Türkiye için Doğu’da yeni bir fırsat: Hindistan
Hindistan ekonomisi, 2025 itibarıyla Hindistan, nominal GSYH açısından 5. sırada yer alıyor. (yaklaşık 3.9 trilyon USD). Satın alma gücü paritesine (PPP) göre de 3. sırada ve Çin ile birlikte yükselen Asya bloğunun merkezinde…
Yaklaşık 1.43 milyar kişi ile teknoloji, ilaç ve otomotiv gibi sektörlerde küresel oyuncularla rekabet etmektedir. Gündelik yaşantıda her ne kadar batılı ülkelerin gerisinde bir sosyolojiye sahip imajı olsa da 2025 itibarıyla Hindistan, dünya genelinde yazılım ve BPO (iş süreçleri dış kaynak) hizmetlerinin en büyük sağlayıcısı konumundadır. Tarımda olduğu kadar enerji, nadir metaller ve tedarik zincirinde Çin’e alternatif olarak konumlandırılmaktadır.
Öte yandan Hindistan, 2025 itibarıyla küresel büyümeye katkı bakımından %18 ile ABD’yi geçmiş durumdadır. BRICS, G20 ve Asya-Pasifik ittifaklarında etkin bir rol oynuyor. Dünya Bankası ve IMF, Hindistan’ı “geleceğin ekonomik süper gücü” olarak değerlendiriyor.
Yani 2025 yılı itibarıyla dünya ekonomisinde yeni bir oyun kurucu var, o da Hindistan… Her ne kadar Çin ve Amerika Birleşik Devletleri hâlâ küresel ekonominin tartışmasız iki büyük aktörü olarak yerlerini korusa da, Hindistan’ın yükselişi sessiz ama kararlı bir şekilde sürüyor. Bu yükselişin arkasında yalnızca ekonomik veriler değil; aynı zamanda siyasi denge arayışları, demografik avantajlar, dijitalleşme atılımları ve tarihi birikimlerin stratejik biçimde yeniden işlenmesi var.
Ayrıca Batı ülkelerinde yaşlanan nüfus sorunu emeklilik sistemleri, sağlık harcamaları ve işgücü kıtlığı gibi sorunları beraberinde getirirken; Hindistan bu açıdan demografik bir “altın çağ” yaşıyor. Genç nüfus; kendini geliştirmeye yatkın, teknolojiden anlıyor ve git yeterli derecede İngilizceye sahip. kadınların işgücüne katılımı hâlâ gelişmiş ülke standartlarının altında olsa da, özellikle kentli kadınlar arasında eğitim düzeyi ve ekonomik bağımsızlık arayışı artıyor. Hindistan’da son on yılda orta sınıfın genişlemesi, ülkenin iç tüketim gücünü katlayarak artırdı.
Teknoloji devlerinin üretim hatları Hindistan’da
Mobil ödeme sistemleri, dijital kimlik altyapısı (Aadhaar) ve elektronik bankacılık uygulamaları sayesinde Hint tüketicisi artık yalnızca büyük şehirlerde değil, kırsalda bile dijital ekonominin bir parçası hâline de geldi.
Ayrıca Hindistan, üretimin Çin’den farklı ülkelere kaydırmak isteyen yatırımcı için de en çok kazanan ülkelerden biri... Lojistik gücüne yaptığı güçlendirmeyi de unutmamalıyız.
Apple, Samsung, Foxconn gibi teknoloji devleri üretim hatlarının önemli bölümlerini Hindistan’a taşırken; otomotivde Renault, Kia, Tata gibi markalar Hindistan’ı bölgesel merkez olarak konumlandırmaya başladı. Bugün Hindistan; sadece tekstil ya da montaj işçiliğiyle değil, yüksek katma değerli üretim kapasitesiyle öne çıkıyor.
Aynı zamanda Hindistan’da KOBİ’ler üretim zincirinin bel kemiğini oluşturuyor. 65 milyondan fazla KOBİ, Hindistan ekonomisinin yaklaşık %30’unu temsil ediyor. Bu firmalar, hem iç tedarik zincirini besliyor hem de ihracat kapasitesini artırıyor.
Küresel dengeleri etkileyecek yeni bir ekonomik güç
Hindistan’ın diplomasideki nötr tavrı da bu unsurları destekleyen en büyük stratejilerinden…
Yani anlattıklarımda altını çizmek istediğim; Hindistan artık yalnızca bölgesel bir aktör değil; küresel dengeleri etkileyecek yeni bir ekonomik güçtür.
Asya’nın bu dev oyuncusu, büyüme potansiyeli ve çok yönlü atılımlarıyla artık küçümsenemez bir noktadadır. Türkiye açısından bakıldığında ise bu yükseliş; özellikle teknoloji transferi, ilaç ve savunma sanayii iş birlikleri, nitelikli iş gücü değişimi ve ticaret hacminin artırılması gibi alanlarda yeni fırsatlar sunmaktadır.
Hindistan’ın ekonomik yükselişi sadece Asya’nın değil, Türkiye’nin de geleceğini şekillendirecek stratejik bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.