İstanbul’u tahkim merkezi yapmak: Hayal mi hedef mi?
Uluslararası tahkim artık yalnızca bir hukuk alanı değil, ülkelerin prestij haritalarını şekillendiren stratejik bir sahne. Küresel yatırım akışının yönünü belirleyen bu alanda öne çıkmak, sadece uyuşmazlık çözmek değil; finans, diplomasi, hukuk ve itibar inşa etmek anlamına geliyor. İstanbul için bu sahneye çıkma arzusu yeni değil; ama bugünlerde bu arzu, artık daha olgun, daha stratejik bir zeminde şekilleniyor.
Dünya üzerindeki başarılı tahkim merkezlerine baktığımızda büyük potansiyel sahibi yaşlı kurt, kadim şehir İstanbul’un neden bu rekabete katılmak istediğini anlamak zor değil. Örnek Londra, 1892’de kurulan LCIA ile bugün hâlâ global tahkim ekosisteminin zirvesinde yer alıyor. 2023 yılı itibarıyla LCIA’ya gelen davaların yüzde 85’inde taraflardan biri İngiltere dışından, bu da güvenin başkenti olduğunu gösteriyor.
Genç Singapur 1991 tarihli SIAC ile Asya-Pasifik’in lideri olmuş durumda. 2022 yılında 477 başvuru alan merkezde, uyuşmazlıkların yüzde 94’ünde yabancı taraflar yer aldı. Sunduğu hızlı çözüm mekanizması, tahkim dostu mahkemeleri ve güçlü dijital altyapısıyla Singapur artık sadece bir ‘Asya alternatifi’ değil, başlı başına bir marka.
Kıta Avrupası geleneğinin güçlü aktörü Paris ise 1923’te kurulan ICC ile Fransa’nın yumuşak gücünü hâlâ tahkim masalarında hissettiriyor. ICC’ye her yıl 600’ün üzerinde başvuru yapılırken, bu başvuruların çoğunluğu Avrupa dışından geliyor. Bu da Paris’i evrensel hukukla özdeşleşmiş bir merkez hâline getiriyor.
İstanbul’un bu ligde yer alma arzusunun temelinde yalnızca jeopolitik konumu değil, aynı zamanda tarihsel bir misyon yatıyor. Bu şehir, bin yılı aşkın süredir adaletin, hukuk metinlerinin, kadim mahkemelerin beşiği olmuş bir yer. Bugün ise modern hukuk sistemleri içinde yeniden ‘arabulucu şehir’ kimliğini üstlenmeye aday. 2015’te kurulan İstanbul Tahkim Merkezi, kısa sürede Türk hukuk çevresinde kurumsal bir karşılık buldu. Kurucu baba Prof. Ziya Akıncı’nın büyük emekleriyle 2023 yılı itibarıyla 100 kadar dosya ISTAC’a taşındı. Bu dosyaların yarısına yakını yabancı taraflı olması, ISTAC’ın sadece yerli değil, bölgesel bir adres olarak da algılandığını gösteriyor.
Bu gelişmeleri güçlendiren bir diğer kritik hamle, 2021 yılında İslam İşbirliği Teşkilatı (OIC) bünyesinde kurulan İstanbul merkezli yapı oldu. OIC Tahkim Merkezi, özellikle İslam dünyasındaki ticari yatırımlarda doğan uyuşmazlıklar için tarafsız ve ortak bir zemin sunmayı amaçlıyor. Bu merkez sadece Ortadoğu değil, Malezya’dan Fas’a kadar geniş bir hattın İstanbul’u referans kabul etmesini sağlayabilecek potansiyele sahip, yabancı sekreteryası ve dil avantajını ortaya koyabilir. İstanbul’un İslam dünyası ile Batı dünyası arasında yargısal bir ‘yumuşak geçiş noktası’ olması, sadece tarihsel değil, coğrafi olarak da güçlü bir iddia.
