Girişim sermayesinde yeni dönem, yeni araç ne anlama geliyor?
28.11.2025 Tarihli “Girişim Sermayesi Fonlarına Katılım ve Girişim Sermayesi Uygulamaları Hakkında Yönetmelik”, teknoloji ve yenilik ekosistemi açısından dikkatle okunması gereken bir çerçeve çiziyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı, kendi bütçelerinden girişim sermayesi fonlarına kaynak aktarımını hangi kurallarla, hangi öncelikler ve hangi denetim mekanizmalarıyla yapabileceğini bu metinle tarif ediyor. Girişim sermayesi fonları üzerinden teknoloji ekosistemini desteklemeye yönelik yeni bir politika aracı tanımlanıyor. Fon yöneticileri için daha kurallı ve denetime açık bir çerçeve çiziliyor. Yatırıma hazır, kurumsal ve ölçeklenebilir şirketler oluşturma sorumluluğu daha görünür hale getiriliyor. Yani klasik hibe, vergi teşviki veya kredi desteğinden farklı olarak, kamu kaynağının profesyonel girişim sermayesi fonları üzerinden değerlendirilmesine imkân veren yeni bir araç söz konusu. Devletin rolü; özel sektörle birlikte hareket eden, kuralları önceden belirlenmiş, sözleşmeye dayalı bir “fon katılımcısı” olarak şekilleniyor.
Teşvikten fon katılımına
Yönetmelik, 5746 sayılı Ar- Ge Kanunu’na dayanıyor. Amaç; bakanlık bütçesinden, teknoloji, teknolojik üretim ve yenilik faaliyetlerini desteklemek üzere girişim sermayesi fonlarına aktarılacak kaynağın kapsamını, şartlarını, değerlendirme ve denetim usullerini belirlemek.
Mevcut teknoloji politikalarına ek olarak “fonlara katılım” temelli yeni bir mekanizmayı tanımlıyor.Bakanlık, çağrıya çıkıyor; belirlediği öncelik alanları çerçevesinde, başvuran girişim sermayesi fonlarını bir komisyon üzerinden değerlendiriyor ve uygun bulduklarına sermaye taahhüdünde bulunabiliyor. Dolayısıyla yeni dönemde kamu, profesyonel fonlar aracılığıyla da destekleyebilecek bir konuma gelmiş oluyor.
Hedef kitle teknoloji, teknolojik üretim ve yenilik faaliyetleri. Altına “yazılım, yapay zekâ, siber güvenlik, fintek, oyun, saas, crm, erp ve sanayi yazılımları” gibi alanlar doğal olarak giriyor. Bu alanlar, kalkınma planları ve üst politika belgelerinde “öncelikli sektör” olarak tanımlı durumda. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde “teknoloji ve yazılım eksenli tematik fon çağrıları” görme ihtimalimiz oldukça yüksek.
Fon yöneticileri için yeni çıta
Yönetmelik, fon seçimi konusunda da önemli bir çerçeve çiziyor. “Biz bir fon kurduk, yatırım da yaparız” bu yeni çerçevede yeterli değil. Bu yapı; hem yerli fon yöneticilerini daha kurumsal, daha şeffaf, daha performans odaklı bir modele iterken, hem de yurtiçi ve yurtdışından kurumsal yatırımcıları çekebilecek standartları işaret ediyor.
Girişimciye çeki düzen
Ulusal kaynaklı, kurallı ve profesyonelce yönetilen yeni bir yatırım hattı oluşuyor. Teknoloji girişimleri “Yönetmelik çıktı, fonlar büyüyecek, para hazır.” beklentisine girmemeli. Yatırımı kimin alacağı değil, kaynağın hangi tip fonlar üzerinden, hangi kurallarla yönetileceği tanımlanmakta. Eksikliklerin sadece özel fonlar nezdinde değil, kamu kaynaklı fon katılımları üzerinden de belirleyici olacağı öngörülmeli. Ürün–pazar uyumu, finansal şeffaflık, kurumsal yönetişim, fikri mülkiyet ve regülasyon uyumu başlıkları yatırım süreçlerinde daha fazla öne çıkacak.
Sektör STK’larına görevler
Oyun kurucu gibi bir pozisyon almalılar. Değerlendirme kriterleri seti, yatırıma hazırlık rehberi, yerli girişim sermayesi fon yöneticileriyle toplantı, çalıştaylar, yazılım ve teknoloji sektörünün ölçeklenmesi için en etkin nasıl kullanılabileceği gibi konulara çalışılmalı.
Fon var, nitelikli proje yok
Yönetmeliğin açtığı imkânlara hazırlanmazsak, birkaç yıl sonra “fonlar kaynak buluyor ama yatırım yapılacak nitelikte yeterince teknoloji şirketi bulmakta zorlanılıyor” tartışmasını yaşamamak için sektör firmaları iyi hazırlanmalı. Kurumsallaşma, insan kaynağı kalitesi, ihracat odağı ve uzun vadeli büyüme stratejisi olmayan yapılar tek başına sürdürülebilir bir başarı üretmeyecektir.
Sonuç: Gerçek farkı yaratacak olanlar “akıllı kaynağa” değil, “akıllı hazırlığa” sahip şirketler olacak.