Mizahı yüksek, teknik ve çok tutkulu
The Marvelous Mrs. Maisel ve Gilmore Girls dizilerinin yaratıcısı, Emmy ödüllü yazar, yönetmen ve yapımcı Amy Sherman Palladino, bu kez ‘Sanat tutkuyla mı yapılır, yoksa disiplinle mi?’ sorusu ile çıktı karşımıza.
Prime Video’da yayımlanan “Étoile”, klasik bir “Baleye giriş” hikâyesi değil; daha çok “Balenin etrafındaki eksantrik karakterler” üzerine kurulu bir komedi-dram. Yapım, bale sanatını bir fon olarak kullanıp insan ilişkilerine, kültürel çatışmalara ve gençlik hayallerine dair esprili bir hikâye anlatıyor.
Bir tarafta özgürlük, diğer tarafta disiplin
Biri New York diğeri Paris’te iki ünlü bale okulu, gişesi azalan sahne performanslarına yeni bir soluk getirmek için ortak bir projeye gidiyor ve en iyi isimlerini takas ederek büyük bir kumar oynuyor. Bir tarafta özgürlüğün tutkusu, diğer tarafta kusursuz disiplinin dansı.
İlk bölümler hızlı ve enerjik başlıyor. Ancak ortalarda hikâye biraz dağılıyor. Yan hikâyelere fazla odaklanıldığında ana tema (bale dünyasında var olma savaşı) zayıflıyor.
Başarı mı mutluluk mu?
Özet olarak: Bale gibi ‘ağır’ bir sanat dalını hafif, neredeyse screwball komedisine çevirmek oldukça yaratıcı bir seçim. Ancak herkesin tarzına hitap etmeyebilir, ciddi bir bale dizisi bekleyenler için ‘hafif’ kalabilir. Dizinin temelinde aslında şu soru var: Sanat tutkuyla mı yapılır, yoksa disiplinle mi?
Buradaki felsefi alt metinde ise bu kez şu soruya ulaşıyoruz: “Başarılı olmak mı, mutlu olmak mı daha önemli?” Dizi buradaki farkı nazikçe ama net bir şekilde gösteriyor:
“Hayal ettiğimiz dünya ile yaşadığımız dünya arasında nasıl bir mesafe var?”
HAYALLER İLE GERÇEKLER ARASINDAKİUÇURUM
“Étoile”, görünürde bir hafif bale komedisi gibi dursa da arka planda sanat ve birey arasındaki ilişkiyi, kültürel çatışmaların kimlik üzerindeki etkisini, başarı ile mutluluk arasındaki dengeyi ve hayaller ile gerçekler arasındaki uçurumu anlatıyor.
Mizah, sanat ve kişilik çatışmaları arasında dizinin felsefi mesajları da çok güçlü. Özellikle baş balerin Cheyenne ile iş adamı Crispin karakterleri üzerinden sağlam replikler geliştirilmiş.
Crispin, ekonomik gücü ve serveti ile sistemin tepe noktasındaki biri. O, hayatını güç ve kontrol arayışı üzerine kurmuş bir karakter.
Felsefi anlamda, bir tür “güç” kavramı üzerinden kendini var kılmaya çalışıyor. Bu duruş, Nietzsche’nin güç iradesi anlayışına yakın olabilir: “Dünyada güçlü olanlar karar verir ve diğerlerini kontrol eder.” Crispin’in şımarıklığı, özgürlüğü kendi gücünü pekiştirmek için kullanma şeklinde bir çarpıklık içeriyor. Yani, özgürlük diğer insanları yönetmek ve onlara hükmetmek anlamına geliyor. Crispin için toplum, aslında çok manipüle edilebilecek bir yer. Onun bakış açısına göre, insanlara doğru mesajları verirseniz, onlar her şeyi kabul eder. Anarşist bir bilge olan Cheyenne için sanat, disiplinli teknikten çok, duygunun ve anın samimi ifadesi.
Cheyenne adeta Kierkegaard ve Camus’nun vücut bulmuş hali. Aslında absürd bir kahraman. “Kim olduğunla, ne yaptığınla barışık ol. Hayatı ciddiye almadan, tutkuyla yaşa” diyor Cheyenne. Adeta toplumun dayattığı statü, başarı, norm gibi kavramlara sırtını dönerek. Ve ekliyor: Dans etmek için bir sahneye, şarkı söylemek için notalara ihtiyacın yok. Sadece sen varsın.
ÉTOILE: Étoile, klasik bir Palladino tarzında. Karakterler çok hızlı ve esprili konuşuyor. Zekice yazılmış diyaloglar, zıt karakterlerin uyum arayışı ve karikatürize tiplemeler dikkat çekiyor.
Platform liderleri
Netflix (Dizi)
İstanbul Ansiklopedisi
Netflix (Film)
Gelin Takımı
Max (Dizi)
The White Lotus
Max (Filmi)
Furiosa
Prime Video (Dizi)
Zaman Çarkı
Prime Video (Film)
Çılgın Hırsız 4
Prime Time'da en yüksek reytingli diziler
1- Uzak Şehir...............................................17.12
2- Kızılcık Şerbeti.................................12.07
3- Teşkilat.......................................................8.53
4- Gönül Dağı.......................................... 6.94
5- Kral Kaybederse.............................6.55