Yapay zekâ çağında ekonomiyi kimler yönetecek?

Dijital gelişimin son nokta­sında yer alan yapay zekâ, artık sadece bir teknoloji değil; küresel ekonomiyi dönüştüren çok katmanlı bir güç Otomas­yondan sanayi türündeki üreti­me, hizmetten finans dünyasına kadar birçok alanda etkilerini göstermeye başlayan bu tekno­loji, bazıları için “nimet”, bazı­ları için ise “işsizliğin yeni adı”

Verimlilik ve yeni fırsatlar

Bu teknoloji doğru kullanıl­dığında ekonomik büyümenin itici gücü olabilir. Öncelikle ve­rimlilik artışı, işletmelerin ma­liyetleri düşürerek daha az kay­nakla daha çok üretim yapma­sını sağlar. Mesela, perakende sektöründe stok yönetimi artık yapay zema destekli algoritma­larla yürütülüyor; bu da gerek­siz siparişleri azaltıyor, fireyi önlüyor.

Finans sektöründe ise algo­ritmik analiz sayesinde saniye­ler içinde risk değerlendirmesi yapılabiliyor. Hatta bazı küçük ölçekli işletmeler, yapay zekâ destekli danışmanlık araçlarıy­la profesyonel eko­nomik analizlere ula­şabiliyor. Bu durum, ekonomik kapsayı­cılığı artıran önemli bir gelişmedir.

İşsizlik riski ve eşitsizlik

Fakat her teknolo­jik devrim gibi, yapay zekâ da bazı maliyet­ler yaratıyor. En başta gelen risk, iş gücü piyasasındaki den­gesizlik. Rutin ve tekrar eden görevleri yerine getirebilen sis­temler, özellikle mavi yakalı ve vasıfsız işlerde çalışanları teh­dit ediyor. Uluslararası Çalış­ma Örgütü’nün raporlarına gö­re, 2030 yılına kadar milyon­larca işin otomasyon nedeniyle dönüşeceği öngörülüyor. İkinci büyük sorun da ekonomik eşit­sizlik… Yapay zekâ teknolojile­rine yatırım yapabilen büyük sermaye grupları ile küçük iş­letmeler arasındaki uçurum gi­derek derinleşiyor. Veriye eri­şim, hesaplama gücü ve uzman insan kaynağı, büyük şirketle­rin elinde yoğunlaşıyor.

Bu durum, sermaye biriki­minin daha da merkezileşme­sine neden oluyor. Ayrıca ya­pay zekânın karar alma süreçle­rinde şeffaf olmaması, finansal sistemlerde öngörülemeyen dalgalanmalara yol açabiliyor. Özellikle borsalarda yapay zekâ tabanlı alım-satım sistemleri­nin, ani fiyat hareketlerine ne­den olduğu vakalar yaşanıyor. Sonuç olarak; yapay zekânın ekonomi üzerindeki etkisi, onu nasıl kullandığımıza bağlı. Tek­nolojiyi sadece maliyet düşür­me aracı olarak değil, sosyal re­fahı artıracak bir kaldıraç ola­rak görmemiz gerekiyor. Bunun için güçlü bir yasal çerçeve, eği­tim reformları ve etik denetim mekanizmaları elzemdir. Yapay zekâ çağı başladı.

Şimdi soru şu: Bu çağın ekonomisini kimler yönetecek?

Cevap, yalnızca teknoloji­ye değil, veriye, vizyona ve etik anlayışa sahip olanlara işaret ediyor. Büyük teknoloji şirket­leri ekonomik kararları etkile­yebilecek konumdadır. Aynı za­manda veriyi analiz edip politi­ka üretebilen ekonomistler, veri bilimciler ve stratejistler bu sü­recin yöneticisi olacak.

Teknolojiye yön veren mü­hendisler, yazılım geliştirici­ler ve yapay zekâ araştırmacı­ları doğrudan ekonominin alt­yapısını şekillendiriyor. Etik ve hukuk açısından bakacak olur­sak sadece kod yazanlar değil, kurallar koyanlar da ekonomi­yi yönetiyor. Vizyoner şekilde tasarlayan hükümetler, tekno­lojiyle barışık ve sosyal fayda odaklı bir ekonomik düzen inşa edebilir, etmeli… Bu çağın eko­nomisini yönetecek olanlar, ve­riye sahip olanlar değil, veriyi etik, kapsayıcı ve sürdürülebi­lir şekilde kullananlar olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar