Hiçbir sektör güvende değil

65 milyon yıl önce dinozorla­rı gökten düşen bir meteor yok etti. Bugün ise tehdit, gökten değil içeriden geli­yor: değişimden korkmak ve ertelemek.

Bugünün dinozorları, teknolojiyi reddeden­ler değil; değişimin hızına uyum sağlayama­yanlar. Teknolojiden korkan değil, onu anlaya­mayan, içselleştiremeyen ve iş modeline taşı­yamayanlar sahneden çekilecek. Tehdit sadece sektörlere değil, neredeyse tüm ekonomiye ya­yılmış durumda.

Acı ama gerçek: Hiçbir sektör güvende de­ğil Enerji, sağlık, üretim, finans, eğitim, lojistik, medya… Hepsi aynı baskıyla karşı karşıya: diji­tal adaptasyon eksikliği.

Küresel rekabet artık sadece fiyatla ya da ürün kalitesiyle yapılmıyor; rekabetin yeni di­li veri, hız ve çeviklik. Müşterisini tanımayan, verisini okuyamayan, yapay zekâya adapte ola­mayan, siber güvenliği işin doğasına katama­yan şirketler; yüz yıllık geçmişe sahip olsalar da, iş dünyasının “dinozorlar müzesi”ne girme­ye adaylar. Geleneksel perakendede e-ticaret ve omnichannel entegrasyonu zayıf oyuncular, de­po yönetimini hâlâ kâğıt, kalem ve e-tablolarla sürdürüp, müşteri verisini dağınık sistemlerde tutanlar; Endüstriyel Nesnelerin İnterneti ve sensör verisine dayalı planlama ile aynı miktar­da kaynakla daha verimli üretim ve dağıtım ya­pan rakibi ile rekabet edemezler.

Dinozor şirketlerin ortak özellikleri

* Teknolojiyi maliyet kalemi gibi, dijital pro­jeleri de “BT’nin işi” gibi görme.

* Süreçleri veriyle ölçmeme, hissiyat ve alış­kanlıkla yönetme.

* Çalışanları dönüşümün parçası hâline ge­tirmeme, tepeden inme projelerle değişim da­yatma.

* İş ortakları ve ekosistemle kapalı devre yü­rütmeye çalışma.

Dijital dönüşüm “bir yazılım, bir enteg­rasyon, bir raporlama ekranı” demek değil. Teknoloji tek başına tedarik edilen bir ürün de­ğil, şirketin iş yapma biçimini yeniden kurgu­layan bir kas. En ileri yazılım alınsa bile, aynı eski reflekslerle kullanınca, daha pahalı, daha karmaşık sürdürülebilir olmayan yapay bir dü­zen ortaya çıkar.

Bu şirketler kazanacak

Önümüzdeki dönemde asıl belirleyici olan, sermayenin büyüklüğünden çok öğrenme hı­zı olacak. Çalışanını sürekli güncelleyen, hata yapmaktan korkma küçük denemelerle ilerle­yen, veriyi kararlarının merkezine koyan, tek­nolojiyi gider değil yatırım olarak konumlandı­ran, işini kapalı kutu değil, ekosistemin parçası gibi yöneten şirketler kazanacak.

Bulut tabanlı altyapı kullanan, müşteri ilişki­lerini CRM üzerinden yöneten, stok ve üretimi gerçek zamanlı verilerle takip eden, yapay zekâ­yı en azından raporlama, tahmin, teklif hazırla­ma veya destek süreçlerinde devreye almış, gü­venliği de işin içine baştan gömülen bir unsur olarak ele alan KOBİ’ler kazanacak. Yerel oyun­cu olmaktan çıkıp, doğru konumlandırma ve di­jital kanallarla, global pazarlarda da oyuncu hâ­line gelecek.

Pratik, Çevik ve Esnek Refleksleri: Artık ölçek, refleksin önüne geçmiyor; dijital kaslar, şirketin büyüklüğünü yeniden tanımlıyor. Hız­lı karar alma, fırsat gördüğünde hemen aksiyon alma, değişen koşullara uyum sağlama gibi Altın değerindeki bu reflekslerin dağınık içgüdüler olarak kalmayıp, kurumsal stratejiye ve yöneti­şime dönüşmesi gerekiyor.

Dönüşüm bir proje değil, kültür!

Şirketlerin en sık yaptığı hata, dö­nüşümü “bitecek bir proje” sanmak. Gerçek dönüşüm:

* Yönetim dilinde,

* Toplantı kültüründe,

* Strateji belgelerinde,

* İnsan kaynağı politikasında,

* Hatta şirketin kendi kendine sorduğu soru­larda ortaya çıkar.

Bu kararın verisi nerede? Bu süreci otomas­yonla nasıl basitleştiririz? Müşterinin sesi­ni sistematik olarak nasıl dinliyoruz? Yapay zekâ burada bize nasıl destek olur? gibi soru­lar, şirketin gündelik reflekslerine yerleştik­çe, dönüşüm artık dışarıdan dayatılan bir pro­je olmaktan çıkar, içeriden büyüyen bir kül­tür hâline gelir.

Dinozor mu, geleceğin mimarı mı?

Önümüzde çok net bir ayrım var:

Teknolojiyi satın alanlar, çağın geri­sinde kalmamak için para harcayacak. Teknolojiyi stratejiye dönüştürenler ise çağın kurallarını yazmak için yatırım yapacak.

Dijital çağda nesli tükenenler değil, dönü­şebilenler ayakta kalacak.

Gökyüzüne bakıp bize uğramaz demeyin.

Yazara Ait Diğer Yazılar