Türkler gerçekten lüksten anlıyor mu?

Feyzan E. TOP
Feyzan E. TOP KARŞI PENCERE feyzan.ersinan@dunya.com

Geçtiğimiz hafta Deloitte Türkiye tarafından hazırlanan ve Türkiye lüks pazarını ve Türk markalarının durumunu analiz eden çalışmaya göre, bir ülkede lüks pazarının gelişiminin beş temel fazdan geçtiği belirtiliyor. Türkiye ise birçok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi “gösteriş zamanı” fazında bulunuyor ve lüks, hâlâ ekonomik statünün sembolü olarak görülüyor. Raporda, Türkiye’nin mevcut 5.3 milyar TL’lik lüks pazarının, arz ve talep tarafındaki gelişimlerle 2018’e kadar her yıl yüzde 7’lik artış ile 7 milyar TL’ye yükseleceği öngörülüyor. Araştırma, Türkiye’de lüks pazarını üst gelir grubunun yaptığı harcamalar, orta gelir grubunun ulaşılabilir lüks markalara gösterdiği talep ile kadınların iş ve sosyal hayatında lüks markalara daha fazla yer vermelerinin büyüteceğini ortaya koydu. Peki bu verilerden yola çıkarak Türkler lüksten gerçekten anlıyor diyebilir miyiz?

Kusura bakmasınlar; şu bir işe yaramaz sosyete dergilerine bir bakın. Göreceğiniz tek şey iyi giyimli; çanta önde hanımlar, dedikodudan yıkılan evlilikleri ve mutlu; estetikli suratları. Dergilerde mutluluk pozu veren nicesiyle farklı ortamlarda tanışma fırsatım oldu. Neredeyse tamamı mutsuz ve kafasını bir arkadaşına takmış tipler. “Ben bu elbiseyi giymeyeyim, geçen hafta falanca giymişti,” gibi gündemleri olan, ülkede ne oluyor, dünyada ne oluyor bilmeyen… Mesela şimdilerde sadece sosyetik arkadaşları gidiyor diye Tarkan bileti peşinde koşturan, “Ama ben filancayım, en önden istiyorum” diye organizatörleri bayan bu hanımzadelerin derdi tasası da alışveriştir. Burada ince bir çizgi vardır elbet. Bu hanımzadeler genelde bir şekilde o sınıfa yükselmiştir. O elbiseyi giymek, o çantayı takmak için nice aşağılanmadan geçmiştir. Bu sebeple etraftakileri ezme sırası artık ondadır. O da kafayı çalıştıramadığından markalarla bunu yapar ne yapsın, kızmayın, anlayın...

Lüks, bir hayata bakıştır. Genelde aileden varlıklı olanlar da zaten abartı göremezsiniz. Hayatın bir devamıdır. Göze batmaz. Mesela siz kraliyet torunlarını İngiltere’nin zengin çocukları listesinde, instagramında falan gördünüz mü; ben görmedim. Türkiye’nin zengin çocukları instagramı ise pek komedi, görmediyseniz muhakkak bir bakın. Bu sitede resim koymak için galericilere yalvarıp villa kiralıyorlarmış... İşte bu noktada lüksün bizde hava atmak için bir araç, hatta bir amaç olduğu aşikâr. Herkes hayatında lüksü sever. Kimi iyi bir tatilden, kimi iyi bir ayakkabıdan, kimi karşısında saatlerce bakmaktan hoşlandığı bir tablodan keyif alır. Önemli olan bu keyfin yaşayanda bıraktığı hissiyattır. Karşınızdaki ne düşünecek diye bir yaşam sürmek ne tuhaf, düşünsenize... Fakat instagram çıktı çıkalı bu biraz daha arttı sanki. Herkes bir koşturma içinde. “Ben de oradaydım, bakın ben de tatile gittim” diye göstermek için sanki bir yarışa start verilmiş. Ne yorucu şey!

Dünya artık lüks tanımını yeniden sorguluyor. Tabii bizim gibi ülkeler için değil; Singapur, İsviçre, Fransa, Japonya başta olmak üzere gerçekten para ile lüksü bir arada tutan, üretken, milyar dolar üzeri serveti bulunanlar için hemen her dünya çapındaki lüks marka başkalaşmaya gidiyor. Örneğin dünyanın keşfedilmemiş yerlerini keşfetme şimdilerin en önemli lüksü. Alaska cruise'ları, Güney Afrika’da özel turlar ve daha nicesi... Otelde bir gece kalıp “İşte ben de buradayım,” demek değil; bulunduğunuz yerin felsefesi ile hareket etmek gerekiyor. Asıl lüks, bir deneyimi bilerek yaşamak kısaca artık. Amcam Prada seviyor değil, bu seneki koleksiyonu seviyor, onun için giyiyor ayrımına gelebilirse o lüks-severler belki biraz daha çekilirler.

Türkiye'de zannediyorum en büyük lüks eğitim. Ülkemizin en aç olduğu konu... Eğitimin bu kadar kötü ve görmezden gelindiği bir ülkede markalar filan değil de, eğitim en büyük lüks değil mi sizce de...

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Veda 11 Ocak 2016
Yeni bir yıl 04 Ocak 2016
Update olmak 28 Aralık 2015
Tedbirsiz iyimserlik 07 Aralık 2015
Osman Bey... 09 Kasım 2015
Biz kimiz? 02 Kasım 2015