Bu Prensi çok sevdim
Absürt komedi olarak iki sezon izlediğimiz dizininin sezon finalinde Thenio, canını vermeye hazır olduğu kız kardeşi Hasharia’ya ölümcül bir darbe indirdi. Prens’in kollarında kalan Hasharia aşık olduğu adamın silüetine odaklanırken, Thenio ise yaptığı büyük hatanın etkisiyle yere yıkıldı. Hasharia ölüyor mu, yoksa bir mucize mi gerçekleşecek bilmiyoruz. Ancak sosyal medyada farklı senaryorlar var.
Ailenin cesur ve en zeki üyesi olan Hasharia, annesinin ülkeden uzak olması nedeniyle halk tarafından kraliçe ilan edildi bu sezon. Tacı fazlasıyla hak etmişti. Dizinin temel karakterlerinden biri oldu ve çok sevildi. Feci bir ölüm, dizinin entrika ve karmaşık ilişkiler yumağında zekice hazırlanmış bir son olabilirdi ama tartışmalardan takip ettiğim kadarıyla Hasharia bir şekilde 4'üncü sezonda var olmaya devam edecek.
Absürt komedi için beklenmedik bir son gibi gözükse de dizi bu sezon adeta yeni bir kimliğe büründü. Dramatik, düşündüren ve aile gibi çok ikonik bir kimliği yeniden hatırlattı izleyicilere.
Bir kişi, iki karakter
Dizinin anlamsal değişimi kadar Giray Altınok’un canlandırdığı Prens karakteri bu sezon adeta yeniden şekillendi. Giray Altınok’un yarattığı Prens mi, yoksa Prens’in devleştirdiği Giray Altınok mu? Doğrusu emin olamadım. Müthiş bir performansla bir kişi iki karakteri olağanüstü birleştiriyor.
Takip edenler bilir, dizi hayalî bir orta çağ krallığı olan Bongomia'da geçiyor. Dönemin güçlü krallıkları yanında Bongomia, küçük, iddiasız ve saray içi entrikalarıyla çalkalanan küçük bir ülke. Bizim prens olabildiğince saf, dengesiz ve aklına ilk geleni söyleyecek kadar pervasız bir karakter. Hiçbir şey umurunda olmadığı gibi yetki ve sorumluluktan kaçan ama saflığı ile sevimli hale gelen bir megaloman.
İlk iki sezonu BluTV’de yayımlanan Prens, bu sezon Max platformuna geçti. Böylece izleyici kitlesi de biraz genişlemiş oldu. Ancak değişiklik sadece platformda değil.
Giray Altınok’un yanısıra, Serdar Orçin, Cevda Düvenci, Aslı Tandoğan, Çağdaş Onur Öztürk ve Derya Pınar Ak’a ilave olarak 3'üncü sezonda Macar komutan rolü ile Yiğit Özşenet, Fatih Sultan Mehmet’i canlandıran Burak Dakak, Venedik Kraliçesi Binnur Kaya ve Van Dıyk’a hayat veren Çağlar Ertuğrul gibi isimler katıldı.
Şımarık Prens trajıkomik lidere dönüştü
Yeni isimler diziye sadece renk değil, hikâyeye derinlik de kattı.
3'üncü sezonla birlikte hikâyede artık sadece Prens’in şımarık ve dengesiz davranışları, saray ve ailesi değil, politik dengeler, savaşlar, Osmanlı İmparatorluğu ve dönemin güçlü krallıkları dahil edildi.
Bu da diziyi bir “saray komedisi” olmaktan çıkarıp fantastik bir evrenin dramatik yapısına dönüştürmüş.
Değişimin ana karakteri ise prens bu sezon hikâyede ipleri iyice eline alıyor. İki sezon, sorumluluktan kaçan, şımarık ama sevimli Prens, 3'üncü sezon karar veren, vicdanı gelişmiş, yönetme baskısıyla karşı karşıya gelen bir figür, trajikomik bir lidere dönüştü.
Oysa Prens, siyaset ve savaşlardan uzakta kalmayı başaran bir umursamazdı. Esir düştüğünde hayvan pisliği temizleyen, kral olduğu dönem de aynı hayat bakış açısıyla hareket eden biri. Onu hayata çeken olgular yurdu ve aile oldu. Gideceğimiz bir ev olsun çünkü o bizim kimliğimiz diyen Prens, en üstün erdem olarak da aileyi vurguluyor. Annesi tarafından ailesine ihanet karşılığında büyük bir taht ile ödüllendirileceği vaat edilirken Prens, küçük ama sevgi dolu bir geçmişe sadık kalmayı tercih edecek, ağabeyi ile savaşta farklı cephelerde yer alırken de “Biz Bongomialıyız, kardeş kardeşi mi öldürür” diye isyan etmişti. Ben bu prensi çok sevdim. Umarım dizi bu sezon yakaladığı seviyeyi 4'üncü sezona da taşır.