Üniversite eğitimi gerçekten gerekli mi? (2)

Feyzan E. TOP
Feyzan E. TOP KARŞI PENCERE feyzan.ersinan@dunya.com

Geçen hafta üniversite eğitiminin ne kadar gerekli olduğunu tartıştık. Dünya da bunu tartışıyor. Nitekim yazıdan sonra iki konuda tartışma olduğu iyice ortaya çıktı. İlki özel üniversitelere özellikle vakıf olduktan sonra tahsis edilen araziler, pek çoğumuz için büyük bir sorun. Diğer yandan özel üniversitelerde okuyan pek çok gencin sorgulamadığı, sadece vakit geçirmek ve diploma almak için özel üniversiteyi tercih ettiği de bir diğer tartışma. Nitekim etrafınızda yıllardır aynı sınıfta okuyan ama velilerini uyutan nice genç hikayesini duyabilirsiniz. Kopuk ilişkiler adeta bu üniversitelerde yer buluyor. 

Eğitimin geldiği noktayı üniversite sınavlarının yaklaştığı şu dönemeçte bir de Abbas Güçlü ile konuşma fırsatı buldum. Güçlü şöyle diyor: “Eğitim, Aristo’dan bugüne hep yüz yüze gerçekleşti ve bir süre daha böyle devam edecek. Ama değişim zamanı geldi de geçiyor. 

Tıpkı demokrasinin, yargının, insan haklarının, mesleklerin, medyanın ve daha pek çok kavramın tarifinin yeniden yapılması gerektiği gibi eğitimin de yeniden şekillenmesi gerekiyor. Yoksa giderek artan bir şekilde, önemi ve varlığı, tartışılmaya devam edecek. Sadece üniversiteler değil, okul öncesinden doktoraya, eğitim adına ne yapılıyorsa A’dan Z’ye her şey değişmek zorunda. Çünkü, ne dünya yüzlerce ya da onlarca yıl öncesinin dünyası ne de insanlar ve özellikle de çocuk ve gençler, dünün gençleri!.. Bu elbise artık onlara dar geliyor. Yüzyılların birikimini, bugünün koşullarında yeniden harmanlamanın zamanı geldi de geçiyor. Bunu yapan eğitim kurumları ve ülkeler geleceği yakalayacak, geride kalanlar ya yok olup gidecekler ya da birilerinin oyuncağı olmaya devam edecekler... 

Eğitim kurumlarından müfredata, eğitim sürelerinden öğretme yöntemlerine kadar her şey değişecek. Bugünün teknolojik getirileri sayesinde uzaktan eğitim çok daha öne çıkacak. Hemen herkes, oturduğu yerden, dünyanın en iyi öğretim kurumlarından eğitim alabilecek. Diplomalar önemini yitirecek ama en önemlisi öğretim kurumları oyalama merkezleri olmaktan çıkacak... Yeni dünya eğitimin tarifini yeniden yapmak ve hedefl erini yeniden belirlemek zorunda, yoksa her aşamada okullaşma oranları düşecek yani eğitimden kaçışlar artacaktır!..” 

Abbas Güçlü ile tartıştığımız bir konu da eğitimin ne kadar verimli olduğu. Sadece ülkemizde değil dünyanın her yerindeki en zenginlere bakın. Hep eğitimi yarıda kalan ya da bir şekilde eğitime ara verenler. 

Peki, okullarını bitirmiş hatta master ve doktora yapmış olsalardı, bugün yine aynı noktalara gelebilirler miydi? Örneğin Steve Jobs? “Eğitimi sorgulama zamanı geldi de geçiyor. Ama asıl önemli olan bunu kimin, nasıl yapacağı, yoksa çok daha içinden çıkılmaz hale gelebilir... 

Dünya öylesine hızlı değişiyor ki, geçmişte, birkaç yüzyılda yaşanan değişimler şimdi birkaç yıla sığıyor. Bunun lokomatifi, bilim ve inovasyon. Kaynağı da üniversiteler. Peki tüm üniversiteler için aynı değerlendirmeyi yapabilir miyiz? Bu çok zor! Ama Dünya Bilimine Katkı Sıralaması’na ya da Ar-Ge’ye ayırdıkları kaynaklara bakarak, bilim ve inovasyonda hangi ülkelerin, hangi üniversitelerin daha çok yol aldıklarını görebiliriz. Bu sıralamada ilk 100 üniversitenin ezici bir çoğunluğu ABD’de olduğu içindir ki, ABD bu kadar güçlüdür!..Türk üniversiteleri gibi pek çok Avrupa üniversitesi de kendini yenileyememiş ve ülkelerinin de lokomatifi olamamıştır. Avrupa üniversitelerinde standartlaşmayı ve kaliteyi yükseltmeyi amaçlayan Bolonya Süreci de yeterince etki yaratamadı. Avrupa’nın özellikle Bilişim ve İnovasyon çağlarını yakalayamaması, üniversitelerin bu hantallığındandır... Başta Çin olmak üzere Uzak Doğu ülkeleri, çok iddialı üniversite ve araştırma merkezlerine, teknoparklara sahip olmaya başladılar. Buna paralel olarak, Amerika’ya yetişmeleri şu an için mümkün olmasa da özellikle bilişim ve yazılım konusunda Avrupa’nın çok önündeler... 

Dünyanın en büyük şirketleri ve en zenginleri listesine bugün olduğu gibi yarın da bilişimciler damga vurmaya devam edecekse, yapacağımız çok iş var demektir. Ama maalesef bunun farkında bile değiliz!..” 

Üniversiteler The Economist’in de vurguladığı gibi gerekli ama ne kadar verimli iyi düşünülmeli. Bugün güçlü şirketler iş alımlarında hala Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, Galatasaray’ı öncelikle tercih ediyorsa, bu bir tesadüf değil, seçimdir, yanılıyor muyum?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Veda 11 Ocak 2016
Yeni bir yıl 04 Ocak 2016
Update olmak 28 Aralık 2015
Tedbirsiz iyimserlik 07 Aralık 2015
Osman Bey... 09 Kasım 2015
Biz kimiz? 02 Kasım 2015