Bir uçan bir kaçan bir de patlayan: Biyo-yakıt mevzuatı ve mısır fiyatının Türkiye etkisi

Bora Tamer YILMAZ
Bora Tamer YILMAZ Ekonoritmiks boratamer.yilmaz@dunya.com

Mısır, küresel ener­ji eko-sisteminde son derece kritik bir ye­re sahip:

-Besin özelliğiyle in­sanları doyuyor.

-Etanol üzerinden kara ve hava araçlarını harekete geçiriyor.

-Hayvan yemi olarak et ve süt üretimini des­tekliyor.

Kritik bir gösterge: Mısır

Gıda, ulaşım ve hayvancılık sektörlerini doğrudan ilgilen­diren bu emtia, iktisadi açıdan önemli bir barometre işlevi gö­rür. Hayvancılıkta kullanılan süt/yem paritesi ve tarımda be­lirleyici gübre/mısır paritesi gibi oranlar, kritik ekonomik göster­gelerdir.

Petrol kadar değilse bile mı­sır, önemli bir maliyet kalemidir. Türk piyasasında genellikle ge­ri planda kalmasına karşın eko­nomik modellerde göz ardı edil­memesi gereken bir değişken­dir. Mısır fiyatlarındaki değişim, yem üretimini birkaç ay gibi kısa sürede hızla etkileyebilir. Yem fi­yatlarındaki değişimin yaklaşık üçte ikisi doğrudan mısır fiyat­larındaki hareketle açıklanabilir. Döviz kuru sabit tutulduğunda bile mısır fiyatlarının yem mali­yetine geçişkenliği %50’nin üze­rindedir.

Üre fiyatlarını belirleyen temel faktörlerden biri de mısır marjı­dır. Bu nedenle mısır; altın, petrol ve bakır gibi, ekonomik ve finan­sal bir “benchmark” niteliği taşır.

Yakın tarihteki dört büyük şok ve iki fiyat rejimi

Tarihsel açıdan mısır fiyatları, 1990 sonrasında 4 farklı şoktan etkilenerek 2 farklı fiyat rejimin­den işlem gördü:

-1995 kuraklığı (meteorolo­jik şok),

-2005 ABD biyo-yakıt düzen­lemeleri (mevzuat şoku),

-2012 kuraklığı (meteorolo­jik şok), ve

-2020 COVID salgını – 2022 Ukrayna savaşı (jeo-politik şok).

1995’te yaşanan kuraklık son­rası Şikago Ticaret Borsası’nda fiyatlar uzun süre buşel başına 2 ila 3 ABD Doları arasında kaldı. Artan verimlilik nedeniyle yük­sek arz, fiyatları baskı altında tut­tu. Dönemin Cumhuriyetçi Baş­kanı George W. Bush, çiftçi oy­larını korumak amacıyla 2005 yılında Yenilenebilir Yakıt Stan­dardı’nı (RFS) yürürlüğe koydu. Bu düzenlemeyle motorlu araç yakıtlarına etanol karışımı zo­runluluğu başladı ve bu durum mısır fiyatlarında yüksek oynak­lığa yol açtı. Ardından 2012’de ya­şanan kuraklık, mısır fiyatların­da 3,70 dolar civarında yeni bir fiyat rejimi oluşturdu. Son olarak COVID salgını ve Ukrayna sava­şı akabinde, yeni fiyat rejiminin 4 dolar civarında şekillenmesi mümkün görünüyor.

Bugün durum ne?

ABD Tarım Bakanlığı’nın (US­DA) tahminlerine göre, bu yıl mı­sır fiyatlarının ortalama 4,26 do­lar olması bekleniyor. Ancak pi­yasa genelindeki tahminler aşağı yönlü ve fiyatların 4 doların al­tına kayabileceği değerlendi­riliyor. Vadeli işlem eğrilerinde 2027 – 2028 yıllarında öngörülen toparlanma öncesinde fiyatların gevşeyeceği beklentisi hâkim.