Tahkim dostu ülke olmak için 2035 vizyonu
Singapur’un başarısının temelinde yalnızca tahkim kanunları değil, aynı zamanda bu kanunları tutarlı biçimde uygulayan mahkeme sistemleri yatıyor. Türkiye, tahkim yargılamasında tarafsızlığı ve hızla karar verebilme kapasitesini sistematik biçimde kanıtlamadıkça, hak ettiği payı alamayabilir. Bunun için gerekli reformlar yapılıyor ancak hızlandırmak lazım. ISTAC kurucularından TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yıllardır ICC ekosistemi içinde tahkimin lansmanındaki en önemli aktörlerden biri. Gene Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Uluslararası Tahkim ve Alternatif Çözüm Dairesi Başkanı Doç. Dr. Eda Manav Özdemir, mevzuat gelişimi ile bilhassa kamuda eş zamanlı zihinsel dönüşümde önemli işler yapıyor.
Bana göre İstanbul’un geleceğe dönük potansiyeli, bugünkü sınırlamaların çok ötesinde. 2035 vizyonuna baktığımızda, İstanbul’un birkaç stratejik bölge için doğal tahkim merkezi hâline gelmesi mümkün. Bunların başında Rusça konuşan coğrafyalar (Azerbaycan, Kazakistan, Rusya, Belarus), Arapça konuşan MENA ülkeleri, geçiş yollarının aranan coğrafyası Transkafkasya, Türk Cumhuriyetleri ve Balkanlar geliyor. Bu bölgelerde ortak tarih, dinamik ekonomik ilişkiler, karşılıklı güven ve tarafsız mekân ihtiyacı İstanbul’u ciddi bir aday yapıyor. Mesela bir Katar-Çin yatırım uyuşmazlığı ya da bir Azerbaycan-Suudi Arabistan altyapı projesinde çıkabilecek anlaşmazlık için İstanbul, her iki tarafın da ‘adil mekân’ olarak kabul edebileceği bir zemin sunabilmelidir.
Bu işten ne kazanılır?
Bu potansiyel yalnızca hukuki değil, ekonomik olarak da dikkat çekici. Salt Paris ICC’de yalnızca tahkim yargılama süreçlerinde yıllık 100 milyon euro civarı gelir elde edildiği tahmin ediliyor. İstanbul, önümüzdeki 10 yıl içinde bölgesel uyuşmazlıklarda yılda en 5-7 milyar dolar müddeabih tutarında tahkim dosyalarına ev sahipliği yapabilirse, bu sadece ülkeye döviz girdisi değil, avukatlık, tercümanlık, bilirkişilik, otelcilik ve dijital altyapı alanlarında binlerce kişiye istihdam yaratabilir. Birçok dava fiziksel olarak İstanbul’da görüldüğünde turizmden telekoma değişik sektörlerde Türk şirketleri avantaj elde eder. Bu da hukuk sektörünü sadece tüketen değil, üreten bir ekonomik aktör konumuna taşıyacaktır.
Genç hukukçuların kulağına küpe...
Ayrıca Türkiye’deki genç hukukçular için bu alan, yepyeni bir uzmanlık fırsatı anlamına geliyor. Üniversitelerde ‘tahkim kliniği’ kuran, lisansüstü akademik çalışma bursları veren, genç hukukçuları ISTAC ve OIC merkezlerinde staja yönlendiren bir strateji, yalnızca bir hukuk politikası değil, aynı zamanda bir beşeri sermaye politikasıdır. Uluslararası tahkimde yetişmiş genç hukukçular, yalnızca tahkimde değil, M&A, sınır ötesi sözleşmeler, finansal yapılandırmalar gibi tüm küresel hukuk işlerinde Türkiye'nin insan kaynağı avantajını güçlendirecektir.
Sonuç olarak İstanbul’un tahkim merkezi olması hâlâ zorlu ama erişilebilir bir hedef. Bunun için stratejik sabır, çok dilli analitik hukukçu yetiştirme iradesi ve istikrarlı bir tanıtım politikası gerekiyor. Bu yalnızca bir hukuk meselesi değil; aynı zamanda Türkiye’nin küresel diplomasi, ekonomi ve hukuk üçgeninde yeniden konumlanması anlamına gelir. Tahkim sadece karar vermek değil; hukukla uluslararası itibarı yönetmektir. İstanbul da bu itibarı yeniden inşa edebilecek en eski ve en güçlü şehirlerden biridir.