Ben Superman’in en çok para kazandıranını severim
Krypton’dan dünyaya düşen bebek bugün 47 yaşında. İlk Superman filmi 1978 yılında, Richard Donner’in imzasıyla beyaz perdeye yansıdı. Başrolde Christopher Reeve vardı ve bu rol en çok ona yakıştı.
Superman aslında ilk kez 1930’lu yılların başlarında ortaya çıktı. Jerry Siegel ve Joe Shuster tarafından yaratılan karakter kötü bir adamdı. İlginç olan onun, yıllar sonra filmlerinde en büyük düşmanı olacak Lex Luthor’a benzemesi: Zeki, acımasız ve kel. Ancak bu karakter tutmadı ve hikayeler yayımlanmadı.
1938 yılı kahramanımız için dönüm noktası oldu. Siegel ve Shuster haklarını 130 dolara Action Comics’e sattı. Yeni sahipler, Krypton gezegeninden süper güçleriyle dünyaya düşen, burada Clark Kent ismiyle Metropolis gazetesinde çalışan, komik, beceriksiz ama Lois Lane’e aşık Süpermen karakterini yeniden yarattı. Yeni imaj çok tuttu ve Amerikalıların kahramanına dönüştü.
Superman uğursuzluk mu getirdi?
40 yıl süren yayıncılıktan sonra 1987 yılında ilk Superman filmi gösterime girdi. Kablo destekli uçuş sahneleri, John Williams’ın ikonik müziği ile büyük katkı sağladığı film, döneminin teknolojisine göre çok başarılıydı. Bu başarı gişeye de yansıdı ve dünya çapında 300 milyon dolarlık gelir sağladı. Bu, bugün değeri ile kabaca 1,5 milyar dolarlık kazanç anlamına geliyor. Film o kadar beğenildi ki 1981’de Superman 2, 1983’te Superman 3 ve 1987’de Superman 4 çekildi. Filmlerin gişe hasılatı 600 milyon doları aşmıştı.
Dört filmde de Krypton’dan gelen kahramanı canlandıran Reeve, 27 Mayıs 1995'te attan düşerek felç kaldı. Bu sadece Reeve’in değil Superman’in de sonunu getirdi; çünkü uzun yıllar filmin uğursuzluğuna inanıldı.
20 yıl süren bir sessizlikten sonra, 2006’da Superman beyaz perdeye geri döndü. 270 milyon dolar bütçeli film, 400 milyon dolarlık bir gişe geliri ile sınırlı kaldı ve ‘efsane bitiyor mu?’ şüphelerini güçlendirdi.
2013’te ‘Superman: Man of Steel’ ile Zack Snyder kameranın arkasına geçti ve ‘kırmızı pelerinli kahraman daha ölmedi’ dercesine ikonik bir dönüş yaparak 700 milyon dolarlık gişe geliri sağladı. Bu başarı devam filmleri için de yeşil ışık yaktı. 2016’da Superman bu kez Batman’i yanına alarak “Dawn of Justice” ile sinemalara adeta uçtu. Hasılat 900 milyon dolara çıktı. Henüz birinci haftasını dolduran son seri, bu rakamı geçer mi bilinmez ama son yılların en çok izlenen film sıralamasına gireceği muhakkak.
Sonuçta yarım asırlık kahramanlık hikayesi sadece sinema gişelerinde 3 milyar dolarlık bir ciro yarattı. Ticari kalemleri, dizi ve TV hakları ile bu gelirin 10 milyar dolara çıktığı ifade ediliyor.
47 yılda ne kadar değişti?
İlk filminde saf, idealist ve klasik bir kahraman olarak ortaya çıkan Superman, Clark Kent’in komik, utangaç ve sakar hali ile harmanlanıyor. 80’li yılların kırmızı pelerini umut veren, adaleti savunan tanrısal bir rol model.
Son sürüme gelince kahramanımız ciddi bir değişimden geçmiş. Politik ve ahlaki mesajlar veren, düşünen ve en önemlisi düalist. Uzaylı olduğunu bilen ama dünyalı olmayı seçmiş bir karakter. Kypton’lu Superman dünyayı seçen ve kusurlarını sorgulayan bir karaktere dönüşmüş. Pek çok eleştirmen kahramanımızı göçmen statüsüne koyarken, geçmiş travmalarından sıyrılarak daha erdemli bir insan yolculuğu yaptığını ifade ediyor.
Geçmişte otoriteye bağlı olan Superman, politik gücün sınırsızlığına da bir eleştiri sunarak, niyetlerin samimiyetini gündeme getiriyor.
İyi biri olmak nasıl mümkün?
Ben evrenselim, ahlak ve değerlere aidiyet kuran ama ‘iyi bir hayvanseverim’ mesajnı veren Superman, idealizmi bir saflık gibi değil, bir bilinmez olarak ele alıyor ve “İyi biri olmak nasıl mümkün?” sorusuna cevap veriyor.
Kısacası 80’li yılların Superman’i Baby Boomer ve X kuşağının ruhuna hitap ederken, yeni kahramanımız Z ve Alfa kuşağını fethetmeye çalışıyor.
Filmde bana göre en önemli mesajlardan biri de zekâ/yapay zekâ üzerine kurgulanan mesajlar. Gerçek güç zekadır vurgusu filmin ana teması olarak işlenirken, bu zekanın hangi ahlaki kriterlere göre yönetildiği gözler önüne seriliyor. Yapay veya gerçek, zekâ ancak insanların refahı, mutluluğu ve özgürlüğü için kullanılmalı filmin ama mottosunu oluşturuyor.