Araba sevdası: Gösterişli arabalar, durgun caddelerle Türkiye ekonomisinde iç talep

Recaizade Mahmut Ek­rem’in 1896 ta­rihli eseri, Türk edebiyatının ilk realist romanı ka­bul edilir. Yazarın kendi kaleme aldı­ğı önsözünde şöy­le yazar: “Hakikat veya imkân daire­sinde kurgulanıp betimlenme şartına bağlı hikâyeler, insan­lığa ilişkin olay ve durumların birer ibret verici aynasıdır.”

Ekonometrik veriler de ay­nı şekilde — bir toplumu anla­mak için yalnızca hikâye değil, istatistik de ibret aynasıdır.

Türkiye, beşerî yapısı saye­sinde hızlı büyümeye yatkın; ancak bu büyümenin kalitesi­ni derinleştirmekte zorlanan bir ülke. Latin Amerika’daki benzerleri gibi düşük tek ha­nelere hapsolmuyor; Çin gi­bi tüm kamu teşviklerine rağ­men %5’e razı kalmak zorun­da hiç değil. Krizlerden hızlı çıkmasının ardında yatan sır: Çevik iç talep.

İç talep güçlü mü, güçsüz mü?

Yüksek faiz hadlerine rağ­men otomobil pazarı geçen yıl rekor kırdı. Mart ayı verileri de “maşallah” dedirtir cins­ten. Şubat ayındaki Enflasyon Raporu sunumunda konuya dair soru yöneltildiğinde, TC­MB Başkanı Dr. Fatih Kara­han satış artışını “arz yönlü” dinamiklerle açıkladı — ye­rinde, haklı bir tespit.

Otomobil pazarı, Türkiye ekonomisinin iç tüketimi için çok iyi bir gösterge niteliğin­dedir. Özel tüketim harcama­ları ve otomobil satışları ara­sında güçlü bir korelasyon hemen göze çarpar. Ancak bu korelasyon bozulmaya başlı­yor olabilir. Veriler ayrışıyor.

Recaizade Mahmut’un hikâyede yer verdiği bir be­timleme, siyah şemsiyenin ters dönerek masmavi parıl­dayan gökyüzünü kapsaması­dır. Bugün otomotivdeki can­lılık, bireysel harcama eği­limlerini gerçekten ne kadar yansıtıyor? Otomotiv pazarı bu kadar güçlü seyrederken, TOFAŞ, Ford Otosan gibi şir­ketlerin borsadaki perfor­mansları neden zayıf?

Ekonometrik veriler zaman zaman “rejim değiştirir”. Ör­neğin ABD doları ve emtia fi­yatları arasında bir dönem güçlü ters korelasyon var­dı. Güncel konjonktürde iki­si birlikte çöküyor. Bu tür ko­puşlar, veriyle hikâye arasın­daki örtüyü sıyırır. Türkiye ekonomisi de böyle bir geçiş döneminde olabilir. Çünkü iç talep ile bağlantı kurulabile­cek diğer değişkenler aynı he­yecanı yaşamıyorlar.

TEPAV’ın son peraken­de güven endeksi verisi, Mart 2025 itibarıyla sektör­de geleceğe dair iyimserliğin %46’dan %15,9’a düştüğü­nü gösteriyor. Hizmet kalem­lerindeki maliyet artışlarını sektör çift hanede artan satış performansına rağmen kom­panse edemiyor. Beyaz eşya satışları otomotiv kadar güç­lü değil — Arçelik ciddi za­rar açıkladı, sektörel hisse­ler baskı altında. Yani tüketi­ci güveni düşüyor, AVM’lerin reel ciroları geriliyor, ama otomobil satışları artıyor.

Ekonomideki güç kaybını perakende veya beyaz eşyadan daha iyi yansıtan iki veri daha mevcut: Akaryakıt satışları ve iç hat uçuş istatistikleri. Akar­yakıt satışları ve iç hat uçuşla­rın ima ettiği değerler talep koşullarının ağırdan aldığı yö­nünde. Ulaştırma ve hareket­lilik (mobilite), iktisadi devi­nimin doğal yansımasıdır; bu yavaşlama, ekonomideki ge­nel ivme kaybının işareti.

Büyüme kompozisyonunda­ki tablo zayıf dış talep koşulla­rıyla enflasyonist bileşim or­taya çıkarıyor. Faiz hadleri de %50’lerde takılı kaldı.

Elektrikli araçlar: Bihruz’un yeni faytonu

O zaman otomotivdeki re­jim değişikliği nereden kay­naklanıyor? Cevabı basit, tü­keticilerin değişen motor tercihinden. Elektrikli araç­lardaki satış artışı neredey­se çifte katlanmış durumda. Hibrit ve elektrikli araç satış­larının mutlak değer (miktar) bazında artışı içten yanmalı motora sahip araçların satış adetlerindeki keskin gerile­menin yerini dolduruyor.

Volvo, Avrupa’daki üreti­mini doğrudan Türkiye paza­rına göre planlamış vaziyette, yoğun mesai harcıyor. Ameri­kan Tesla da Türkiye pazarı­na ağırlığını arttırıyor. Çin’li BYD’nin 7.000 araç kapasiteli gemisi İzmit Körfezi’nden de­mir aldı bile.

Türkiye’de elektrikli ve hib­rit araçlara uygulanan ÖTV teşviki (zamanın ruhuyla uyumlu bir politika) hanehal­kının talebini canlı gösteriyor. Tıpkı Recaizade’nin kahrama­nı Bihruz Bey’in aşk diye as­lında parıltının peşinden koş­ması gibi. Beğendiği kadının kendisinden çok, onu içinde gördüğü faytonun ihtişamına gönlünü kaptırması gibi.

Görünüş ile gerçek arasındaki ekonomik boşluk

İç talep, sanıldığı kadar güç­lü olmayabilir. Güncel kon­jonktürde finansal koşulların sıkılaştırılması reel sektörü ve üretimi çok ciddi bir darboğa­za sokuyor. Zaten zayıf talep iyice kısılıyor. Dışarıya üret­me şansı kalmayan reel sektö­rün pazarı da daraldıkça dara­lıyor. İç arz azaldıkça tüketim malı ithalatı da artıyor. Dış ti­caret verileri de bu tabloyu so­mutlaştırıyor: Sınai üretim ge­rilerken tüketim malı ithalatı çift hanede artıyor.

Talebin faiz hadlerine duyar­lık eşiği aşılmak üzere. Haliy­le Başkan Karahan’ın doğru ve haklı tespitindeki gibi maliyet kaynaklı / arz yönlü fiyat ge­lişmeleri nedeniyle dez-enflas­yon istenen sürate çıkamıyor.

Araba sevdası: Gösterişli arabalar, durgun caddelerle Türkiye ekonomisinde iç talep - Resim : 1

Yazara Ait Diğer Yazılar