O günden bu yana bölgede yaşanan olumsuzluk yaratan konulara değindim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar