Temu ve Alibaba: Tahkim rekabeti
Ticaret artık geri dönülemeyecek kadar değişti; şeffaflık, lojistik ve teknoloji merkezli yeni bir düzen kuruldu. Bu düzenin hukuku ise farklı ve halen oluşmakta. Etkin, hızlı, ucuz ve verimli tahkim bu dönüşümün merkezine oturacak. Pandemi sonrasında küresel e-ticaret hacmi hızlı bir büyümeyle 2025’te 7 trilyon doları aşacak gibi görünüyor. Türkiye’de de e-ticaret, 2024 itibarıyla 3,5 trilyon TL’yi aşarak GSYH’nin yüzde 6,5’ini oluşturdu. 2025 yılı içinse 5-6 trilyon TL’ler konuşuluyor.
Çinliler ticareti değiştirdi
Bu devasa pazarda iki Çin merkezli şirket, Alibaba ve Temu, küresel arenada yeni bir rekabet yaratıyor. Alibaba, yıllardır B2B ticaretin lideri olarak, 2025 itibarıyla küresel işlem hacmini 1,2 trilyon dolara taşıdı. AliExpress ve Taobao gibi alt platformları sayesinde 200’den fazla ülkede milyonlarca tedarikçi ve tüketiciyi buluşturuyor. Özellikle lojistik kolu Cainiao, 2025 yılı hedefi olarak yılda 2 milyar paket teslim etmeyi amaçlıyor.
2022’de PDD Holdings tarafından kurulan Temu ise fiyat avantajını merkeze koyan ve doğrudan üreticiden tüketiciye (D2C) satış modelini benimseyen bir platform olarak öne çıkıyor. 2023 yılında 18 milyar, 2024 yılında ise yaklaşık 71 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşan Temu, adeta “yılın en hızlı çıkış yapan genç sanatçısı” ödülüne aday gibi. Alibaba’nın büyük çaplı lojistik operasyonları ve yapay zekâ destekli tedarik zinciri yönetimi ile Cainiao ağıyla küresel ölçekte lojistik gücünü artırırken, Temu ise daha niş, hızlı ve ekonomik çözümlerle pazara giriyor.
Temu rakiplerinden farklı ne yaptı?
ABD, Avrupa ve Asya pazarlarında gümrüklerde yaşanan zorlukları aşmak için paketleri küçük ve düşük değerli parçalara bölerek göndermeyi tercih ediyor. Bu yöntemle hem gümrük vergilerinden kaçınıyor hem de ürünlerin tüketiciye hızlı ve sorunsuz ulaşmasını sağlıyor. Bu lojistik yaklaşımı sayesinde Temu, gümrük prosedürlerini daha hızlı geçip operasyonel maliyetleri azaltarak tüketiciye sunduğu fiyat avantajını koruyor. Paketlerin küçük değerlere bölünmesi, tüketicilerin ek gümrük vergileri ve maliyetlerle karşılaşmasını da büyük ölçüde engelliyor.
Temu’nun iş modeli; Çinli tüccarların mallarını ülkenin güneyindeki depolara göndermesine, ardından kargo uçaklarıyla yabancı ülkelere sevk edilmesine ve belirli bir değerin altındaki paketlerin gümrüksüz girişine izin veren ‘de minimis’ düzenlemesinden yararlanmaya dayanıyor. Ancak Batılı ülkeler de lobicilik faaliyetleri ile bu sistemi değiştirmek için harekete geçti. Avrupa Komisyonu, mevcut 150 euroluk muafiyet eşiğini kaldırmayı; ABD’li siyasetçiler ise 800 dolarlık üst sınırı düşürmeyi ya da tamamen kaldırmayı defalarca gündeme getirdi.
Ticaretin demokratikleşmesi: Tahkim kurtuluş mu?
Bu iki dev platformun başarısı, milyonlarca KOBİ’ye yeni pazarlar açarken tüketicilere alternatif ve uygun fiyatlar sunuyor. Alibaba platformunda kayıtlı 10 milyon KOBİ’nin yüzde 60’ının gelişmekte olan ülkelerden gelmesi, küresel ticaretin demokratikleşmesine önemli katkılar sağlıyor. Geçtiğimiz on yılda uluslararası ticaretin demokratikleşmesi adına önemli adımlar atıldı. WTO’nun KOBİ’lere yönelik özel programları ve ticaret anlaşmazlıklarını çözme mekanizmaları, küçük işletmelerin küresel pazarda daha güçlü bir konum elde etmelerine olanak tanıyor.
Ancak bu büyük büyüme hukuki ve ticari riskleri de beraberinde getiriyor. Sahte ürünler, teslimat gecikmeleri, fikri mülkiyet ihlalleri ve sınır ötesi uyuşmazlıklar sıkça karşılaşılan sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. İşte burada uluslararası tahkim kurumları devreye giriyor. ICC gibi uluslararası tahkim merkezlerinin 2024 yılında gördüğü davaların yüzde 20’si e-ticaretle ilgiliydi. Türkiye’de ise e-ticaret uyuşmazlıklarının yüzde 15’i tahkim yoluyla çözülüyor. Tahkim mekanizmalarının hızlı, etkin ve adil çözümler sunması, küresel e-ticaretin sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşıyor.
Yepyeni hukuki kavramlar
OECD’nin 2025 yılında e-ticaret vergilendirmesine ilişkin küresel standartlar oluşturma hedefi, sektördeki karmaşayı gidermek adına önemli bir adım olacak. AB’nin GDPR (General Data Protection Regulation) gibi KVKK benzeri mevzuatları ise tüketici güvenini artırarak e-ticaret ekosisteminin sağlıklı büyümesini destekliyor. Sonuç olarak Alibaba’nın dev lojistik altyapısı ve Temu’nun akıllı, düşük maliyetli lojistik stratejisi arasındaki rekabet, küresel ticareti yeniden şekillendiriyor. Bu rekabetin hukuki alana yansımaları, tahkim kurumlarının küresel ölçekteki önemini daha da artırıyor. Önümüzdeki dönemde e-ticaretin büyümesi devam ederken, tahkim kurumlarının rolü ve etkinliği, küresel ticaretin yeni normlarını belirlemede temel faktör olmaya devam edecek.