İhracatta ‘gizli’ tehlike

Fikret ÇENGEL
Fikret ÇENGEL Bir Dünya Ekonomi fikret.cengel@dunya.com

Bir bu eksikti! Yılda 12 milyar dolar ihracat gerçekleştiren bir sektör birliğinin başkanı, öfkeli ve kırgın bir ifadeyle telefonunu bana uzatarak gelen bir e-postayı paylaştı… Şöyle yazıyordu e-postada:

Merhaba sayın yetkili Ben dünyanın önde gelen özel veri sağlayıcı şirketi olan Globalwits'ten Cloe.. Lütfen aşağıdaki tabloyu kontrol edin. Sistemimize HS kodu/şirket adı/ürünün eklenmesiyle sistemimizdeki veriler, ürünün en iyi fiyat bilgisini doğrudan görüntüleyebilmektedir. Ve sonra istediğiniz tedarikçileri bulabilirsiniz. Ayrıca rakiplerinizin ve onların işbirlikçi ortaklarının en son gelişmelerini elde edebilirsiniz.

Yani diyor ki Çinli veri sağlayıcı şirket temsilcisi; Ben sizin hammaddeyi nereden/kimden temin ettiğinizi, bunu kaç paraya mal ettiğinizi biliyorum. Rekabet gücünüze destek vermek için sektörünüzdeki rakiplerin tüm verileri bizde. Dilerseniz sizle paylaşır ve böylece bir avantaj sağlayabilirsiniz.

E postanın devamında da bir tablo ekli. Türkiye’den sektörler ve şirketler örnek olarak sıralanmış. İhracatçı şirketin hammadde tedarikini hangi şirketten, kaç paraya aldığını, miktarını ve diğer özelliklerini tüm ayrıntıları ile tabloda yer alıyor.

Çinli şirket çarpıcı olsun diye seçtiği şirketlerden biri de son dönem stratejik ihracatıyla öne çıkan büyük bir savunma sanayi firması. Yani gözbebeğimiz. Savunma sanayi gibi stratejik bir alanda devrim niteliğinde üretim yapan güçlü bir şirketimizin ithalat verileri mahrem olmalı. Oysa tabloda ticari sır niteliğindeki veriler açıkça ifade ediliyor.

Bu sorunun bir tarafı. Bir de bunun tersi söz konusu elbette. Yani aynı veri sağlayıcı şirket, Türk ihracatçısının pazar rakiplerine de ayrı verileri sunuyor. Ve diyor ki; ‘Size avantaj sağlayacak verileri alabilirsiniz.’ Yani Türk üreticilerden aldığınız ürünü daha uygun fiyattan X, Y, Z şirketlerinden çok daha uygun alabilirsiniz.

Bölgesel gerginlikler, çatışmalar, ticaret savaşı, küresel durgunluk derken ticaretin mahremi de para karşılığında elden ele dolaşıyor. Çinliler zaten her alanda işimizi zorlaştırıyor. Böyle devam ederse rekabet çok daha kızışacak. Ancak bizim elimiz maalesef onlar kadar güçlü değil. Her sektördeki fuarlarda Çinli şirketler organize ve sürü halinde katılıyor. Muazzam koordineler.

10 bin dolarlık bir meblağ için bile aylarca kapıda beklenir. Gerekirse 10 bin euro da masraf yapar ama o 10 bin dolarlık siparişi alınır. Mesele o 10 bin dolar değildir zaten. Amaç o kapıdan bir şekilde girmek. Ardından sürdürülebilir bir politika ile pazar payını artırmak. Çin Eximbank’ın muazzam destekleri var. İhracat kur desteği yüzde 10, kimi sektörlerde yüzde 12’yi buluyor.

Türkiye’de ihracatçı şirketlerine bu destek yüzde 2 ile sınırlı. Lojistik güçleri sayesinde Türk ihracatçısına göre neredeyse yüzde 70 navlun avantajı var. Yani Türk ihracatçısı gönderdiği mal için, Çinli rakibine göre en az 3 kat daha fazla para ödüyor. Pandemi dengeleri Türkiye’nin lehine çevirmişti. Dünyada tedarik zinciri kesilince, ihracatçılarımız denizin yanında kara, hava ve demir yoluyla kısa sürede teslimatını yaptı.

Ancak bu sürdürülebilir bir stratejik politika haline gelmedi. Çinli şirketler pandemiden çıkardığı dersle Avrupa’nın yakın bölgelerinde üretim üsleri kurdu. Satın almalara gitti hatta hülle şirketler kurdurdu. Bu kez anavatandan ithal edip, A ülkesinden B ülkesine ihracatını sürdürdü. Çinli birçok firma Türkiye, Kuzey Afrika ülkeleri ile Balkanlar ve Baltık ülkelerinde şirket kuruyor veya satın alıyor. Sektör olarak da katma değeri yüksek alanlara yatırım yapılıyor.

Otomobil, enerji, kimya başı çeken sektörler arasında. Dünya ticaretinden aldığı pay yüzde 1 seviyesinde olan Türkiye’nin payını artırması ve ihracatta hedefleri tutturmak için daha organize ve günün rekabet koşullarına uygun politikalar mutlaka geliştirilmeli. Yeni ve radikal bir teşvik sistemi, üretim planlaması, daha etkin / koordineli bir ekonomi diplomasisi ve Türk malı olgusunu pekiştirilmesi. Önümüzdeki 25 yılın planlaması yapılmalı ve sürdürülebilir olmalı. Ancak bu şekilde mevcut küresel sorunlar, gerginlikle nedeniyle bıçak sırtında olan ticaret, bir de mahrem bilgilerin bu şekilde rekabetin daha da aleyhimize işlemesinin önüne geçilebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar