Radarın altından zirvelerin üzerinden: Gıda enflasyonunda arızi ve yapısal fiyat katmanları
“Bende bu cehennem gibi yürek olmasa Ferhat’ın dağları delen sabrı olmasa Bir de cana can katan o sevdan olmasa Ah, bu çile çekilmez.” Erol Evgin
3 Mart tarihli “Sabırlı Koşucu” başlıklı yazımızda dez-enflasyon sürecinin meşakkatlerini ele almıştık. Ardından 18 Ağustos günü “Santim Santim” ile yıllara yayılmış tek hane yolculuğunu değerlendirip hayat pahalılığı – enflasyon ayrımını irdelemiştik. Geçtiğimiz hafta ise Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hayat pahalılığı sorununun çözümü için tek haneli enflasyon hedefine sabırla ulaşılacağını vurguladı.
Toprağın nabzı: Yapısal ritimler ve şokların yankısı
Eylül ayı tarımsal girdi maliyetlerinin (Tarım-GFE) açıklanmasıyla gıda değer zincirinin yapısı iki katmanda okunuyor:
* Yapısal fiyatlar,
* Arızi şoklar.
Ekim ayı tarla çıkış fiyatları (Tarım-ÜFE) ile değerlendirildiğinde gıda fiyatlarını ürün bazında değil, maruz kaldıkları fiyat şokunun doğası üzerinden okumak daha isabetli, zira aynı tarımsal maliyet yapısı altında meyve %57 artarken protein grubu %32’de kalıyor.
Tarım girdi maliyetleri %34 seviyesinde istikrarlı seyrederken tarla çıkış fiyatları %45 oranında. Aradaki fark, zirai don ve kuraklık etkisinin yansıması. Zira tüketici fiyatları (TÜFE) sepetinde gıda enflasyonu %34 oranında.
Tarım girdisi yapısal fiyatlara bağlı şekillenirken tarla çıkış fiyatları rekolteye yani;
* Bir yandan meteorolojik koşullara,
* Diğer yandan mahsulün döngüsüne (“var yılı” – “yok yılı”) bağlı.
Rüzgârın taşıdığı fiyatlar: Gübre, yem ve zamanın eğrisi
Tarım girdi maliyetleri zirai don arifesinde %28 seviyesine kadar geri çekilmişti. Ancak yazın yaşanan iki şok maliyetleri tekrar %30 üzerine çıkardı. Aslında tarım girdisinde hizmet fiyatları sabırla gerilemeyi sürdürüyor. Geçtiğimiz yıl %150’lerin üzerinde astronomik zirve yapmış veteriner hizmetleri Eylül ayı itibariyle %57 oranına kadar yavaşladı. Toplam hizmet enflasyonu TÜFE ile uyumlu şekilde %36 oranında.
Buna karşın materyal fiyatları yani gübre ve yem gibi %32. Zirai don arifesinde materyaller %26 oranında dip yapmıştı, sonraki iki arızi şokla birlikte yeniden yükseldi. TÜFE’de gördüğümüz hizmet – mal ayrışmasının aynısı tarım maliyetlerinde de mevcut. Ülkenin makro konjonktürü bu şekilde. Ancak tarımda mal fiyatları bir nebze daha yüksek seyrediyor. Bunun nedenleri;
* Yaz aylarında jeo-politik gelişmeler küresel gübre fiyatlarına şok getirdi.
* Kuraklık ve Karadeniz’deki lojistik sorunlar nedeniyle Akdeniz Havzası’nda mısır fiyatları Şikago’daki zayıflıktan istifade edemedi.
Temmuz, gübre şokunun fiyatlandığı ay idi. Gübre, çift hane sınırında %9,9 artış kaydetti. Ancak şok geride kaldı. Önce ağustos ayında artış %4 oranına ardından da eylül itibariyle %1,3 oranına düştü. Fakat şokun tortusu bazın da etkisiyle yıllık seride hala baskın. Gübre fiyatlarının yıllık artışı üç aydır %50’nin üzerinde. Küresel gübre piyasasında arz – talep dengesi kuruldu. Gübre piyasasında bu yaz yaşanana küresel jargonda “orta döngü (mid-cycle) şoku” deniyor. Önümüzdeki yıl fiyatlar elverişli seyredecek. Dolayısı ile bu şok ortadan kalktığında hızlı bir geri çekilme göreceğiz. Sınai fiyatlarda (Yİ-ÜFE) CPA 20.1 kodlu endeksinde aynı izdüşümünü takip etmek mümkün. Temmuz şoku sonrası Ekim itibariyle endeks aylıkta negatife (=deflasyon) döndü! Yİ-ÜFE ve Tarım-GFE arasındaki fark, sınai fiyatların gübreye ilaveten kauçuk ve azot dahil diğer kimyasalları da içermesi.
Tarım-GFE yaklaşık iki aylık gecikmeyle açıklanıyor. Gübre gibi, yem fiyatlarını da hem tarımsal girdi maliyetlerinde hem de fabrika çıkışında takip etmek mümkün. Zira sınai üretimde (Yİ-ÜFE) CPA 10.9 kodlu serisi toptan yem fiyatları. Yİ-ÜFE, TÜFE gibi eşzamanlı açıklanıyor. Her ayın üçüncü iş günü. Tarım-GFE ve ÜFE’deki yem fiyatları arasında birebire yakın güçlü ilişki söz konusu. Ekim ayında ÜFE’de yem fiyat artışı %28 oranına yavaşladı. Bu önümüzdeki ay(larda) Tarım-GFE gecikmeli açıklandıkça fiyatların çekileceği anlamına geliyor. Zira mısır, hasadı yaz mevsiminin ikinci yarısı başlayan bir ürün. Genellikle ileri Ağustos döneminde. Bu sene mısırda rekolte iyiydi. Dolayısı ile yem fiyatları da maliyetleri yeniden aşağı doğru çekecek bir etmen. Yem fiyatları için Tarım-GFE gecikmeli geldiğinden güncel gelişmelerin takibi açısından ÜFE yem daha iyi gösterge. Gıda enflasyonunu öngörmek için önümüzdeki aylarda TÜFE’deki geçmiş şokları barındıran COICOP 1.1 kodlu gıda endeksi veya özel kapsamlı işlenmemiş gıda yerine ÜFE’deki yem endeksine bakmak daha isabetli olabilir.

İlkbaharın vaadi: Tortuların dağıldığı anda doğan dezenflasyon
Tarımsal girdi maliyetleri ve tarla çıkış fiyatları bize arızi şoklar hariç tutulduğunda yapısal politikalara bağlı fiyatların merkez bankası tolerans eşikleriyle ve projeksiyonlarıyla uyumlu seyrettiğini gösteriyor. Arızi şoklar peşlerinde tortu bırakıyorlar. Buna baz etkisi deniyor. Zirai donun ve kuraklığın etkisi mevsim dönüşünde ortadan kaybolacaktır. Dolayısı ile 2026 ilkbaharında gıda enflasyonunda hızlı bir düşüş görebiliriz. Şok tortusunun temizlenmesi %20 ’lerin başına doğru çekilmeyi beraberinde getirecektir. T.C. Hazine ve Maliyet Bakanı Sayın Mehmet Şimşek, bu dinamiği Dünya Gazetesi sempozyumunda belirtmişti.
TÜFE’nin sepet ağırlıklarındaki dağılım yapısal politikalardan yana. Dolayısı ile Tarım-ÜFE %45 oranına çıkmasına rağmen TÜFE’de gıda fiyatları %34. Detaylarda arızi şoklara hassas yaş sebze ve meyve grupları Tarım-ÜFE ile daha uyumlu. İklim, enerji ve Karadeniz lojistiği gibi dışsal faktörlerde olası dalgalanmalar geçiş süresini bir miktar uzatabilir. Ancak bu riskler yönü değiştirmez; sadece dezenflasyon patikasının hızını etkileyerek normalleşmeyi birkaç ay öteleyebilir. Bu yüzden tarımsal girdi maliyetinin (Tarım-GFE) istikrarlı seyri, gıda enflasyonundaki kalıcı normalleşmenin ve genel dezenflasyonun belkemiğini oluşturacak.