Bir uçan bir kaçan bir de patlayan: Biyo-yakıt mevzuatı ve mısır fiyatının Türkiye etkisi
Mısır, küresel enerji eko-sisteminde son derece kritik bir yere sahip:
-Besin özelliğiyle insanları doyuyor.
-Etanol üzerinden kara ve hava araçlarını harekete geçiriyor.
-Hayvan yemi olarak et ve süt üretimini destekliyor.
Kritik bir gösterge: Mısır
Gıda, ulaşım ve hayvancılık sektörlerini doğrudan ilgilendiren bu emtia, iktisadi açıdan önemli bir barometre işlevi görür. Hayvancılıkta kullanılan süt/yem paritesi ve tarımda belirleyici gübre/mısır paritesi gibi oranlar, kritik ekonomik göstergelerdir.
Petrol kadar değilse bile mısır, önemli bir maliyet kalemidir. Türk piyasasında genellikle geri planda kalmasına karşın ekonomik modellerde göz ardı edilmemesi gereken bir değişkendir. Mısır fiyatlarındaki değişim, yem üretimini birkaç ay gibi kısa sürede hızla etkileyebilir. Yem fiyatlarındaki değişimin yaklaşık üçte ikisi doğrudan mısır fiyatlarındaki hareketle açıklanabilir. Döviz kuru sabit tutulduğunda bile mısır fiyatlarının yem maliyetine geçişkenliği %50’nin üzerindedir.
Üre fiyatlarını belirleyen temel faktörlerden biri de mısır marjıdır. Bu nedenle mısır; altın, petrol ve bakır gibi, ekonomik ve finansal bir “benchmark” niteliği taşır.
Yakın tarihteki dört büyük şok ve iki fiyat rejimi
Tarihsel açıdan mısır fiyatları, 1990 sonrasında 4 farklı şoktan etkilenerek 2 farklı fiyat rejiminden işlem gördü:
-1995 kuraklığı (meteorolojik şok),
-2005 ABD biyo-yakıt düzenlemeleri (mevzuat şoku),
-2012 kuraklığı (meteorolojik şok), ve
-2020 COVID salgını – 2022 Ukrayna savaşı (jeo-politik şok).
1995’te yaşanan kuraklık sonrası Şikago Ticaret Borsası’nda fiyatlar uzun süre buşel başına 2 ila 3 ABD Doları arasında kaldı. Artan verimlilik nedeniyle yüksek arz, fiyatları baskı altında tuttu. Dönemin Cumhuriyetçi Başkanı George W. Bush, çiftçi oylarını korumak amacıyla 2005 yılında Yenilenebilir Yakıt Standardı’nı (RFS) yürürlüğe koydu. Bu düzenlemeyle motorlu araç yakıtlarına etanol karışımı zorunluluğu başladı ve bu durum mısır fiyatlarında yüksek oynaklığa yol açtı. Ardından 2012’de yaşanan kuraklık, mısır fiyatlarında 3,70 dolar civarında yeni bir fiyat rejimi oluşturdu. Son olarak COVID salgını ve Ukrayna savaşı akabinde, yeni fiyat rejiminin 4 dolar civarında şekillenmesi mümkün görünüyor.
Bugün durum ne?
ABD Tarım Bakanlığı’nın (USDA) tahminlerine göre, bu yıl mısır fiyatlarının ortalama 4,26 dolar olması bekleniyor. Ancak piyasa genelindeki tahminler aşağı yönlü ve fiyatların 4 doların altına kayabileceği değerlendiriliyor. Vadeli işlem eğrilerinde 2027 – 2028 yıllarında öngörülen toparlanma öncesinde fiyatların gevşeyeceği beklentisi hâkim.
Bloomberg Intelligence’ın analizine göre, ABD çiftçisi için mısırda başa baş fiyat 3,76 dolar seviyesinde. Bu rakam, USDA bazlı parametrelerle hazırlanmış. Salgın öncesine kıyasla faaliyet giderlerinde %16 ve arazi kiralarında %15 artış yaşanmasına rağmen, %10’luk verim artışı göz önüne alınarak hesaplanıyor. Genetik mühendisliği sayesinde mısırın olumsuz hava koşullarına dayanıklılığı arttı. Dünya genelinde yüksek rekolte öngörüleri ve yüksek stok seviyeleri de arz fazlası beklentisini arttırarak fiyatları baskılıyor.
Biyo-yakıt mevzuatı ve alternatif emtialar
Mısır fiyatlarının yönünü belirlemek için ABD’deki biyo-yakıt mevzuatının yakından izlenmesi gerekiyor. Benzin standardı hâlen ortalama %10 etanol (E10). Yeni düzenleme (E15), çeşitli eyaletlerde %15’lik karışımın yıl boyu satılmasını sağlayarak etanol talebini kısa vadede destekleyebilir. Bunlar mısır ekimini arttırıcı dinamikler. Ayrıca, 45Z-GREET protokolü dizel yakıtlarında bitkisel yağ karışımı için teşvik mekanizmaları içeriyor. Havacılık sektöründeki sürdürülebilir havacılık yakıtları (SAF) için de etanol potansiyel bir girdi durumunda.
Mısırın rakiplerinden biri soya fasulyesi de biyo-yakıt talebinden doğrudan etkileniyor. Endonezya’da uygulamaya konulan B40 programı, palmiye yağı talebini artırıyor. Son yıllarda FAO endeksi içinde bitkisel sıvı yağlar süt grubuyla birlikte yükselişte. Biyo-yakıt talebi, bitkisel yağ fiyatlarını yüksek tutarken, yağ üretimini yukarı çekiyor. Ancak bunun yanında kırım miktarı arttığı için küspe arzı da yükseliyor. Bu da hayvan yeminin bir diğer öğesi küspe fiyatlarını aşağı çekiyor. Şikago vadeli işlemlerde küspe kontratları açığa satılıyor.
Türkiye’ye yansıması ne olur?
Günümüzde ekonomi çok karmaşık bir hâl aldı. Ekonomik akış şemaları artık doğrusal değil, döngüsel (“circular”) bir yapıya sahip. Bu nedenle Ekonoritmiks’in sıklıkla vurguladığı gibi, ekonomik verilerin iç içe geçişi (“endogeneity”) artık zirve noktada. ABD’deki biyo-yakıt düzenlemeleri ve küresel elektrikli/hibrit araç trendleri kavranmadan, Türkiye’deki hayvancılık sektörünü yorumlamak mümkün değil.
Türkiye açısından bakıldığında son dönemde gübre fiyatlarında normalleşme görüldüğüne daha önce değinmiştik. Bununla birlikte mısır ve küspe fiyatları da gevşemeye başladı. Bu durum hayvancılık sektörüne nefes aldırıyor. Gübre – mısır tandemi, 2026 yılında Türkiye’nin dezenflasyon sürecinde kritik bir rol oynayabilir.