Komisyona gelen teklif 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi hedeflerinden saptırır
Geçtiğimiz yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın meclis komisyonuna önerdiği vergi paketi, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’ndeki kazanç istisnasını kaldırıp Ar-Ge personel teşvikine aylık asgari ücretin beş katı sınır getirmeyi öngörüyordu.
Yazılım ekosistemi olarak sesimize kulak verin, “Ar-Ge ve yenilikçiliğin frenine basmayın çağrısında bulunmuştuk. Birkaç ay süren veriye dayalı diplomasi sonunda söz konusu maddeler tasarıdan çıkarıldı.
Bugün benzer bir durumla yeniden karşı karşıyayız. 16 Haziran 2025’te TBMM Plan Bütçe Komisyonu’na gelen ‘Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’, yüksek katma değerli Ar-Ge, teknoloji, bilişim ve yazılım faaliyetlerini doğrudan etkiliyor. Teklifin 11, 18 ve 19’uncu maddeleri, gelir vergisi stopaj teşviki ile damga vergisi istisnasını brüt asgari ücretin kırk katı ile yani yıllık 1 milyon 40 bin TL (aylık 86 bin 667 TL) ile sınırlandırıyor.
4691 sayılı Kanun taahhüdü var
4691 sayılı Kanun’un geçici maddesi, bu teşvikin 2028 sonuna kadar uygulanacağını taahhüt ediyor. Önerilen tavan, bu taahhüdü fiilen geçersiz kılıyor. Yapay zekâ odaklı bir şirkette kıdemli mühendisin aylık 400 bin TL (yıllık 4,8 milyon TL) aldığı senaryoda, teşvik oranı yüzde 100’den yüzde 22’ye geriliyor. Üstelik bu oran, geçen yıl geri çekilen ‘5 kat’ sınırdan bile dar.
Yeni bir göç dalgası riski
Yeni göç dalgası riski göz ardı edilmemelidir. Ulusal Çip Konsorsiyumu, Yapay Zekâ Süperbilgisayar Programı ve 30 milyar Amerikan doları ihracat hedefi nitelikli beyin gücüne dayanır. Düşük teşvik eşiği, rakip ülkelere avantaj yaratarak beyin göçünü hızlandırır; ihracat ve teknolojik bağımsızlık hedeflerimize fren etkisi yapar. Türkiye’nin 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi, ulusal çip üretimi ve yapay zekâ süperbilgisayarı gibi iddialı projelere dayanıyor. Kıdemli tasarımcılara ve veri bilimcilerine rekabetçi ücret ödemeden bu projeler gerçekleştirilemez. Sabit ve düşük eşik, Doğu Avrupa ile MENA bölgesinin cazip teşvikleri karşısında rakiplere kapıyı aralar, beyin göçünü tersine çevirmek yerine yeni bir göç dalgası başlatır; ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonunu zedeler.
Yüksek teknoloji alanlarını doğrudan sıkıştıracak
Bakanlık Faaliyet Raporu’na göre 2024’te SGK’ya aktarılan Ar-Ge ve istihdam teşvik ödemesi 11,45 milyar TL; 2024 ortalama kuruyla yalnızca yaklaşık 400 milyon Amerikan doları. Hazine’nin bütçe disiplini ve suiistimal kaygıları haklı olabilir, ancak getirilen tavan küresel rekabette yer aldığımız derin-teknoloji segmentleri için yetersizdir. Bu seviye ekosistemin nakit akışını bozar, büyük ölçekli projelerin finansmanını zorlaştırır ve Türkiye’yi ‘teknoloji cazibe merkezi’ olma hedefinden uzaklaştırır.
Gelişen ve yükselişte olan yenilikçi ekosistemin ayarları bozulmamalı
2030 teknoloji vizyonumuzdan sapmayalım, Ar-Ge ivmemizi frenlemeyelim. Teklifin 11, 18 ve 19’uncu maddelerinde öngörülen “yıllık brüt asgari ücretin kırk katı” sınırı geri çekilmeli; ekosistemin dinamikleriyle uyumlu, küresel rekabeti gözeten yeni bir model ortak akılla tasarlanabilir.
Son söz: Teşviklerde dengeyi bulmak doğrudur; ancak ayağımızı fazla kaldırırsak dijital ekonominin hızını kaybederiz. 2030 hedeflerinden sapmadan Ar-Ge hızımızı koruyalım; bütçe disiplinini güçlendirirken rekabet avantajımızı büyütelim