Kim bu Epstein asıl mevzu nedir?
Üniversiteyi bitiremeyen, öğretmenlikten kovulan, bir anda Wall Street yıldızına dönüşen, milyarderlerin sırlarını yöneten ve hukuku onlarca yıl boyunca eğip bükebilen bir aktör…Jeffrey Epstein dosyası, dünya hukuk literatüründe tek bir gerçeği hatırlatan semboldür: “Hukuk, güçlü olanı değil; doğru olanı koruyabildiği gün anlam kazanır.”
Jeffrey Epstein dosyası, modern hukuk tarihinde güç ve skandal ikiliğinin en çarpıcı örneklerinden biri. Fakat bu hikâyenin ilk satırları zannedildiği gibi parlak bir akademik geçmişle başlamıyor. Tam tersine: Epstein üniversiteyi bitirmedi; New York Üniversitesi’ne kısa süreli devam etti fakat mezun olamadı. Daha önce de Lafayette High School sonrası girdiği Cooper Union ve Courant Institute’ta tutunamayıp ayrıldı. Vasat bir akademik çizgi, dağınık bir eğitim geçmişi… Ama tuhaf şekilde, bu sıradanlık onu durdurmadı— aksine başka kapılar açtı.
Öğretmenlikten finans dünyasına garip yolcu
1974’te New York’taki Dalton School adlı elit özel lisede fizik-matematik öğretmeni olarak işe başladı. Diploması olmamasına rağmen bu işe alınması, okul müdürü Donald Barr’ın referansı ve bazı “arka kapı” ilişkileriyle açıklanmaya çalışıldı. Bu, daha sonra ortaya çıkacak güç ağlarının ilk işaretiydi.
Dalton School’da üç yıla kalmadan “performans ve uygunsuz davranış şikâyetleri” gerekçesiyle görevine son verildi. Bir tür sessiz kapatmaydı bu.
Ardından Epstein birden finans dünyasında karşımıza çıktı: 1976’da Bear Stearns’e alındı, 1980’de limited partner yapıldı ve 1981’de de ani bir istifayla ayrıldı.
Üniversite diploması olmayan birinin Wall Street’in en agresif yatırım bankasında yıldırım hızında yükselmesi hukuk literatüründeki “sosyal sermayenin serbest yükselişi” örneklerine birebir uyar.
Servet mi, network mü yönetiyorsun birader?
1988’de J. Epstein & Co. adlı varlık yönetim şirketini kurdu. Müşteri profili ilginçti: “Yalnızca net serveti 1 milyar doların üzerinde olanlarla çalışırım.”
Böyle bir şart, henüz hiçbir başarı hikâyesi olmayan bir finansçının kendine koyabileceği bir kriter değildir. Bu nedenle hukuk dünyasında sıkça sorulan soru şudur: Epstein gerçekten fon mu yönetiyordu, yoksa insan ilişkilerini mi?
Bu noktada finans çevrelerinde konuşulan iddialar
● Çok zenginler için vergi ve gizli hesap operasyonları,
● Bazı istihbarat kurumlarıyla ilişkili bir “bilgi/şantaj ağı”,
● Zengin iş insanlarının özel hayatlarına dair kayıtlarla güç devşirme mekanizmaları gibi karanlık alanlara işaret eder.
2005’te Florida’da 14–15 yaşlarındaki kız çocuklarına yönelik istismar şikâyetleri ortaya çıktı. 2008’de yalnızca “fuhşa teşvik”ten yargılanıp 13 ay yarı açık cezaevinde kalması, hukuk çevrelerinde yıllardır tartışılan “non-prosecution agreement” skandalının sonucuydu. Federal savcılar tarafından Epstein’a adeta “dokunulmazlık zırhı” verilmişti.
Suçların anatomisi: Hukuki körlük
Bu anlaşmanın imzacılarından biri de dönemin savcısı Alexander Acosta’ydı. Epstein 2019’da yeniden tutuklandı ve kısa süre sonra hücresinde ölü bulundu. Resmi açıklama “intihar” olsa da zedelenen kameralardan devre dışı kalmış gardiyanlara kadar birçok ayrıntı kamu vicdanında yer bulmadı.
Hukuk tarihi bize şunu öğretir: “Gerçek her zaman duruşma salonuna ulaşmaz.”
Mesela Adnan Kaşıkçı, Suudi iş dünyasının silah–finans eksenli en güçlü figürlerinden biriyken Epstein da finansal ve sosyal elitlerin gölge danışmanıydı.
İkisi arasında finansal yapılandırma, servet gizleme teknikleri, uluslararası fon hareketleri üzerinden kesişen bir profesyonel trafik olduğu biliniyor. Bu ilişki türü, hukukta “transnasyonel paravan mekanizmalar” başlığı altında incelenir ve genellikle yaptırımlar, vergi cennetleri, fon transferleri ve politik korumalarla ilgilidir.
Bu nedenle aynı cümlenin içinde geçmeleri tesadüf değil; aynı ekosistemin iki farklı aktörüdür.
Türkiye’den bakınca Epstein dosyasi
Hukukun gücü, gücün hukukuna yenilmemelidir.
Epstein dosyasındaki örtbas mekanizmaları, ceza adaleti sisteminin en zayıf noktasını gösterir: Gücün karşısındaki kırılganlık. Finansal şeffaflık ve uluslararası yargı işbirliği kaçınılmazdır.
Türkiye’ye yönelik FATF, OECD ve AB baskılarının arka planında tam da bu tür “global gölge fonlar” bulunur. Kadın ve çocuk istismarı dosyaları devlet kapasitesinin sınavıdır.
Epstein’ın yıllarca korunması, toplumsal travmaların “elit statüsü” nedeniyle nasıl ertelenebildiğinin ders örneğidir. Siyaset, finans ve hukuk üçgeninde güç yoğunlaşması risklidir.
Türkiye’nin bugün tartıştığı pek çok dosya—bankacılık, fon hareketleri, servet transferleri, siyaset-iş dünyası ilişkileri—bu riskin yerel yansımalarıdır.
Karanlık bir biyografinin hukuku
Üniversiteyi bitiremeyen, öğretmenlikten kovulan, bir anda Wall Street yıldızına dönüşen, milyarderlerin sırlarını yöneten ve hukuku onlarca yıl boyunca eğip bükebilen bir aktör… Jeffrey Epstein dosyası, dünya hukuk literatüründe tek bir gerçeği hatırlatan semboldür: “Hukuk, güçlü olanı değil; doğru olanı koruyabildiği gün anlam kazanır.”
Ve bugün sorulması gereken tek soru hâlâ aynı: “Kim bu Epstein? Asıl mevzu nedir?”
Cevap basit değil ama karanlığın içinde parlayan tek ışık hâlâ hukuktur.