Şanghay’ın beşi bir yerdesi

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI hakan.cinar@dunya.com

Bu günlerde en çok duymaya başladığımız tabirlerden biri halini aldı Şanghay 5’lisi. Ve her geçen gün de biraz daha umut bağladığımız bir yapı gibi görünmeye başladı; ama gerçekten bu seviyede mi, yoksa biraz aceleci mi davranıyoruz, anlamaya çalışmakta yarar var. Şanghay 5’lisinin ne olduğuna ve yapısına bir göz atalım.

1996 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin Şanghay kentinde “Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Çin ve Tacikistan” ülkelerinin katılımıyla adına “Şanghay Beşlisi” denilen bölgesel güvenlik alanında derin iş birliğini öngören bir oluşum gerçekleşirken, 2001 yılında Özbekistan da bu oluşuma katılınca ismi “Şanghay İşbirliği Örgütü” olarak değiştirildi. Bu örgüt, gerçekte ağırlıklı olarak 2000’li yıllardan itibaren, ABD’nin bu ülkelere yönelik askeri varlığına sert tavırlar ortaya koymuş ve kendi tabiriyle “tek kutuplu dünya düzenine” karşı çıkmıştır. 2015 yılında konuya ilişkin açıklamalar yapan Rusya Devlet Başkanı Putin, Hindistan ve Pakistan için yeni bir üye kabul prosedürü başlatıldığını ve örgüt için yeni bir dönemin başladığını duyurmuştu. Türkiye ise Şanghay Beşlisi’nde Azerbaycan, Ermenistan, Kamboçya, Nepal ve Sri Lanka ile birlikte diyalog ortağı statüsünde yer almakta. Yanı sıra; Afganistan, Hindistan, İran, Moğolistan ve Pakistan’da gözlemci kimlikleri ile bu oluşumun yanında yer almaktadırlar. ASEAN, BDT ve Türkmenistan’da destekçi sıfatına sahipler.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Semerkant dönüşü konuya dair bir açıklama ile, Türkiye’nin benim için varsa, yoksa AB dememeli, mesela, “Şanghay 5’lisinde Türkiye niye olmasın diyerek aslında bu konudaki düşünce ve niyetini açıkça ortaya koymuştu. Ve hatta kendisinin açıklamalarına Rusya parlamentosunun üst kanadında yer alan Aleksey Puşkov’dan bir yanıt gelmiş, “Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü üyeliği Erdoğan için mantıklı bir adım. Şanghay İşbirliği Örgütü, Avrupa Birliği’nin yerine geçemez. Ama AB’den farklı olarak üyeler tamamen egemen” yorumu yapılmıştı.

Ve bir gün önce, bu göz kırpmalar yeni bir gelişmeye sahne oldu. Şanghay 5’lisi üyesi olmamamıza rağmen, Türkiye’ye ilk görevini verdi. Enerji Kulübü’nün 2017 dönem başkanlığını ülkemize verilirken, ilk kez ana üyeler dışında bir ülkeye başkanlık verilmiş oldu. Bana göre, bu önemli bir gelişme; ama diğer taraftan her zaman dikkat çektiğim ana konu olan, Türkiye’nin dış ticaretteki yönü, rotası ve gelişmeleri açısından aynı oranda kritik bir durum mu, bu ise tartışılır bir konu. Nedenine şöyle biraz rakam özetleri ile göz atalım isterim.

İhracatımızın yarıya yakını, ithalatımızın ise yaklaşık yüzde 39’u AB’den gerçekleştirilmekte. Buna karşılık Şanghay İşbirliği Örgütü’nü (ŞİÖ) oluşturan 6 ülkeye yapılan ihracatımız ise, yüzde 4 seviyesinde dahi değil. İthalatımız ise, yüzde 22 seviyelerinde. Euro ile yapılan ihracatımız, toplamın içerisinde yüzde 49’a yakın bir paya sahipken, ithalatta bu oran yüzde 35. Dolardaki önemli yükseliş, geçen yıl yüzde 44’ler seviyesinde kalan euro ithalatımızın birden bire yukarı tırmanmasına neden oldu. Tüm bu göstergeler, AB ile olan dış ticaretimizin, ülke ekonomisinde ne denli önemli bir paya sahip olunduğunun ve ülkemiz için AB’nin nasıl bir role sahip olduğunun göstergeleri. AB’den yaptığımız ithalatlar, bugün son 6 yılın en yüksek seviyesine ulaşmış durumda.

Yani şöyle bir kısa özet yapmak gerekir ise; ihracatımızın yarısını AB’ye yaparken, ithalatlarımızın yüzde 22’si gibi önemli bir oranı ŞİÖ’den gerçekleştiriyor. Tablo açık ve net; ŞİÖ ile iyi ilişkiler tesis etmek son derece önemli, hem enerjide dışa bağımlı bir ülke oluşumuz ve ana tedarikçilerimizin burada yer alması, hem de gelecekte ihracatımızı arttırma potansiyelimiz açısından buradaki ülkeler ile iyi ilişkiler önemli. Önemli de, ihracatımızın yüzde ellisini gerçekleştirdiğimiz AB ile ilişkiler de önemlinin bir adım ötesi, son derece kritik. Ve biz bu mevcut ilişkileri değil kaybetmeyi, ekonomist ve dış ticaret uzmanı gözlüğü ile baktığımda, asla yıpratmayı bile göze almıyor olmalıyız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomik manzara 2024 19 Nisan 2024
Kadın deyince 08 Mart 2024