Küresel kriz sadece ekonomik alanda değil

Sedat KARABULUT
Sedat KARABULUT secturkiye@yahoo.com.tr

Bonn'daki Birleşmiş Milletler Üniversitesi Çevre ve İnsan Güvenliği Enstitüsü'nden yapılan açıklamada; ''2050'ye kadar, 200 milyon civarında insanın çevresel sorunlar yüzünden yerlerinden olabileceği tahmin ediliyor'' denildi. İklim değişikliğinin yol açtığı çölleşme ve sel gibi nedenlerle her yıl yüz binlerce kişinin doğal yaşam alanını terk etmek zorunda kalabileceği açıklandı. Enstitü müdürü Janos Bogardi; ''Tüm göstergelerin önemli bir küresel sorunla karşı karşıya olunduğunu ve çevresel sorunlar yüzünden göçmek zorunda kalanların sayısının halihazırda 25-27 milyon olabileceğini" söyledi.

Gülme komşuna gelir başınaÖ

Enstitünün açıklamasında dikkat çeken bir başka konuda şu; çevresel nedenlerle göç daha ziyade yoksulları, kadınları, çocukları ve yaşlıları etkileyecek. Gerek Birleşmiş Milletler Üniversitesi Çevre ve İnsan Güvenliği Enstitüsü, gerekse diğer bazı Avrupa araştırma enstitülerinin 22 az gelişmiş ülkede yaptıkları araştırma, insan kaçakçılarının çevre tahribatı yüzünden yapılan göçlerden faydalanabileceğini, göç halindeki insanların kaçakçılar tarafından kolaylıkla sömürülebileceğini, kadınların seks tüccarlarını eline düşebileceğini gösteriyor. Yaklaşık 80 ülkeden uzmanlar, çevresel sorunlar yüzünden göç edenlere nasıl yardım edilebileceğini ele almak için çok yakında Bonn'da bir araya gelecekler.

Çevresel olayların sadece kuşlara, böceklere veya sincaplara etki etmediği bir gerçek. Gelişmiş ülkelerin yanlış çevre politikaları tüm dünyayı, en başta da az gelişmiş ülke halklarını etkiliyor. Sırf zevk olsun diye, üç bin litrelik iki yüz beygir gücünde ve sekiz silindirli araba, daha fazla üretim yapabilmek için böcek öldürücü ilaç, kimyasal maddeler ve hormonlar kullanmaktan çekinmeyen gelişmiş ülke insanı, kendisinden binlerce kilometre uzakta yaşayan insanların hayatını nasıl etkilediğini biliyor mu acaba? Bu hoyratlığın zaman içinde kendi yaşam alanlarını da etkileyebileceğini düşünmüyorlar mı? Son ekonomik kriz, bu sorulara cevap verirken yol gösterici olabilir. Bitmek, tükenmek bilmeyen finansal kâr arzusunun, dünya ekonomisini gelişmiş ülkelerden başlayarak nasıl etkileyebildiğini geçtiğimiz haftalarda hepimiz çok acı şekilde gördük. Şu çok açık bir gerçek ki; insanoğlu birçok bakımdan, dünya üzerinde geçirdiği son on bin yılın en riskli yüzyılını yaşıyor.

Ne olabilir?

Umut edelim de, dönülmez bir akşamın ufkunda olmayalım. Dünyanın da tıpkı insan bedeni gibi, kendini iyileştirme yeteneği olsun ve bu hastalıktan kurtulsun. Nitekim dünya ekosisteminin böyle özelliklerinin olduğunu gösteren araştırmalar da var. Yoksa tıpkı soğuk algınlığında enfekte olmuş burun hücrelerini parçalayarak, içindeki hücre içi sıvısı ile birlikte atan insan savunma sisteminde olduğu gibi, dünya bir gün insan ırkını sümkürecek. Yapılan incelemeler bunun çok uzak bir ihtimal olmadığını kanıtlıyor. Unutmayalım ki; insanoğlu yeryüzünde yaşayan milyonlarca yaşam türünden sadece birisi ve en eskisi de değil.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Personel seçimi 22 Kasım 2008
İş'te psikoloji… 15 Kasım 2008
Otomobil, ÖTV ve çevre 08 Kasım 2008
Lunapark 04 Ekim 2008