AB yeni sivil toplum stratejisine Türkiye’den yanıtlar
AB’nin 25 Haziranda başlattığı Sivil Toplum Stratejisi süreci, Türkiye dâhil aday ülkeleri de kapsıyor. Sivil toplumun demokratik süreçlerdeki vazgeçilmez rolünü güçlendirmeye yönelik bir vizyon sunan bu stratejiye görüş ve öneri bekleniyor. Bu istişare sürecine etkin katılarak yenilikçi önerileri Avrupa’ya taşıma açısından tarihi bir fırsat olabilir.
Daralan sivil alan alarm veriyor
AB Temel Haklar Ajansı’nın (FRA) 2024 Temel Haklar Raporunda, sivil toplumun karşı karşıya olduğu tehditler çarpıcı bir şekilde ortaya konulmuş. Rapora göre, STK’ların %75’i “Medya karalama kampanyaları, Dijital taciz ve siber saldırılar, Gözetim şüphesi, SLAPP davaları, Finansal sürdürülebilirlik krizi” gibi sorunlarla mücadele ediyor:
Sadece STK’ları değil, demokrasinin ve temel hakların geleceğini de riske atan bu tehditler ve sorunlar için yeni yaklaşımlara, önerilere ve eylem planlarına ihtiyaç duyulmakta. Örneğin veri gizliliği, siber güvenlik ve algoritmik önyargı gibi riskli alanlar söz konusu. AB Komisyonu da, bu tabloyu tersine çevirmek için AB Sivil Toplum Stratejisi ile somut bir eylem planı hazırlık aşamasında ve bu süreçte herkesin katkısı beklenmekte.
Yeni bir sivil katılım modeli
Strateji, dört temel hedef etrafında şekilleniyor:
1 STK’ların ve insan hakları savunucularının AB politikalarının oluşturulmasında ve uygulanmasında daha etkili bir rol üstlenmesi.
2 Hukuki ve fiziki tehditlere karşı koruyucu mekanizmalar geliştirilmesi, SLAPP davalarına karşı yasal çerçevelerin güçlendirilmesi.
3 Bağımsız ve öngörülebilir finansman modelleriyle STK’ların sürdürülebilirliğinin sağlanması.
4 AB ve üye devletler arasında sivil toplumla şeffaf ve düzenli diyalog kanallarının kurulması.
Strateji ile Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi gibi mevcut mekanizmalar tamamlanarak sivil toplumun demokratik süreçlerdeki rolünün daha görünür ve etkili kılması hedefleniyor. Ayrıca, AB’nin dış politikalarındaki sivil toplum destekleme deneyimlerini iç politikalarına yansıtarak bütüncül bir yaklaşım sunmayı da hedefliyor.
Türkiye’den nasıl yanıtlar verilecek?
Bu süreç, Türkiye’deki STK’ların kurumsal kapasitelerini güçlendirme ve küresel ağlarını genişletme açısından önemli bir fırsat olabilir. Türkiye’deki sivil toplumun karşılaştığı özgün zorluklar, AB-Türkiye entegrasyon sürecinde sivil toplumun rolünü güçlendirecek somut politikalar, Türkiye’nin demokratik gelişimine yönelik AB ile sivil toplum diyalogunu yeni bir düzeye taşıyabilecek öneriler sunabilirler.
Bilişim ve teknoloji STK’ları, bu süreçte “Siber Güvenlik ve Veri Gizliliği Eğitim Programları, SLAPP Davalarına Karşı Yapay Zekâ Destekli Erken Uyarı Sistemleri veya Hukuki Süreç Takibi Teknolojik Çözümleri, Dijital Dönüşüm için İş Birliği Platformları, Sürdürülebilir Finansman Fon Modelleri, Gençlik ve Eğitim Odaklı Program” gibi dijital dönüşüm ve inovasyon odaklı önerileri Avrupa’ya taşıyabilir.
Başka kimler katılabilir?
AB Sivil Toplum Stratejisi, aynı zamanda herkese açık bir çağrı. Bireyler, akademisyenler, medya mensupları, gençlik grupları, ulusal ve yerel kamu kurumları, insan hakları savunucuları, eşitlik kuruluşları ve uluslararası ağlar bu sürece katılabilir. Deneyimlerini, paylaşabilir, Dijital tehditler veya finansal kısıtlar gibi karşılaştığı sorunları, önerilerini gizlilik sınırları içinde AB ile paylaşabilirler.
Son tarih ne zaman ve nereden iletilecek?
AB resmi platformu üzerinden 5 Eylül 2025’e kadar iletmek mümkün.
Ayrıca AB Destekli Türkiye Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin (STGM), Türkçeye çevirdiği anket ile de katılmak mümkün. STGM web sitesinde ulaşılabilen bu anketle toplanan yanıtlar derlenerek toplu şekilde sunma hedefleniyor. (En geç 18 Ağustos)Son Söz: Geleceğin yapı taşlarından biri olan sivil toplumun sadece sesini dinlemek yetmiyor, sorunlarına çözümler geliştirmek gerekiyor. Dolayısıyla AB’nin başlattığı bu sürece katılıp katkı vermekte yarar var.