Bloomberg Intelligence’ın ana­lizine göre, ABD çiftçisi için mı­sırda başa baş fiyat 3,76 dolar se­viyesinde. Bu rakam, USDA baz­lı parametrelerle hazırlanmış. Salgın öncesine kıyasla faali­yet giderlerinde %16 ve arazi ki­ralarında %15 artış yaşanması­na rağmen, %10’luk verim artışı göz önüne alınarak hesaplanıyor. Genetik mühendisliği sayesinde mısırın olumsuz hava koşulları­na dayanıklılığı arttı. Dünya ge­nelinde yüksek rekolte öngörüle­ri ve yüksek stok seviyeleri de arz fazlası beklentisini arttırarak fi­yatları baskılıyor.

Biyo-yakıt mevzuatı ve alternatif emtialar

Mısır fiyatlarının yönünü be­lirlemek için ABD’deki biyo-ya­kıt mevzuatının yakından izlen­mesi gerekiyor. Benzin standar­dı hâlen ortalama %10 etanol (E10). Yeni düzenleme (E15), çe­şitli eyaletlerde %15’lik karışı­mın yıl boyu satılmasını sağla­yarak etanol talebini kısa vade­de destekleyebilir. Bunlar mısır ekimini arttırıcı dinamikler. Ay­rıca, 45Z-GREET protokolü di­zel yakıtlarında bitkisel yağ ka­rışımı için teşvik mekanizmaları içeriyor. Havacılık sektöründeki sürdürülebilir havacılık yakıtla­rı (SAF) için de etanol potansiyel bir girdi durumunda.

Mısırın rakiplerinden biri so­ya fasulyesi de biyo-yakıt talebin­den doğrudan etkileniyor. Endo­nezya’da uygulamaya konulan B40 programı, palmiye yağı tale­bini artırıyor. Son yıllarda FAO endeksi içinde bitkisel sıvı yağ­lar süt grubuyla birlikte yükseliş­te. Biyo-yakıt talebi, bitkisel yağ fiyatlarını yüksek tutarken, yağ üretimini yukarı çekiyor. Ancak bunun yanında kırım miktarı art­tığı için küspe arzı da yükseliyor. Bu da hayvan yeminin bir diğer öğesi küspe fiyatlarını aşağı çeki­yor. Şikago vadeli işlemlerde küs­pe kontratları açığa satılıyor.

Türkiye’ye yansıması ne olur?

Günümüzde ekonomi çok kar­maşık bir hâl aldı. Ekonomik akış şemaları artık doğrusal değil, dön­güsel (“circular”) bir yapıya sahip. Bu nedenle Ekonoritmiks’in sık­lıkla vurguladığı gibi, ekonomik verilerin iç içe geçişi (“endogene­ity”) artık zirve noktada. ABD’de­ki biyo-yakıt düzenlemeleri ve kü­resel elektrikli/hibrit araç trend­leri kavranmadan, Türkiye’deki hayvancılık sektörünü yorumla­mak mümkün değil.

Türkiye açısından bakıldığın­da son dönemde gübre fiyatla­rında normalleşme görüldüğüne daha önce değinmiştik. Bununla birlikte mısır ve küspe fiyatları da gevşemeye başladı. Bu durum hayvancılık sektörüne nefes al­dırıyor. Gübre – mısır tandemi, 2026 yılında Türkiye’nin de­zenflasyon sürecinde kritik bir rol oynayabilir.

Bir uçan bir kaçan bir de patlayan: Biyo-yakıt mevzuatı ve mısır fiyatının Türkiye etkisi - Resim : 1

Bir uçan bir kaçan bir de patlayan: Biyo-yakıt mevzuatı ve mısır fiyatının Türkiye etkisi - Resim : 2

Bir uçan bir kaçan bir de patlayan: Biyo-yakıt mevzuatı ve mısır fiyatının Türkiye etkisi - Resim : 3

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar