Veysel’in sadık yâri kara toprakla ilgili iki önemli gün

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Son hafta içinde 12 Haziran Çiftci topraklandırma ve 17 Haziran Çölleşmeyle mücadele günlerini yaşadık. Bu bana Veysel’i ve sadık yâri kara toprağı hatırlattı. Ve bu konularda duyarlığımızın ne kadar eksik olduğunu düşünerek, Bayraktar, Karapınar ve Taşan’ın görüşlerine yer verdim.

12 Haziran 1945’te Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu kabul edildi o günden bu yana her yıl kutlanıyor. Birleşmiş Milletler 1994 yılında 17 Haziran’ı Dünya Çölleşmeyle mücadele günü ilan etti. 25. Yılında bu gün de Türkiye’nin ev sahipliğinde kutlanıyor. Bu konuda TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar , TEMA Vakfı Genel müdürü Doçent Dr, Barış Bayraktar ve Tarımsal Kalkınma Vakfı Başkanı Mehmet Taaşan’ın görüşlerine değinmek istiyorum.

Ama önce, bu günlere değer katacak olan, Veysel’in derin felsefi derinlikli “Kara Toprak” türküsünde söylediklerinin bir bölümünü hatırlayalım:

“Dost dost diye nicesine sarıldım/ Benim sadık yârim kara topraktır/Beyhude dolaştım boşa yoruldum/ Benim sadık yârdim kara topraktır./(…)Karnın yardım kazma ilen belinen/ Yüzün yırttım tırmığınan elilen/ Yine beni karşıladı gülilen/ Benim sadık yârim kara topraktır.”
TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, ülkemiz topraklarında çölleşme konusunda bilgi verirken şöyle diyor:

“168 ülkede 1.5 milyar insan çölleşme ve kuraklıktan etkileriyor. Dünyada her yıl 12 milyon hektar tarım alanı bozuluiyor.5.6 milyon hektar orman zarar görüyor. Ülke topraklarımızın yüzde 63’ü şiddetli, yüzde 20’si orta, yüzde 7’si zayıf erozyon etkisi altında. Topraklarımızın yüzde 20’si zayıf, yüzde 52’si orta, yüzde 19’u yüksek çölleşme riske taşıyor. Riski yüksek bölgeler arasında Konya Karapınar, Iğdır Aralık, Urfa Ceylanpınar yer alıyor. Ayrıca , Tuz gölü havzası, Ereği Karaman bölgesi, Şanlıurfa Ceylanpınar, Mardin Batman hattı ve Eskişehir çevresi de risk taşıyan bölgelerimiz. Bol yağış alan Karadeniz risk taşımıyor.”

TEMA Vakfı Genel müdürü Barış Karapınar’ın gezegenimiz için toprakta ayak izimizi küçültebilmek için BM sürdürülebilir Kalkınma örgütünün kurallarına uymamız gerektiğini belirterek, şu açıklamayı yapıyor:

“Biz insanlar toprağı sonu olmayan bir olanak göremeyiz. Tüketim alışkanlıklarımızda yapacağımız küçük değişikliklerin toprağı korumada büyük önemi var. Tükettiğimiz her ürün toprak kaybına mal oluyor. Bir litre sütün üretimi 15 metrekare, bir otomobil üretimi 150 metrekare, bir diz üstü bilgisayar üretimi 10 metrekare toprağa mal oluyor. Bu sebeple toprağı koruyabilmek için, aşırı tüketimden kaçmalıyız. Tüketim tercihlerimiz toprak ayak izimizi/arazi kullanımımızı küçültecek yönde değiştirmeliyiz.”

Tarımsal Kalkınma Vakfı Başkanı Mehmet Taşan, gıda güvenliği açısından en büyük tehlikenin çölleşme olduğunu belirterek, “Topraklarımızın yüzde 80’i orta ve yüksek çölleşme riski taşıyor. Önlem için toprağın uygun işlenmesi, çiftçinin bilgilendirilmesi ve suyun anlamlı kullanılmasını öneriyor. Uyarısını Kızılderili’nin ifadesini tekrarlayarak yapıyor: Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenilemeyecek bir şey oyduğunu anlayacak,”

Dünya çölleşmeyle mücadele gününün önemini dile getirirken, bu konuda TZOB Başkanı Bayraktar, TEMA genel müdürü Karapınar ve TAKVA genel başkanı Taşan’ın görüşlerine de yer vermek istedim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar